HABER

"Türkiye piyasaları, çifte darbe aldı"

"Türkiye piyasaları, çifte darbe aldı"

LONDRA (İHA) - İngiliz basınında bugün, dünya piyasalarında dün yaşanan keskin düşüşler, İngiltere Başbakanı Blair'in sürpriz Irak ziyareti, ve Fransa Hükümeti'nin 1 yıl önce referandumda reddedilen Avrupa Anayasası'na bir şans daha vermesi gerektiği başlıkları öne çıktı.

BBC'nin Türkçe internet sitesi http://www.bbc.co.uk/turkish/ adresinde yer alan basın özetlerine göre, Financial Times bugün, dünya piyasalarında dün yaşanan keskin düşüşleri konu alan haberinde, Türkiye piyasalarının IMF'nin kamu harcamalarına ilişkin uyarılarıyla çifte darbe aldığını yazdı. Gazete haberinde, "IMF, Türkiye'den cari açığın dengelenmesi için kamu harcamalarında 3 milyar dolarlık tasarruf yapmasını, yıl sonuna kadar daha sıkı bir para politikası uygulamasını ve Merkez Bankası'nın önümüzdeki aylarda daha ihtiyatlı davranmasını istedi. IMF'nin bu uyarıları, son 3 yıldaki ekonomik ve siyasi istikrarın bozulmaya başladığı Türkiye'de hükümetin işini daha da zorlaştıracak. Hükümet güvenlikle ilgili eleştirilere hedef olurken, enflasyon yeniden yükselme eğilimi göstermeye başladı. Son haftalarda da içeride siyasi kutuplaşma yaşanıyor. Bunlara ek olarak Kıbrıs yüzünden Avrupa Birliği (AB) müzakerelerinin başarısızlığa uğrayacağı yolunda kaygılar var. AB içinde ise hükümetin reform programında heyecanını yitirdiği görüşü hakim olmaya başladı" ifadelerini kulladı.

Financial Times gazetesinde yer alan yine Ankara çıkışlı başka bir haber yorumda ise, Türk işadamlarının AK Parti'ye sabrının kalmadığı öne sürüldü. Gazete haberi, "Baharın ilk günlerinde bir TÜSİAD heyeti, Süreyya Serdengeçti'nin Merkez Bankası başkanlığına yeniden atanması konusunda lobi yapmak için gittiği Ankara'dan eli boş döndü. Akbank Yönetim Kurulu Başkanı Erol Sabancı, 'Bir hata yapıldı. Hükümet yeni bir Merkez Bankası başkanına ihtiyaç duydu. Buna saygı göstermek zorundayız. Ancak meseleyi ele alış biçimleri kötüydü. Bu durum iş dünyası ve dışarıdakilerin hoşuna gitmedi' diyor. Erdoğan, Türkiye'nin az sayıdaki gerçek bağımsız kuruluşlarından biri olan Merkez Bankası'nın başına partisine sadık bir isim getirmeye çalışırken, bankalar, yatırımcılar ve sanayicilerle savaşa girildi. Erdoğan sonuçta başarısız oldu. Ancak onlarca yıl boyunca siyasete karıştırılmayan Merkez Bankası, ilk kez kendini din ve laiklik tartışmasının ortasında buldu. Başkan atama kavgasının en belirgin sonucu iş dünyasıyla AK Parti'nin yollarının ayrılması oldu. Marmara Üniversitesi'nden ekonomi uzmanı Erhan Aslanoğlu'na göre, iş dünyasının başkenti İstanbul ile siyasetin başkenti Ankara arasında geçmişte yaşanan sürtüşmeler, izlenecek yol üzerinde odaklanıyordu. Ancak bu kez taraflar arasında ideolojik bir ayrılık yaşanıyor" şeklinde yazdı.

"BUSH SEÇİMLERDEN ÖNCE TAKVİM AÇIKLAMALI" İngiltere Başbakanı Tony Blair'in sürpriz Irak ziyareti bugün birçok gazetenin manşetinde yer alıyor. Daily Telegraph'de bugün yayınlanan bir haberde, Başbakan'ın İngiliz askerlerinin 4 yıl daha Irak'ta kalabileceği sözlerini öne çıkarıyor. Guardian ise Blair'in bu hafta Washington'a yapacağı ziyarette, Irak'tan asker çekme takviminin ele alınacağını yazıyor.

Gazete konuyla ilgili olarak, "Planlanandan daha erken zamanda ve daha fazla sayıda asker çekilecek. İngiltere ve ABD eşgüdümlü hareket edecek. İngiltere Temmuz'da Muthanna eyaletinin güvenliğini Irak askerlerine devredecek. ABD de Necef'te benzer bir adım atacak. Bu yılın sonuna kadar Irak'taki İngiliz askerlerinin sayısının 8 binden 5 bine, Amerikan askerlerinin sayısının da 133 binden 100 bine inmesi planlanıyor" ifadelerini kullandı. Guardian'da yer alan Ewen MacAskill imzalı bir yorumda ise, Bush'un Kasım ayındaki kongre seçimlerinden önce Irak'tan asker çekmeye başlaması gerektiği belirtiliyor. Gazete, Irak savaşı konusunda Bush'a verilen desteğin yüzde 32'ye kadar düştüğünü yazarak ekliyor, "Cumhuriyetçiler kongredeki sandalyelerin kaybedilmesinden endişeli. Ama Bush'un kişisel açıdan da kaybedeceği çok şey var. Temsilciler Meclisi'nde Demokratlar çoğunluğu ele geçirirse, Bush'a, Beyaz Saray'daki son 2 yılını dar edebilir. Ancak Bush, siyasi mirası açısından da kaygılar taşıyor. Zira tıpkı Blair gibi, Bush da iktidarda olduğu yılların felaketle sonuçlanan bir savaşla anılmasını istemiyor."

Daily Telegraph, şüpheli bulduğu nükleer programı nedeniyle İran'ı tecrit etmeye çalışan Washington'un Avrupa'nın en büyük 4 bankasını ikna etmeyi başardığını belirtiyor. Gazete haberi, "Amerikan Hazine Bakanlığı, terörle mücadele yasalarını öne sürerek, Orta Doğu, Amerika ve Avrupa'daki bankaları İran ile ilişkilerini kesmeye zorluyor. Amerikan topraklarında genel merkezleri ya da şubeleri olan bankalar, Washington'un tecrit etmek istediği ülkelerle iş yaptığı için geçmişte ağır cezalara maruz kalmıştı. Birleşmiş Milletler'den İran'a yaptırım kararı çıkması olasılığını yüksek görmeyen Washington, İran'ı cezalandırmak için başka yöntemlere başvurmaya başladı. İsviçre'nin UBS ve Credit Suisse, İngiltere'nin HSBC ve Hollanda'nın ABN Ambro bankaları, Washington'un talebi üzerine İran ile ilişkilerini sınırlandırmayı kabul etti" şeklinde verdi.

"ABD İSRAİL'DEN DESTEĞİNİ ÇEKEBİLİR" Financial Times'ta yazan New York Üniversitesi bünyesindeki Remarque Institute'un Başkanı Tony Judt, Amerika'nın İsrail'e desteğinin sonsuza kadar sürmeyeceğini söylüyor. Financial Times yazarı Judt, "Irak savaşı felaketi ve sonrasında yaşananlar, Amerikan dış politikasında köklü değişikliğe gidilmesi gerektiği tartışmalarını da beraberinde getirdi. Francis Fukuyama'dan John Mearsheimer'a kadar birçok önde gelen düşünür ABD'nin ciddi bir imaj kaybına uğradığı ve uluslararası alanda nüfuzunun azaldığı görüşünde. Bunun düzeltilebilmesi için Washington'un ekonomik ve stratejik çıkarları açısından yaşamsal önem taşıyan bölgelerde özel bir çaba harcaması gerekiyor. Ancak Amerikan dış politikasıyla İsrail arasındaki göbek bağı kesilmedikçe, Washington'un bunu yapması mümkün değil. Bazı düşünürler, İsrail'i Amerika'nın uzun vadeli çıkarları önünde stratejik bir engel olarak görüyor. Bu saptamayı yapanlar tahmin edileceği gibi Yahudi düşmanlığıyla suçlandı. Bunu pek az kişinin ciddiye alması şaşırtıcı. Ama bu durum İsrail'i sevindirmemeli. Çünkü bir gün Yahudi düşmanlığı da artık ciddiye alınmayabilir" yorumunda ifadelerine yer verdi.
Eski Fransa Cumhurbaşkanı Valery Giscard d'Estaing, Financial Times'taki mülakatında, Fransa Hükümeti'nin 1 yıl önce referandumda reddedilen Avrupa Anayasası'na bir şans daha vermesi gerektiğini söylüyor. Gazete haberi, "Referandumda Fransa "hayır" demedi. "Hayır" diyen Fransız halkının yüzde 55'idir. Kalan yüzde 45 Anayasa'ya "evet" dedi. Önümüzdeki yıl yapılacak başkanlık seçimlerinden sonra Avrupa Anayasası yeniden ele alınmalı. Bunun için ya yeni bir referandum yapılabilir, ya da karar parlamentoya bırakılır. Referandumda halka yeniden aynı sorunun sorulması anti-demokratik olmaz. Zira insanlar belki hata yaptıklarını düşünecek. Genişlemiş 25 üyeli bir AB için bu anayasadan daha iyi bir alternatif olamaz" şeklinde yazdı.

En Çok Aranan Haberler