Festivalin yöneticisi Selim Terzi, Yeni Şafak'tan Sevda Dursun'a konuştu. Terzi, festivalin, sadece kültür ve sanatı değil, ekonomi ve turizmi de etkilediğini söyledi. Kültürel diplomasi anlamındaki etkisinden de bahseden Terzi, Bu festivaller aracılığıyla, Türkiye’nin kültürel “köprü” olma vizyonunu pekiştirdiğinin altını çizdi.
Türkiye Kültür Yolu Festivali bugün artık 20 şehre yayıldı. Festivallerin hayatımıza girdiği bu üç yılı değerlendirebilir misiniz?
Türkiye Kültür Yolu Festivali’nin üç yıllık sürecinde projenin hedeflerine ulaştığını görmekten büyük bir memnuniyet duyuyoruz. Bu festival, sadece bir etkinlikler zinciri olmaktan öte, Türkiye’nin kültürel zenginliğini, sanat birikimini ve tarihi mirasını hem yerel hem de uluslararası platformlarda tanıtmayı amaçlıyor. Bakanımızın özel olarak her aşamasıyla ilgilendiği ve bir vizyon projesi olarak İstanbul’da başladığımız bu yolculuk, bugün 20 şehre yayılarak geniş bir coğrafyaya ulaştı. Bu genişleme, halkımızdan gördüğümüz ilginin neticesinde gerçekleşti. Bununla beraber, üç yıl içerisinde gördük ki bu festivaller; sadece sanat ve kültür anlamında değil, aynı zamanda turizm ve ekonomi üzerinde de olumlu ve güçlü bir etki yarattı. Etkinlikler, şehirlerimizin cazibesini artırırken, küçük esnaftan, otel işletmecilerine kadar geniş bir yelpazede ciddi bir ekonomik hareketlilik sağladı. Ayrıca festivaller, halkımızın kültürel mirasımıza olan ilgisini de artırdı ve bu konuda kayda değer bir farkındalık oluşturdu.
Baştan itibaren festivalleri takip eden birisi olarak, şehirlerde bu festivallerin etkilerine dair gözlemlerinizden bahseder misiniz?
Bu etkiyi temel olarak sosyal ve ekonomik olarak ikiye ayırabiliriz. Şehirlerde 7’den 70’e herkesin, kültür ve sanata dair kendinden bir şey bulduğu, sosyalleştiği, eğlendiği ve yeni şeyler deneyimlediği bir haftalık bir süreç yaşanıyor. Bir anlamda şehirlerin sosyal atmosferi yenileniyor ve tazeleniyor. Şehir dışından gelen sanatçı ve ziyaretçilerle de sosyal ve kültürel etkileşim de diğer bir boyut. Şehrin ekonomisine etkisi de gözle görülür bir şekilde artıyor. Birebir görüşmelerimizde, esnafımızın ve tüccarımızın memnuniyetini de öğrenme şansımız oldu.
Festivallerin kültür turizmini de canlandırmaya yaradığını söylüyorsunuz. Kültür Yolu Festivalinden önce kültür turizmi ne durumdaydı, şimdi ne durumda?
Güneş ve deniz tatilinin değişime uğradığını mı söylüyorsunuz?
Evet, özellikle genç turistler, artık sadece güneş ve deniz tatili için değil, kültürel etkinliklere katılmak için de Türkiye’yi tercih etmeye başladı. Şehri ziyaret edecek vatandaşlarımızın ve yabancı ziyaretçilerimizin seyahat planlamalarını önceden yapabilmeleri maksadıyla da festival takvimini her yıl aynı döneme ve tarihe sabitledik. Bu süreç, Türkiye’nin kültür turizmi hedeflerine ulaşma yolculuğunda büyük bir adım.
Bu festivaller, Türkiye’nin yurt dışındaki vizyonuna nasıl bir katkı sunuyor?
Kültür Yolu Festivalleri, Türkiye’nin uluslararası alandaki vizyonuna çok yönlü ve boyutlu bir katkı sunuyor. Festivaller kapsamında düzenlenen etkinlikler, yalnızca Türkiye’den değil, dünyanın dört bir yanından sanatçıları, performansları ve sergileri bir araya getiriyor. Bu sayede, Türk kültürü ve sanatını global bir perspektifle buluşturuyor, yurt dışındaki algıyı olumlu yönde etkiliyoruz. Türkiye Kültür Yolu Festivalleri gösterdiği büyük başarı neticesinde Avrupa’nın en seçkin kültür sanat festivallerini bünyesinde barındıran Avrupa Festivaller Birliği’nin (EFA) de üyesi oldu. Bir diğer katkı ise uluslararası iş birliklerini artırması oldu. Kültür Yolu Festivalleri, yabancı sanatçılar, kültürel organizasyonlar ve uluslararası platformlarla daha güçlü bağlar kurmamıza imkan tanıyor. Festivaller, Türkiye’nin bir turizm ve kültür destinasyonu olarak öne çıkmasını da destekliyor. Özellikle İstanbul, Ankara, İzmir ve Kapadokya gibi destinasyonlardaki etkinlikler, bu bölgelerin uluslararası turistler için çekim merkezi haline gelmesine yardımcı oluyor. Festival dönemi boyunca yapılan uluslararası tanıtım kampanyaları, Türkiye’ye olan ilgiyi artırırken, ülkemizin “sanat ve kültür” temalı turizm rotaları açısından cazibesini güçlendiriyor.
Kültürel diplomasi açısından da etkisinden bahsedebilir miyiz?
Kesinlikle bahsedebiliriz. Kültür Yolu Festivalleri, ülkeler arasındaki kültürel iletişimi artırarak, Türkiye’nin uluslararası arenadaki ilişkilerine önemli katkı sağlıyor. Bu festivaller aracılığıyla, Türkiye’nin kültürel bir “köprü” olma vizyonunu da pekiştirmiş oluyoruz. Kültür Yolu Festivalleri, Türkiye’nin uluslararası alandaki imajını güçlendiren, turizm ve kültürü entegre eden, kültürel diplomasiye katkı sağlayan bir vizyon projesidr. Bu festivaller, sadece Türkiye için değil, global kültür-sanat arenası için de değerli bir platform haline geldi.
Ülkemizin kültür ve sanatını uluslararası alanda tanıtmak adına başka hangi adımlar atılıyor?
Ülkemizin kültür ve sanatını uluslararası alanda tanıtmak için Sayın Cumhurbaşkanımızın ve Bakanımızın ortaya koyduğu hedefler doğrultusunda kapsamlı bir stratejiyle hareket ediyoruz. Ülkemizin kültür ve sanatını uluslararası alanda tanıtmak için sergilerden dijitalleşmeye, festivallerden gastronomiye kadar geniş bir yelpazede çalışmalar yürütüyoruz. Bu stratejiler, Türkiye’nin bir kültür ve sanat merkezi olarak konumunu güçlendirip uluslararası imajına olumlu katkılar sunuyor. Burada 2019 tarihinde kurulan Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı (TGA)’ya ayrı bir parantez açmak gerekiyor. Türkiye’nin dünyada tanıtımında TGA’nın rolü çok büyük. TGA’nın Festivallerimizin dünyaya tanıtılmasında da önemli bir işlevi olduğunu söylemek istiyorum. Turizm istatistikleri de bu faaliyetlerin ne kadar doğru ve yerinde olduğunu kanıtlar nitelikte.
Okuyucu Yorumları 0 yorum