HABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

Türkiye, kendine yetemiyor

ANKARA (İHA) - Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Hüseyin Geçit, yakın geçmişte kendine yeten ve hatta pek çok tarım ürününü dışarı satan Türkiye'nin, son yıllarda, başta buğday ve mercimek olmak üzere bir çok tarım ürününü ithal eder duruma düştüğünü belirterek, "Bu da temelde verimimizin düşük olmasından kaynaklanmaktadır. Kaliteli ve yüksek verim elde edilebilmesi için, yetiştirme yöntemlerinin ve çeşidin değiştirilmesi gerekir. Islah edilen çeşit, mutlaka kendisi için uygun yetiştirme yöntemleriyle birlikte üreticiye sunulmalıdır" dedi.

Prof. Dr. Hasan Hüseyin Geçit, İHA muhabirine yaptığı açıklamada, dünyada insanların, hayvanların karnının doyurulmasında ve işlenen alanlarda toprak verimliliğinin (canlılığının) korunmasında en önemli yere sahip bitki grubunun tahıllar (hububat) olduğunu bildirdi. Dünyada yaklaşık olarak 700 milyon hektar alanda tahıl ekimi yapıldığını, 2 milyar tonun üzerinde tane ürünü elde edildiğini ve verimin yaklaşık 300 kg/dekar civarında gerçekleştiğini ifade eden Prof. Geçit, Türkiye'de ise tahılların 14 milyon hektar civarında ekim alanına, 30 milyon ton kadar üretime ve ortalama 230 kg/dekar civarında verime sahip olduğunu kaydetti.

TAHIL EKİM ALANLARI AZALIYOR Son yıllarda hem dünyada hem de Türkiye'de tahıl ekim alanlarının az da olsa düşmeye başladığını vurgulayan Prof. Geçit, dünyada kişi başına yılda 350 kg, Türkiye'de ise 500 kg civarında tahıl üretimi yapıldığını belirtti. Dünyada tahıl denilince ilk akla gelenin buğday, mısır ve pirincin elde edildiği çeltik olduğunu bildiren Prof. Dr. Hasan Hüseyin Geçit, her üçünün de dünyada yıllık üretimlerinin 550 milyon tonun üzerinde olduğunu söyledi. Türkiye'de tahıl denildiği zaman ise ilk akla gelenin buğday ve arpa olduğunu vurgulayan Prof. Geçit, "Son yıllarda tahıl ekim alanlarımız az da olsa düşüş göstermesine rağmen, halen buğday ekim alanımız 9 milyon, arpa ekim alanımız da 3.5 milyon hektarın üzerindedir. Ülkemizde tahıl olarak buğday ve arpanın yanında az miktarda mısır, yulaf, çavdar, çeltik ve darıların da tarımı yapılmaktadır" diye konuştu.

VERİM DÜŞÜKLÜĞÜ SORUNU
Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Hüseyin Geçit, Türkiye'nin, tahıl, özellikle buğday yetiştiren bir ülke olmasına ve dünyada işlenen alanların yüzde 2'sine sahip bulunmasına rağmen, yaklaşık dünya nüfusunun yüzde 1'ini oluşturan (65 milyon) nüfusunun karnını doyurmakta zorluk çektiğini ifade ederek, "Yakın geçmişte kendine yeten ve hatta pek çok tarım ürününü dışarı satan ülkemiz, son yıllarda başta buğday ve mercimek olmak üzere bir çok tarım ürününü dışarıdan alır duruma düşmüştür. Bu da temelde verimimizin düşük olmasından kaynaklanmaktadır. Tahılları göz önüne alacak olur isek, dünyada ortalama tahıl verimi 269-297 kg/dekar arasında değişirken, bizde 207-235 kg/dekar arasında değişmektedir" dedi.

VERİME ETKİ EDEN FAKTÖRLER Tüm bitkilerde olduğu gibi tahıllarda da birim alandan elde edilen verimi, çeşit, bölgenin iklim ve toprak şartları ile yetiştirme için uygulanan işlemlerin belirlediğini anlatan Prof. Dr. Hasan Hüseyin Geçit, "Bu üç faktör ne kadar birbirine paralel ve uyumlu hale getirilir ise verim o kadar yükselmektedir" diye konuştu.

Kaliteli ve yüksek verim elde edilebilmesi için, yetiştirme yöntemlerinin ve çeşidin değiştirilmesi gerektiğini savunan Prof. Geçit, "Her çeşit kaliteli, yüksek verim verebilmesi için farklı yetiştirme yöntemlerine ihtiyaç gösterir. Bu sebeple, ıslah edilen çeşit mutlaka kendisi için uygun yetiştirme yöntemleriyle birlikte üreticiye sunulmalıdır" dedi.

ÇİFTÇİ, SERTİFİKALI TOHUMDAN KAÇINIYOR Pek çok bitki cinsinde olduğu gibi tahıllarda da verimin düşük olmasının en önemli sebeplerinden birisinin, çiftçiye, bölgeye uygun çeşitler ve bu çeşitlerin kaliteli tohumluklarının zamanında ve cazip bir şekilde sunulamaması olduğunu kaydeden Prof. Geçit, "Çeşit ve tohumluk üretim programı olarak en iyi durumda bulunan buğdayda bile çiftçi çeşit ve kaliteli tohumluk bulmakta zorlanmakta, bulsa bile ekonomik olmadığı için sertifikalı tohumluk kullanmaktan kaçınmaktadır. Yeni bir çeşidin ıslah edilip çiftçiye ulaştırılabilmesi için, bilinen ıslah yöntemleri ile çeşidin geliştirilip tescil ettirilmesi veya üretim izni alınması ve daha sonra da kademeli tohumluklarının üretilerek sertifikalı seviyede çiftçiye dağıtılması gereklidir" diye konuştu.

En Çok Aranan Haberler