HABER

Türkiye Narin'in ölümündeki gizemleri tartışıyor! Narin'in ablasıyla ilgili geriye dönük yargılama olur mu? Ersan Şen'den Mynet'e özel açıklamalar: "Bu suçun cezası da infazı da ağırdır'

Diyarbakır'da Narin'in cansız bedeni bulunması sonrasında hukukçu Ersan Şen merak edilen sorulara yanıt verdi. Narin'in ablasının da ölümünün gündem olduğu konuyla ilgili Şen, geriye dönük soruşturmanın mümkün olduğunu ifade etti. Narin'in öldürülmesiyle ilgili olarak Şen, "Failler ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile karşılaşacaklar. Bu suçun cezası da infazı da ağırdır" dedi.

Diyarbakır'da günlerdir kayıp olan Narin Güran'ın cansız bedeni bulundu. Çuval içinde dere kenarında bulunan Narin'in cansız bedeni, Adli Tıp'ta inceleme altına alındı. Ön raporun çıkmasının ardından Narin'in ailesine teslim edilerek son yolculuğuna uğurlandı.

AW284100_01

TEK TUTUKLU AMCA

Soruşturmada tek tutuklu olarak amca Salim Güran bulunuyor. Narin'in cansız bedeninin bulunmasının ardından aile üyelerinin de bulunduğu çok sayıda kişi gözaltına alındı.

SALİM-GÜRAN1

ABLASININ ÖLÜMÜ GÜNDEM OLDU

Narin ölümüyle yıllar önce vefat eden ablasının ölümü de gündem oldu. Merdivenden düşüp öldüğü ifade edilen ablanın otopsi yapılmadan defnedildiği ortaya çıkmıştı.

Narin ablasıyla ilgili geriye dönük yargılama mümkün mü? Narin'in öldürülmesinde toplu bir suç söz konusu mu? Hukukçu Prof. Dr. Ersan Şen, Mynet'e açıklamalarda bulundu.

ersan1

Şen'in açıklamasından satır başları:

"CEZA SORUŞTURMASINA VE KOVUŞTURMASINA DÖNEBİLMESİ MÜMKÜN OLABİLİR"

Soru: Türkiye uzun süredir narin'in izini arıyordu maalesef minik yavrumuzun cansız bedenine ulaşıldı burada oklar aileyi işaret ediyor muhtar olan amca da tutuklu anne baba ve ağabey de gözaltında, burada kamuoyunun tartıştığı bir soru işaretli ölüm daha var! Narin ablası da 7 yaşındayken hayatını kaybetmiş. Aile bu ölümün merdivenden düşerek olduğunu iddia ediyor. Geriye dönük yargılanma esası söz konusu mudur? Ailenin bu çocuğu 'engelli' olduğu için nüfusa kayıt ettirmediği de iddialar arasında. Burada kanun koyucu delillere göre aile fertlerini anne ve babayı suçlu bulur mu? Hem avukat olarak hem de konuyu yakından takip eden bir hukukçu olarak ne düşünüyorsunuz?

NARIN’I-TUTUKLU-AMCASININ-200-BIN-LIRA-_381458_105681

Narin’in ablası yönünden geriye dönük soruşturmanın açılması elbette mümkündür. Bunun tek bir engeli suç zaman aşımıdır, o da en az 30 yıldır. Daha önce soruşturma yapılıp takipsizlik kararı verilmişse, o kararın kaldırılması gerekir, ama burada esas sorun ispat sorunu, otopsi yapılmamışsa veya yapılıp da bir şey bulunamamışsa ölüm sebebi anlaşılamaz. Ancak birileri gelip tanıklık yapar veya şüpheli bir şahıs ikrarda bulunursa konunun ceza soruşturmasına ve kovuşturmasına dönebilmesi mümkün olabilir.

7 yaşındayken düşme sonucu hayatını kaybettiği söylenen Narin’in ablasının elbette anne ve babası sorumlu. Bu çocuğun engelli olup olmaması da önemli. Yeterli dikkati ve özeni göstermedikleri için çocuk vefat etmişse, bundan kaynaklanan sebeple taksirle ölüme sebebiyet verme suçu veya ayrıca Ceza Kanununda aile hukukundan doğan bakım, eğitim öğrenim veya destek olma yükümlülüğünü yerine getirmeme suçu var, ancak burada o suç gündeme gelmez. Dediğimiz gibi, bu bir İspat Hukuku meselesi.

NARIN’I-TUTUKLU-AMCASININ-200-BIN-LIRA-_379091_105681

"YENİ DELİLLER GEREKMEKTEDİR"

Çocuk, yani Narin’in ablası neden hayatını kaybetti ve bu vefattan kast veya taksir derecesinde sübjektif derecede sorumluluk var mı, ona bakılmalı. Tekrar bakılabilir, ama elbette bunun için somut, yeni deliller gerekmektedir.

"HER TÜRLÜ HUKUKİ YARDIMDA BULUNMAYA VE SÜRECE DESTEK VERMEYE HAZIRIM"

Soru: Gizli tanığın ifadesinden yola çıkarak burada toplu bir suç söz konusu olabilir mi?

Ülke ve millet olarak gerçekten çok üzücü ve sarsıcı bir olayla karşı karşıya kaldık. Ben de bir hukukçu olarak 8 yaşında hayatını kaybetmiş bu evladımız için her türlü hukuki yardımda bulunmaya ve sürece destek vermeye hazırım. Umarım bir an evvel maddi hakikate ve adalete ulaşılır. Ancak davayı ve sonucunu görmeden kimse kesin şudur veya budur diyemez. Evet anlıyorum, herkes bir an evvel adalet yerini bulsun istiyor, hatta suçlulara idam cezası uygulansın diyen de var. Bizde idam cezası yok. Yargılama sürecinde ise, soruşturma ve kovuşturma aşamalarının tamamlanması gerekir. Yargıyı beklemek lazım. Yapılacak yargılama sonucunda suç işledikleri tespit edilenlerin en ağır şekilde cezalandırılacaklarını düşünüyorum.

21 Ağustos 2024 tarihinde kaybolan 8 yaşındaki Narin’in bulunması için uzun süren bir arama çalışması yapıldı. Keşke sağ salim bulunabilseydi. Herkese başsağlığı dilerim. Bu saatten sonra maddi hakikate ve adalete ulaşılması için ayrıntılı bir soruşturma yapılması gerekir. En önemli delil çocuğun bulunan bedeni. Açık kaynak bilgilerini göre ayrıntılı bir otopsi yapıldı. Yapılan klasik otopsi ve alınan numunelerin incelenmesi sonucunda ölüm sebebi, kız çocuğuna cinsel istismarda bulunulup bulunulmadığı, vücudunda tespit edilen ekimozlar, tüm bunlara bakılmıştır, çünkü ceza yargılamasında iddia eden iddiasını somut delillere ortaya koymak zorundadır.

NARIN’I-TUTUKLU-AMCASININ-200-BIN-LIRA-_379089_105681

"İÇİNE KAPALI BİR YAPIYA SAHİP"

Kamuoyuna yansıdığı kadarıyla ilginç bir hadise. Eskiden köy olan bir yer, sonradan mahalle haline dönüştürülmüş, içine kapalı bir yapıya sahip, anlaşıldığı kadarıyla kimse konuşmamış, bu nedenle kız çocuğunun bedenine ulaşılması hemen gerçekleşmedi. Burada suçun toplu olup olmamasını bir kenara bırakırsak, zaten 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 82. maddesine göre failler ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile karşılaşacaklar, çünkü suç çocuğa karşı işlenmiş ve ölüm de doğal yollardan gerçekleşmemiş gözüküyor. Birden fazla suç da gündeme gelebilir. Tüm bunlar değerlendirilebilir. Bu suçun cezası da infazı da ağırdır.

Toplu suçun burada önemi olmaz, ancak suçu işleyen failin veya müşterek failin yanında suça azmettiren veya suçun işlenmesinden önce, işlenmesi sırasında ve sonrasında yardım edenler de olabilir. Çocuğun şu veya bu saikle öldürülmesine iştirak edenler varsa, bunların hukuki durumları değerlendirilecektir. Ancak çocuğun öldürülmesine katılmayıp da sonrasında suç delillerinin gizlenmesine, değiştirilmesine veya ortadan kaldırılmasına yardım edenler varsa, onlar çocuğu öldürme suçundan değil, suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme suçundan yargılanırlar.

Yardım ve bildirim yükümlülüğünü yerine getirmeme suçu TCK m.98’de düzenlenmiştir. Ancak bu durumda çocuğun yaralı olması gerekirdi. Çocuk hayatını kaybettikten sonra bilen kişi bildirimde bulunmamışsa TCK’nın 278. ve 279. maddesine bakılmalı. İşlenmekte olan bir suçun veya işlenmiş olmakla birlikte, bu suçun sebebiyet verdiği neticelerin sınırlandırılması halen mümkün olup da bunun yetkili makamlara bildirilmemesi fiilleri, suçu bildirmeme suçu olarak tanımlanmıştır.
Kamu görevlisi suçu bildirmemişse bu da TCK m.279’da suç olarak tanımlanmıştır. Ancak somut olayda gündeme gelen çocuğun hürriyetini tahdit, öldürme ve yapılan otopsi sonucunda cinsel istismar iddiaları gündeme gelirse, toplanan deliller de dikkate alınarak, bu suça katılanların ceza sorumlulukları doğacaktır.

NARIN’I-TUTUKLU-AMCASININ-200-BIN-LIRA-_379087_105681

Sonuç olarak; kasten öldürme suçu ile yaralı olan bir kimseye yardım etmeme veya zor durumunu derhal yetkili makama bildirmeme veya suçu bildirmeme suçları birbirinden farklıdır."

İTİRAFÇI NE DEMİŞTİ?

"Muhtarın eviyle çok yakın oturuyorduk. Muhtarın (Narin'in Amcası) yoldan geldiğini gördüm. Sular sık sık kesilirdi onunla ilgili bir şey söyleyecek sandım.

Muhtar aracından indi benim yanıma geldi. Daha sonra arabasına gittik ve ön koltuğunda bulunan battaniye içinde bir şeyi göstererek bunu yok edeceksin dedi.

İçinde bir insan olduğunu gördüm ve şaşırdım. Salim Gülhan (Muhtar) bana hitaben aileni iyi düşün sana 200 bin liradan fazla para veririm dedi.

Bu süreçte de etrafımızda kimse yoktu. Sonra bana aracında torba var mı? Dedi. Ben de aracın bagajından rengini hatırlamadığım bir çuval çıkartarak Salime verdim.

Battaniye sarılı çocuğu alıp çuvalın içerisinde birlikte koyduk. Bu esnada çocuğun üzerinde siyah şort vardı. Vücudunda da kızarıklıklar vardı.

Daha sonra çuvalın ağzına orada bağlamadan Aracımın arka koltuğuna ayak paspasının olduğu yere koydum. Dereye doğru götür diyerek bana eliyle oraya işaret etti. Direkt olarak mezarlığın yanından giderek villalar mevkiine doğru gittim. Yolda giderken pişmanlık duydum. Ancak aldığım şeyden de kurtulmam gerektiğini düşündüm derenin yanındaki yoldan aşağı inerek uygun bir yere baktım aracımı derenin kenarında durdurdum.

Çuvalı aracımdan alarak elime aldım. Çocuğun tüm vücudu Çuvala sığmıştı. Çocuğun ayağının kesik olup olmadığını hatırlamıyorum. Çünkü çok telaşlıydım.

Biraz su olan alan vardı. Bu alana çuvalı bıraktım. Çuval birisi tarafından bulunur diye düşünerek üzerine bir taş koydum. Taşın büyüklüğü yaklaşık 15-20 kilo civarındaydı.

Yanında da birer taş vardı üzerine çalı koymadım. Çünkü üzeri kapanmıştı zaten. Daha sonra buradan çıkarak aracıma bindim aynı yoldan çıktım. Oradan ayrıldım."

En Çok Aranan Haberler