Son dakika haberi: Cumhurbaşkanı ve AK Parti lideri Recep Tayyip Erdoğan, Özbekistan ziyareti dönüşü gazetecilerin sorularını yanıtladı. Gündemdeki birçok konuda değerlendirmelerde bulunan Erdoğan, Yargıtay'ın Anayasa Mahkemesi hakkında attığı adıma da ilk kez değindi. AYM'yi savunan AK Partili isimlerle ilgili konuşup "Kalkıp da birilerine şirin görünmenin anlamı yok" diyen Erdoğan "Anayasa Mahkemesi bu konuyla ilgili olarak Yargıtay'ın attığı bu adımı hafife almamalıdır" mesajını verdi.
AYM, cezaevinde tutuklu TİP Milletvekili Can Atalay’ın "seçilme hakkı" ile "kişi hürriyeti ve güvenliği" haklarının ihlal edildiğine hükmetmişti. Bunun üzerine Yargıtay 3. Ceza Dairesi, AYM üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunmuştu.
Anayasa Mahkemesi'nin Can Atalay ile ilgili ihlal kararı vermesi sonrası Yargıtay 3. Dairesi'nin aldığı karar iki mahkemeyi karşı karşıya getirdi. Türkiye'nin gündemine oturan olayla ilgili Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Özbekistan dönüşü gazetecilere yaptığı değerlendirmeleri dikkat çekti. "Her şeyden önce Yargıtay'ın bir yüksek mahkeme olduğunu herhalde kimse inkar edemez" diyen Erdoğan eleştirilerini şöyle dile getirdi:
"Anayasa Mahkemesi bu noktada maalesef birçok yanlışları da arka arkaya yapar hale geldi. Bu da bizi ciddi manada üzmektedir. Şu an itibarıyla Yargıtay'ın aldığı karar asla bir kenara atılamaz, itilemez. Anayasa Mahkemesinin kararına karşı Yargıtay da şu anda demiştir ki “Sen yüksek mahkemeysen ben de yüksek mahkemeyim ve yüksek mahkeme olarak da şu anda sizinle ilgili bir yaptırımı ben de talep ediyorum.” Bu talebinin gereğini bekliyor ve bu talebine karşı bunun gereğini yerine getirecek olan merci neresiyse o merciden bu talebini istiyor. Bu parlamentoysa parlamentodan istiyor. Şimdi Can Atalay’ı alın koyun bir kenara. Bundan önce yine benzer şeyler maalesef oldu. Parlamentomuz da bu konularda ağır hareket ediyor.
Yani birçok terörist parlamentoda dokunulmazlıkların kaldırılması süreci geciktiği için kaçtılar, yurt dışına çıktılar. Bunların bu kadar ağır ele alınmaması gerekiyor. Çok seri kararla bu işlerin bitirilmesi lazım. Seri olarak bu adımlar atılmayınca ondan sonra bakıyorsunuz birisi Amerika'da, birisi Almanya'da, birisi Fransa’da meydana çıkıyor. Ondan sonra da oralardan Türkiye'yi tehdit ediyorlar.
Benim ülkem yurt dışına kaçmış sapıkların tehdidiyle karşı karşıya kalmamalı, kalamaz. Anayasa Mahkemesi de bu konuyla ilgili olarak Yargıtay'ın attığı bu adımı hafife de alamaz, almamalıdır. Eğer partimden bazı arkadaşlar da burada Yargıtay’ı yerip, Anayasa Mahkemesi’ne övgüler düzüyorsa onlar da yanlış yapıyorlar. Bizim birimiz hepimiz, hepimiz birimiz anlayışıyla hareket etmemiz lazım. Buralarda kalkıp da birilerine şirin görünmenin anlamı yok. Son olarak şunu da vurgulamak isterim ki, Anayasa yapma yetkisi Yüce Meclisimizindir ve bu yetkisini devredemez. Kimse de milletin iradesi ile oluşmuş meclisin bu mutlak yetkisine el uzatamaz."
Erdoğan'a milyonların merakla beklediği asgari ücret ve emekli zammı da soruldu. Emekliler için "Çok yakında uygulayacağız" sözleri dikkat çeken Erdoğan şunları söyledi:
"Küresel gündemi de meşgul eden enflasyon sorunu ile mücadelede kararlıyız. Enflasyonun belini kırdık, etkilerini de önümüzdeki süreçte sileceğiz. Biz hep çalışanlarımızı ve emeklilerimizi enflasyona ezdirmeyeceğiz dedik ve hamdolsun sözümüzü tuttuk. Asgari ücrete cumhuriyet tarihinde yapılmamış oranda zam yaptık. Emeklilerimizin maaşlarını artırdık ve onları daha da rahatlatacak çözümleri geliştirdik ve çok yakında uygulayacağız. Biliyorsunuz emeklilerimizi kısa vadede rahatlatacak 5 bin liralık ikramiye ödemelerini de bu ay içerisinde yapmayı planladık. Aldığımız tedbirlerle yapacağımız ödemelerle emekli ve çalışanlarımızın yanında durduk, bundan sonra da durmaya devam edeceğiz. Asgari ücret konusunun kendi takvimi var biliyorsunuz. İşçilerimizi ara zamla rahatlatmıştık, şimdi de işçi ve işveren kesimini bir araya getirip en makul çözümü bulacağımıza inanıyorum."
Bugün Beştepe'de düzenlenen 10 Kasım Atatürk'ü Anma Programında konuşan Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkan satır başları ise şöyle:
Sınır ötesindeki siyasi, ekonomik, askeri varlıklarımız bu kutlu vizyonun farklı boyutlarıdır. İsrail'in Gazze'ye yönelik vahşi saldırıları verdiğimiz mücadelenin önemini ve bir an önce başarıya ulaşmasının ne kadar gerekli olduğunu tekrar ispatlamıştır. Bütün dünyanın gözü önünde bir felaket, bir facia, bir insanlık suçu işleniyor. Filistin halkının binlerce yıldır yaşadığı topraklarını zorla gasbedenler bunun üzerinde geçmişi 75 yılı ancak bulan ve meşruiyetini bizzat kendi faşistlikleriyle tartışmalı hale getirdiği bir devlet inşa etmeye çalışıyor. Bununla da yetinmiyor, ülkemiz topraklarını da içeren vadedilmiş topraklar hezeyanıyla, nükleer silah kullanma tehditleriyle sabrımızı zorluyorlar. Daha Filistin'in masum çocuklarıyla, kadınlarıyla, yaşlılarıyla baş edemeyenlerin bu ham hayalden uyanacakları günler yakındır.
Özellikle enflasyonun yol açtığı hayat pahalılığını çözmekte kararlıyız. Refahı aşınan dar ve orta gelirli kesimlerin kayıplarını telafi etmek de boynumuzun borcu.
AYM ve Yargıtay arasında yaşanan tartışma bu gerçeği bir kez daha teyit etti. Yargı kurullarının da kararları tartışılabilir. Türkiye'de yüksek mahkemeler dahil hiçbir organ, kurul layüsel değildir. Eleştirilemez değildir. Bizim de AYM'den Yargıtay ve Danıştay'a kadar hemen her yargı merciinin katılmadığımız kararları oldu. Ancak bu defa farklı bir sorunla karşı karşıyayız.
Anayasa, 'devlet başkanı' sıfatıyla bize 'devlet organlarının uyumlu çalışmasını temin' görevi vermektedir. Biz bu tartışmada taraf değil, hakem konumundayız. Yürütmenin başı ve ülkenin en büyük siyasi partisinin genel başkanı olarak yapacağımız değerlendirmeler bu konumuzun gereğini yerine getirmesine asla mani değil. Çözüm yeri anayasadır, yasalardır. Ancak anlaşılan o ki mevcut anayasamız ve dolayısıyla ona göre şekillenen yasalarımız bu konuda da yetersiz kalmaktadır.