ANKARA (İHA) - Türkiye, İsrail'e sınırlarını yeniden belirleme yönündeki tek taraflı plan için aradığı desteği vermedi. İsrail Dışişleri Bakanı Tzipi Livni ile görüşen Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, İsrail ve Filistin'in bağımsız iki devlet olarak barış içinde yan yana ve işbirliği içinde yaşamasını sağlayacak bir planın peşinde olduklarını belirterek, "Bu da tabii ki müzakere ederek, karşılıklı görüşerek ve diyalog içinde olacaktır. Buna kılavuz olacak şey de Yol Haritası ve BM'nin dokümanlarıdır" dedi.
Gül ve Livni, yaklaşık 2 saat süren baş başa ve heyetler arası görüşmelerin ardından ortak bir basın toplantısı düzenledi. Bakan Gül, Türkiye'ye resmi ziyarette bulunan İsrail Dışişleri Bakanı Tzipi Livni ile Dışişleri Bakanlığı'nda biraraya geldi. Bakan Gül, Ortadoğu'ya barışın gelmesi ve Filistin ile İsrail arasında kalıcı bir barışın sağlanmasının herkesin arzusu olduğunu belirtti. Bu yönde BM'nin kararları ve Yol Haritası'nın çok önemli belgeler olduğunu kaydeden Gül, kalıcı bir barışın sağlanabilmesi için Türkiye olarak ellerinden gelen her desteği vermeye hazır olduklarını vurguladı. Livni'nin ziyaretinin çok faydalı olduğunu kaydeden Gül, iki ülke arasındaki ilişkileri çok daha sıcak tutacaklarını ifade etti.
Gazetecilerin sorularını da cevaplandıran Gül, İsrail'in Batı Şeria'dan çekilme planına Türkiye'nin yaklaşımının ne olduğunun sorulması üzerine, "Bu konuda bizim görüşümüz gayet açıktır. Bunu Sayın Bakan ile de paylaştık. Biz bölgede İsrail ve Filistin'in, bağımsız iki devletin barış içinde yan yana ve işbirliği içinde yaşamasını sağlayacak bir planın peşindeyiz. Bunun ancak geçerli olduğuna inanıyoruz. Bu da tabii ki müzakere ederek, karşılıklı görüşerek ve diyalog içinde olacaktır. Buna kılavuz olacak şey de Yol Haritası ve BM'nin dokümanlarıdır. Dolayısıyla bunun dışında da başka bir çözüm yoktur" dedi.
Gül, İran'ın nükleer faaliyetlerine ilişkin olarak ise, Türkiye'nin bu konudaki fikirlerinin de çok açık olduğunu belirterek, "Türkiye, nükleer silahların yayılmasına tamamen karşıdır. Nükleer konular, bizim tarafımızdan sadece barışçı amaçla desteklenmektedir" diye konuştu.
Türkiye'nin bu konuda Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu (UAEK) ile işbirliğini de teşvik ettiğini ifade eden Gül, "Biz bölgemizdeki, komşumuzdaki tüm nükleer silahların, var demiyorum ama nükleer silahlardan tamamen arınmış bir bölge ve komşuluk anlayışına inanıyoruz" dedi. Gül, "Sadece İran değil İsrail'in de nükleer silahlar konusunda çalışmaları olduğu biliniyor. Sizin bu konudaki tavrınız ne?" yönündeki soruya ise, "Türkiye olarak, bütün bölgede, komşularımızda, her yerde nükleer silahlara karşıyız. Kimde ne var, kimde ne yok, bunu tabii ki ben bilemem ama nükleer silahlarla ilgili bakışımız budur" cevabını verdi.
"DEMOKRATİK OLMAYAN SEÇİMLERİN ACILARINI BİZ ÇEKİYORUZ"
Livni ile görüşmesinde, Filistin'deki insani durum, oraya yapılacak ve yapılması gereken yardımları, bölgenin ekonomik şartları, oraya bazı vergilerin serbest bırakılması gibi konuları konuştuklarını, yemekte de konuşmaya devam edeceklerini aktaran Gül, Türkiye'nin insani amaçlı yardımlar, gıda yardımları yaptığını, bunlarla ilgili bazı çalışmaları olduğunu hatırlattı. Gül, bu yardımların bölgeye ulaştırılmasıyla ilgili de İsrail'in işbirliğinin gerektiğini kaydetti.
Livni ise, İsrail-Türkiye ilişkilerini mükemmel olarak tanımladı. Görüşmelerde ilişkilerin daha da geliştirilmesi konusunda neler yapılabileceğinin ele alındığını kaydeden Livni, liderlerin attıkları adımlarla halkların biraraya gelmesini kolaylaştırdığını belirterek, iki ülke arasındaki ticaret hacminin ikiye katlanmış olduğunu vurguladı. Livni, İsrail'in 'Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması' taraf olmayı düşünüp düşünmediği sorusuna cevap vermedi.
Livni, İsrail'in Batı Şeria'dan çekilmeye yönelik tek taraflı bir planın daha önce yaşanan örneklerin tekrarına yol açıp açmayacağının sorulması üzerine, tek taraflı adım atmanın İsrail'de benimsenen bir yöntem olmadığını söyledi. Ancak şu andaki sorunun çözümü için başka yol bulunamadığını savunan Livni, "En iyi yöntem iki devletli çözümdür. Ancak Filistin'deki terör örgütlerinin tahliyesi mümkün değil. Çünkü Filistin'de seçimleri bir terör örgütü kazandı" diye konuştu.
İsrail olarak Filistinliler'in kendi kendilerini yönetmelerini ve sorumluluk almalarını istediklerini, ancak mümkün olamadığını dile getiren Livni, "İsrail, Filistinliler'in terör örgütüne karşı bir şey yapmamasından bıkmış durumda" ifadesini kullandı. Livni, ortaya bir çözüm koyup uluslararası toplumdan buna 'evet' ya da 'hayır' demesini beklemeyeceklerini söyledi.
Livni, 'Hamas'ın halkın desteğiyle iktidara geldiğinin' hatırlatılması üzerine, seçim bittiğinden bu yana İsrail hükümetinin, Hamas hükümetiyle Filistin halkını birbirinden ayrı tuttuğunu savundu. Livni, "Hamas'ın yaptığı hatalar nedeniyle Filistin halkını suçlamak cezalandırmak gibi bir niyetimiz yok. Uluslararası camianın kriterlerini yerine getirmedikleri sürece Hamas hükümeti meşru sayılmayacaktır. Hamas, hiçbir şekilde bizim yaşama hakkımıza saygı göstermiyor" şeklinde konuştu.
İnsani kriz durumuna neden olmak istemeyen İsrail'in eğitim, elektrik, su, sağlık yardımı gibi konularda Filistin halkına destek verdiğini belirten Livni, "Şimdi Filistinli çocukları Hamas'a ait öğretmenler mi eğitsin? Terörist mi olsunlar? Durum böyleyse çok daha karmaşık bir sorun var ve çözülmesi gerekiyor demektir" dedi. Filistin'e maddi yardımda bulunmanın çok iyi bir seçenek olmadığını ileri süren Livni, içeri giren paranın doğrudan Hamas'ın eline geçtiğini ve terör eylemleri için kullanıldığını iddia etti. Seçim sonuçlarını 'bir terör örgütü hükümeti ele geçirdi' şeklinde değerlendiren Livni, "Demokratik olmayan bir seçimin sonuçlarını ve cezalarını biz çekiyoruz" ifadesini kullandı.