Türkiye konusunda haksızsın

Fransa’nın en saygın gazetelerinden Le Monde, dünkü sayısında Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin Türkiye politikasını yerden yere vurdu. Türkiye için ısrarla “imtiyazlı ortaklık” talep eden Sarkozy’nin stratejisini “cambazlık” olarak nitelendirdi

Önüne gelen her fırsatta Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne tam üyeliğine karşı çıkan Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’ye Fransız medyasından da tepkiler yükselmeye başladı. Ülkenin en saygın gazetelerinden Le Monde, dünkü sayısında Sarkozy’nin Türkiye stratejisini eleştiri bombardımanına tuttu. Gazetenin İstanbul muhabiri Guillaume Perrier tarafından kaleme alınan “Türkiye ve Avrupa: Fransa’nın Sürdürülemez Pozisyonu” başlıklı makalede Fransa’nın “katılımsız katılım süreci” pozisyonu için “cambazlık” ifadesi kullanıldı. Sarkozy’nin Türkiye konusunda Yunanistan ve Kıbrıs Rum Kesimi’ni yanına çekme çabaları için “bir takdir hatası daha” yorumu yapıldı.

Tutarsız ve mantıksız

Fransa’nın yaklaşımının Türk aydınlarınca “tutarsız” ve “mantıksız” olarak değerlendirildiğini kaydeden gazete Pekin Baran’ın “Bu, evlenilmeyeceğini bile bile nişan yapmak gibi olur” sözlerini de aktardığı analizinde şu ifadelere yer verdi:

Türkiye’nin ekonomik, jeopolitik ve enerji gücü gibi yükselişi, gözardı edilemeyecek kadar belirgin oldu. Hiperaktif bir diplomasi, ülkeyi yeniden bölgesel oyunun ortasına konuşlandırdı, kültürel etkisi de Müslüman dünyasının yanısıra Kafkaslar ve Batı Avrupa’da yayılıyor. Türkiye büyük bir ekonomik potansiyele ve 72 milyonluk dinamik bir pazara sahip. Fransa üçüncü Boğaz Köprüsü ile ilgileniyor ve sürekli Türkiye’deki kamu ihalelerinden dışlanan Fransız şirketleri de bu durumun sürmesini istemiyor. Son olarak Areva’nın ilgi gösterdiği nükleer santral projesi konusunda Ruslara söz verildi. Avrupalı bir diplomat “Eğer Fransa, büyük kontratları, muğlak olan bu pozisyon ile kurtarmayı umuyorsa, yanılıyor” derken işadamları da, Nicolas Sarkozy’nin büyük projeleri Fransa’ya sağlamak amacıyla Brezilya, Çin ve Kazakistan gibi çoğu yükselen ülkelere giderken G20 içinde yer alan dünyanın 16’ncı büyük ekonomisi olan Türkiye’ye surat asmasından şikayetçi.

Takdir hatası yapıyor

Tüm bunlara karşın Fransa 5 müzakere başlığını veto ederek Türkiye’nin AB müzakere sürecini yavaşlattı. İktidardaki UMP’li 20 kadar milletvekili Türkiye’ye sağlanan katılım öncesi fonların önemli ölçüde azaltılması için harekete geçti. Son olarak Paris, Yunanistan ve Kıbrıs’a (Rum Kesimi) Türkiye’ye ilişkin pozisyonunu benimsetmeye çalışarak bir takdir hatası daha işliyor. Komşu ülkeler için Türkiye’nin demokratikleşmesi ve Avrupa’ya entegre olması önemli. Zaten Yunanistan Başbakanı Yorgo Papandreu, “2014’den itibaren üyelik” lehinde tavır aldı bile.
Sarkozy, Türkiye’nin eşit aday olduğunu unutmasın

AB’nİn ilk başkanı olarak adı geçen, Nobel Barış Ödülü sahibi Finlandiya eski Cumhurbaşkanı Martti Ahtisaari, Nicolas Sarkozy’in ısrarla dile getirdiği “imtiyazlı ortaklık” önerisini reddedetti. AB’nin 1999 yılında Türkiye’yi eşit aday olarak kabul ettiğini anımsatan Ahtisaari, “Bırakalım müzakereler normal seyrinde devam etsin ve ’imtiyazlı ortaklık’ gibi başka bir alternatif gündeme getirmeyelim” dedi. Başkanlık ettiği Türkiye Bağımsız Komisyonu’nun son raporunu sunmak için bulunduğu İspanya’da El Pais’ye konuşan Ahtisaari, AB’nin 1999’da Türkiye’yi eşit aday olarak kabul ettiğini, 2005’te müzakerelere başladığını anımsattı. Daha sonra Türkiye’de reform sürecinde fren yapıldığını, müzakere başlıklarının kapatılmadığını kaydeden Ahtisaari, durumun dramatize edilmemesi gerektiğini belirterek İspanya’nın AB’ye katılmasının 9 yıl aldığını anımsattı. Ahtisaari, “Ankara’ya söz verdiğimiz gibi tam üyelik dışında bir alternatif gündeme gelmesin” dedi.