Rusya'nın Kürtlerle ilişkisinden yola çıkarak, Afrin'de yürütülen Zeytin Dalı Harekatı üzerinden Rusya'nın Suriye politikası incelendiğinde, 19'uncu yüzyıldan başlayarak İran ve Irak'taki Kürtlerle ilişkiler kuran Moskova'nın, Soğuk Savaş dönemi ve sonrasında Ortadoğu'da nüfuz için ABD'ye karşı yürüttüğü mücadelede de Kürtlerle ilişkilerini geliştirmeye özen gösterdiği ön plana çıkıyor. Son yıllarda uluslararası ve bölgesel güçlerin vekalet savaşlarına tanık olan Suriye'de oyunun en önemli kartlarından biri ise Suriye'deki Demokratik Birlik Partisi, PYD.
Moskova'da PYD bürosu
Terör örgütü PYD ve askeri kanadı YPG ile Rus yetkililer arasında temaslar 2013'ten itibaren yoğunlaştı. PYD Eş Genel Başkanı Salih Müslim defalarca Moskova'da Rus yetkililerce kabul edildi. Müslim 2015 yılı Ekim ayında yaptığı bir açıklamada Rusya ile siyasi ilişkilerinin bulunduğunu, askeri işbirliğine de hazır olduklarını söyledi. Aynı ay Rusya'nın Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov, PKK'yı da PYD'yi de terör örgütü olarak görmediklerini teyit etti. 2016 yılı Şubat ayında PYD Moskova'da büro açtı.
Rusya'nın PYD ile yakın ilişkileri, Türkiye ile uçak krizinin geride bırakılmasının ardından Ankara ile artan işbirliğine rağmen devam etti. Türkiye'den PYD'nin Moskova'daki bürosunun kapatılması için Cumhurbaşkanı Erdoğan dahil çeşitli düzlemlerde yapılan çağrılar sonuç vermedi.
Deutsche Welle Türkçe'ye (DW) Rusya'nın Suriye stratejisiyle ilgili kritik analizlerde bulunan Moskova Devlet Üniversitesi öğretim görevlisi Dr. Kerim Has, Rusya'nın PYD konusundaki tutumunun kısa ve orta vadede değişmeyeceği görüşünde. Moskova'nın artık çatışmaları sonlandırıp Suriye'deki siyasi süreci hızlandırmaya çalıştığını belirten Has, "Askeri çatışmalar arttıkça siyasi süreç arka planda kalacak ve askeri çatışmalar yeni talepleri gündeme getirecek. Bu da Moskova açısından arzu edilir bir durum değil" diyor.
İşte o analizden DW'nin aktardığı ifadeler:
Ocak 2017'de Rusya, Türkiye ve İran'ın öncülüğünde Astana görüşmeleri başladı. Türkiye'nin itirazı üzerine PYD'yi Astana sürecine dahil edemeyen Rusya, Suriye sorununun çözümü görüşmeleri kapsamında PYD'li bir heyeti Moskova'ya davet etti. Ruslar, aynı yıl Şubat ayında BM himayesinde Cenevre'de başlayacak Suriye görüşmelerinde de Kürtleri temsilen PYD'nin katılımı konusunda ısrarcı oldu. Ancak PYD'nin Cenevre görüşmelerine davet edilmesi yine Türkiye engeline takıldı.
Kürtlere "kültürel özerklik"
Peki Moskova'nın tasavvurunda Suriye'de kurulacak yeni düzende Kürtlerin rolü ne? Bu sorunun yanıtına dair eldeki en önemli somut veri, Rusya'nın Astana görüşmelerinin ilk turunda sunduğu, Suriyeli Kürtlere sınırlı özerklik öngören taslak. Dr.Kerim Has, taslakta "kültürel özerklik" diye nitelendirilen bu oluşumun en önemli koşulunun, "dış politika, savunma, güvenlik ve enerji alanlarında Şam rejimine tam bağımlılık" olduğunu belirtiyor. Bu da PYD'nin diğer ülkelerle Şam'dan bağımsız ilişkiler geliştirememesi, kendi ordu ve polis teşkilatının bulunmaması, silah anlaşmaları ile doğalgaz ve petrol anlaşmaları imzalayamaması anlamına geliyor. Has, bu noktada Rusya'nın Suriyeli Kürtler için, Kuzey Irak'ta desteklediği Barzani yönetiminden farklı bir rol öngördüğüne dikkat çekiyor.
Has: Moskova'nın vizyonu Ankara'ya daha yakın
ABD'nin Türkiye sınırında kurulacağını ilan ettiği, YPG'lilerin de içinde yer alacağı sınır birliğinin bu nedenle Rusya'nın çıkarlarına da aykırı düştüğüne işaret eden Has, Moskova'nın Zeytin Dalı Harekatına verdiği desteğin arkasında da bu çıkar çatışmasının yattığını düşünüyor ve ekliyor: " Bu, Şam'dan bağımsız bir güvenlik biriminin kurulması anlamına gelir. Burada Moskova ve Washington arasında Kürtlere bakış konusunda bir ayrışma var. ABD'nin vizyonu daha geniş çapta bir siyasi entite oluşumu. Gerçekçi olmak gerekirse, bu ikilemde Ankara'ya daha yakın olan Moskova'nın vizyonu. Her ne kadar Ankara'nın tasavvuruyla örtüşmese de."
Rusya PYD'den vazgeçmiyor
Sahayı ABD'ye kaptırmamak, Rusya'nın Suriye politikalarını şekillendiren en önemli unsurlardan biri. 2017 yılı Mart ayında kolunda YPG arması bulunan bir Rus askerinin görüntülenmesi, Aralık ayında bir Rus generalin YPG sözcüsüyle basın toplantısı düzenlemesi ve fonda YPG ve Rus bayraklarının asılı olduğu görüntüler, Türkiye ile yakın işbirliğine rağmen Rusya'nın PYD ile ilişkilerden de vazgeçmeyeceğini gösteriyordu.
Ekim 2017'de Moskova'nın, Suriyeli tüm etnik grupların temsil edilmesi hedefiyle Soçi'de düzenlemeyi planladığı Suriye Ulusal Diyalog Kongresine PYD'yi resmen davet ettiği kamuoyuna yansıdı, Türkiye'nin tepkisinin ardından toplantı ertelendi ve PYD'nin katılımı iptal edildi.
Rusya'nın Kürt vizyonu ve havuç-sopa politikası
Suriye Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, geçen hafta yaptığı açıklamada ABD'yi Fırat'ın doğusu ile Irak arasında devlet benzeri bir oluşum kurmaya çalışmakla suçladı ve "Geçen yüzyılda Batılı meslektaşlarımızın yaptığı gibi bölgeyi karıştırmanın aksine, Kürtlerin bulundukları ülkelerin sınırları içinde eşit haklara sahip olması için çalışmalıyız" diyerek Rusya'nın Suriye'de Kürtler için öngördüğü rolü de ifade etmiş oldu.
Moskova Devlet Üniversitesi'nden Kerim Has'a göre Rusya YPG'ye karşı havuç-sopa politikası uyguluyor. Rusya'nın YPG'yi Esad rejimiyle masaya oturtmak için Afrin operasyonuna yeşil ışık yakarak Türkiye "sopa"sını devreye soktuğunu belirten Has, "YPG ve Türk ordusunun sahada belli ölçüde yıpranmasının Rusya tarafından tarafları Moskova'nın Kürt vizyonuna yaklaştıracak bir imkan olarak görüldüğü" değerlendirmesinde bulunuyor.
PYD konusunda ABD ile Rusya arasında bir anlaşmaya varılmasının da söz konusu olabileceğini belirten Has, "Aşama aşama gerçekleşebilecek ve aşama aşama tarafların pozisyonunun değişebileceği bir tablo bu. Ne Rusya halihazırda PYD konusunda ABD ile anlaşmış durumda ne de Moskova Ankara'nın PYD konusundaki tavrına tam anlamıyla destek vermiş durumda" diyor.
ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson'ın geçen hafta Türkiye'deki temasları ve Fırat'ın doğusuyla ilgili bir mekanizma üzerinde anlaşıldığının açıklanması Rusya'yı da yakından ilgilendiriyor. Suriye konusunda topun Türkiye'de olduğunu belirten Has, Rusya'nın şu aşamada Türkiye'nin kararını bekleme pozisyonunda olacağını düşünüyor.
Afrin'de neler oluyor?
Has'a göre Rusya Türk ordusunun bir süre sonra Afrin'den çekilerek Fırat'ın doğusuna odaklanmasını teşvik edici politika izleyebilir. Bunun Türkiye açısından kabul edilebilir olması içinse Afrin'in kontrolünün kısmen de olsa Esad rejimine devredilmesi, YPG'nin bölgedeki mevcut konumunun zayıflatılması gerekiyor.
Esad rejimiyle YPG arasında Afrin konusunda bir anlaşma yapılıp yapılmadığına dair iki gün boyunca çelişkili haberler gelmesinin yarattığı sis perdesi Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov'un mesajıyla dağılmaya başladı. Lavrov, "Afrin krizi Şam ile Ankara arasında doğrudan müzakerelerle çözülebilir" diyerek Ankara ve Şam'ı diyaloğa çağırırken ertesi günü açıklama yapan Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Şam ile doğrudan bir temas olmadığını, ancak "olağanüstü şartlar gerektirdiğinde Türk istihbaratının doğrudan ya da dolaylı belli temaslar kurabileceğini" söyledi.