KAYSERİ (İHA) - Demokratik Sol Parti (DSP) Genel Başkanı Zeki Sezer, Türkiye'nin çok zor, çok kritik bir süreçten geçtiğini söyledi.
Sivas'ın Şarkışla İlçesi'ne bağlı Beyyurdu köyünde düzenlenen "Anadolu Halk Ozanları Kültür ve Sanat Festivali'ne katılmak üzere Türk Hava Yolları'nın (THY) 08.30 tarifeli uçağıyla Kayseri'ye gelen DSP Genel Başkanı Zeki Sezer, Kayseri Atatürk Havaalanı'nda basın toplantısı düzenledi. Genel Başkan Zeki Sezer, yaklaşık 2 aydır hastanede tedavi gören DSP eski Genel Başkanı Bület Ecevit'in sağlık durumunda da küçük küçük kıpırdamalar olduğunu ve umut verdiğini söyledi. Türkiye'nin çok zor ve kritik bir süreçten geçtiğini kaydeden Genel Başkan Sezer, bu zor ve kritik sürecin, Türkiye'yi yönetenler tarafından iyi yönetilmediğini iddia etti. Sezer, "Özellikle ekonomi de olağanüstü bir dönem yaşıyoruz. Biliyorsunuz ki 2002 yılında 1.5 milyar dolarlık bir cari açıkla bıraktığımız Türkiye, geçen yıl 23 milyar dolarlık bir cari açığı yakaladı. Bu çok olumsuz bir sınır. Ama bu sene o kadarla da kalmadı. Şimdide 30 milyar dolarlık cari açık gerçekleşeceği ortaya çıktı. Nisan ayında 4.2 milyar dolarlık bir tarihi cari açık rekoru kırıldı. Mayıs ayında da o rakam 5 milyar dolara çıkmış oldu. Bizim 1 yılda yaptığımız cari açık, bir ayda değil, 1 ayın 3'te birinde gerçekleştirilir hale geldi. Bu neden böyle oldu. Gerçekten sağlıklı bir bankacılık sistemi bugün hükümete merkez bankasını özelleştirdiği, kamu bankalarını yeniden yapılandırıldığı ve hortumlanan bankaların yeniden düzeltildiği bankacılık sistemini bu günkü hükümete bırakmıştık, sağlıklı bir ekonomik altyapı bırakmıştık. O gün hatırlayacaksınız, 17 Kasım'dı yanılmıyorsam. 2002'de hükümete yönetimi devrederken biz, sayın Güngör Urat, önemli bir ekonomisttir bilindiği gibi. AK Parti hükümeti enkaz devralmayacak diye bir yazı yazmıştı. Biz bozuk ekonomik düzenin düzeltilmesi için bir çapa göstermiştik o dönemde. Organize sanayiler yasasından tekno kentler yasasına, bankacılık yasasına kadar. Ekonominin alt yapısını sağlıklı hale getirip, bugünkü hükümete devretmiştik. Niçin bugün o halden bu hale dönüştü Türkiye dersek. Üretime dönük bir ekonomi uygulaması bugünkü hükümetin yapmadığını, böyle bir uygulamanın içerisinde olmadığını net bir şekilde söyleyebiliriz. Üretim yok, yatırım yok 3.5 yıldır ülkede. Ama borç artışı var. 110 milyar dolar Türkiye'nin borcu arttı 3.5 yılda. Üretime dönük, yatırıma dönük olmayan politikalarla enflasyonu düşürmek, veya ekonomiyi düşürmek bir süre geçerli oluyor. O da aldığınız sağlıklı miras nedeniyle. Şimdi gelinen nokta son aylarda bildiğiniz gibi o dalgalanmalarla gelen ve yüzde 30'u aşan bir fiili bir devalüasyon gerçekleşti ve vatandaşlarımızın alım gücüde o oranda düşmüş oldu. Bu arada çiftçimiz esnafımız büyük sıkıntı içerisinde. Artık esnaf kriz döneminin 2 katı oranda kepenk kapatıyor sayısal olarak. Çiftçimiz ise 3 yıl öncesi fiyatların neredeyse yarısı fiyatla ürünlerini satabiliyor. Ama maliyeti 2.5 katı. Örneği 300 bin liraya yakın fiyatla ürünü satan çiftçimiz 2002 yazında, bugün 290 bin liraya satamıyor. Öyleyse fiyat geriledi. Ama o gün 900 bin liraya aldığı mazotu, bugün yine 2 milyon 400 küsür liraya alıyor. Fiyatlar 2.5 katı arttı. Maliyetini arttı, çifçi battı. İşsizlik de bütün bunların sonucu olarak tarihinin en büyük sayısına çıktı" dedi.
"DANYADAKİ İŞSİZLİĞİN 9'DA BİRİ TÜRKİYE'DE"
İşsizlik konusuna da değinen Sezer, "Dünyadaki resmi rakamlara göre, İLO rakamlarına göre, işsiz sayısının neredeyse 9'da biri Türkiye'de. Dokuzda bir işsizlik ancak, yatırımdan uzak, üretimden uzak, bir ekonomik uygulamayla ulaşılabilir böyle bir işsizlik oranına. Diğer olaylar da Türkiye'de yaşanın sıkıntıları gösteriyor. İşte yanı başımızda yaşanan olaylar, Ortadoğu'da yaşanan olaylar, Kıbrıs'ta yaşanan olaylar. Hükümet bu konuda eli kolu bağlı, hiçbir çabada bulunamaz durumda. Ama sayın Başbakan, sinirleri de gergin. Ne söylense kaldıramıyor. En küçük bir eleştiriye dahi tahammül edemiyor. Çiftçi yazar diyor, işçi yazar diyor ama son dönemlerde başka bir şeye başladı. Gazeteleri tehdit ediyor. Gazeteler üzerinden şantaj girişiminde bulunuyor sayın Başbakan. Böyle bir şey Türkiye Cumhuriyeti'nin başbakanına yakışmıyor. Küçükte olsa, şimdiye kadar en büyük desteği basından almış olan başbakan, küçük te olsa eleştirilerde bulunan, yol gösteren basına 'Onların ne istediklerini biliyoruz' türünden şantajlar yapıyor. Eğer bildiği bir şey varsa başbakanın, onu şantaj için değil, onu gereğini yapmak için değerlendirir. Yani hangi kesimden olursa olsun, basından, siyasetten, ekonomiden eğer varsa bir yolsuzluk veya usulsüzlük, onun üzerine gitmektir başbakanın yapması gereken. Yoksa kuru gürültüyle basını tehdit etmek, şantaj yapmak. Burada başbakanı dilinin altındaki baklayı çıkarmaya davet ediyorum. Eğer yapmıyorsa, eğer sözde kalacaksa sadece basın üzerinden söyledikleri başbakanın kendisini bu millet müfteri ilan eder. Bunu da buradan söylemek istiyorum. Sonuç olarak Türkiye büyük bir karmaşanın, büyük bir sıkıntının içerisinde. Ama Türkiye'nin bu sorunlarıns dönemde. Organize saı aşacak olan da başkası değil biziz. Bir uzlaşı, birbirini anlamanın Türkiye'de gerçekleştirilmesi gerekiyor. Hem siyasal kesimleri arasında, hem de toplum kesimleri arasında. Kaygımız çok ama umutsuzluğa yer yok" dedi.
DSP eski Genel Başkanfığını, böyı Bülent Ecevit'in sağlığı hakkındaki gazetecilerin sorularını da yanıtlayan DSP Genel Başkanı Zeki Sezer, "Sayın Ecevit'in hastaneye yatışından bugüne kadar 2 aya yakın süre geçti. Olumsuz bir gelişme yok, son haftalardaki sağlık durumu açısından doktorlardan aldığımız bilgiye göre. Olumlu açıdan bir gelişme var mı? diye sorarsanız. Küçük küçük kıpırtılar, bizim olumlu değerlendirdiğimiz, doktorların olumlu değerlendirdiği gelişmeler var. Ama henüz istediğimiz aşamada değil. Fakat hep söylüyorum, Kayseri'de de söylemek istiyorum. Umut kelimesi ile Ecevit ismi hep yan yana kullanılmıştır. Öyleyse Ecevit'in sağlığına kavuşacağından umutluyuz. O bize umutlu olmayı öğretti, onun sağlığı ile de bizim umudumuz her geçen gün artarak sürüyor" diye konuştu.
DSP Genel Başkanı Sezer, Sivas'a gitmek için havaalanı içerisinde kendisini alacak bir otomobil göremeyince ticari taksiye bindi. Kayserili partililer tarafından ısrarla taksiden indirilen Genel Başkan Sezer, bir partiliye ait sivil otomobille Sivas'a hareket etti.