Türkiye, 2021 CEV Avrupa Kadınlar Voleybol Şampiyonası yarı finalinde Sırbistan'a 3-1 yenildi. Ancak karşılaşma, yenilginin skor tabelasında kaldığı, spor ruhunun ve eğlencenin ön plana çıktığı bir etkinlik olarak hafızalarda yer edecek.
Avrupa Kadınlar Voleybol Şampiyonası, Türkiye ile Sırbistan'ın sık sık kozlarını paylaştığı bir mücadele sahası. 2019'daki turnuvada finalin adı Türkiye-Sırbistan'dı. "Filenin Sultanları" 3-2'lik skorla maçı kaybetmiş, ikinci olmuştu.
Cuma akşamı Belgrad'daki 18 bin kişilik Stark Arena'da adeta bir "erken final" atmosferi vardı. Türkiye'nin niyeti hem ev sahibi hem de bir önceki şampiyon olan Sırbistan'ı yenerek, büyük bir moralle finale uzanmaktı.
42 dakika süren ilk set, maçın kıran kırana geçeceğinin sinyalini verdi. Dördüncü setin sonlarına kadar iki takım da oyundan hiç düşmedi. Dayanıklılığın belirleyici olmaya başladığı dördüncü setin ikinci yarısında Sırbistan'ın arayı açmasıyla 3-1'lik skor belirginleşti ve Sırplar finale adını yazdırdı.
Türkiye tüm sporcuları ve taraftarıyla elbette kazanmayı istiyordu. Ancak karşılaşma, yenilginin yalnızca skor tabelasında kaldığı bir eğlence olarak deneyimlenince, hayal kırıklığı geri planda kaldı.
Belgrad'daki hiçbir taraftarın stada girerken ve çıkarkenki ruh hali arasında büyük bir uçurum yoktu. Bir süredir değerlendirmelere konu olduğu gibi, voleybolun yeni bir spor kültürünü Türkiye'nin spor ortamına aşılıyor olması da bunda pay sahibi olmuşa benziyor.
Örneğin her ne kadar "ezeli rakip" olarak karşılaşsalar da Sırp ve Türk izleyiciler arasında alışılmışın üstünde bir olumlu iletişim kurulduğu görülebiliyordu. Stark Arena önünde takımların sembollerini taşıyan ürünler büyük rağbet gördü ve rakip taraftarlar arasında "bayrak değişimi" yapanlar olduğuna tanıklık edebildik.
Sırp bir taraftarın Türk bayrağı sallarken kameraya poz vermesi, maç için gelen Türk turistlerin rakip ülke bayrağını çantasına atarak oteline dönmesi dikkate değerdi.
Türk taraftarlar herhangi bir deplasman maçının çok ötesinde bir ilgi göstererek maça gitti. Öyle ki Türkiye lehine tezahüratlar stat içerisinde sık sık duyuldu.
Bu durumun yaşanmasında iki neden rol oynamış görünüyor:
Birincisi, Sırbistan'ın Türk vatandaşlarından vize istememesi ve Avrupa tatili için son yıllarda öne çıkan adres olması. Döviz kuru baskısını cebinde hisseden Türk tatilciler en azından vize masraflarından kurtulabilecekleri bir Belgrad tatilini son yıllarda ilk sıraya yazıyorlar. Maçın Belgrad'da oynanacağından sonradan haberi olan ve halihazırda Sırbistan'da bulunan taraftarlar mevcuttu.
Sırbistan iki Covid aşısını olmuş Türk turistlerden de PCR testi istemiyor ve ülkede Covid önlemleri turistik faaliyetlere engel olacak kadar sıkı değil.
Bu durum işin "ekonomik" boyutunu oluştursa da, taraftarı Belgrad'a getiren heyecanı açıklamaya yetmiyor. Bu noktada ikinci neden devreye giriyor:
Türkiye'de voleybol izleyicisinin sayısı, tahminlere konu olduğu gibi, hissedilir biçimde artıyor. Televizyon reytinglerine de yansıdığı bildirilen bu ilgi artışı, Milli Takım deplasmanlarına gidecek Türk taraftarlarının sayısını da artırıyor.
Futbolda Milli Takım'ın son zamanlarda aldığı başarısız sonuçlar da voleybolun bir alternatif olarak taraftarın gözünde yükselmesine uygun bir ortam yaratıyor. Filenin Sultanları, yüksek bir performans ortaya koyarak seyir zevki yüksek ve izleyiciyi tatmin eden maçlar çıkardı.
Türkiye A Milli Kadın Voleybol Takımı, turnuvada D Grubu'nu lider tamamladı, bu maç öncesinde oynadığı 7 maçı da kazandı.
Grubunda sırasıyla Romanya'yı 3-1; Ukrayna, İsveç, Finlandiya ve Hollanda'yı 3-0 yenen Türkiye; son 16 turunda Çek Cumhuriyeti'ni 3-1, çeyrek finalde de Polonya'yı da 3-0 mağlup ederek yarı finale yükseldi.
Görünen o ki bu başarı, voleybolun alışılageldik taraftar kitlesinin çok ötesinde bir ilgi uyandırdı. Artık bu ilgi, başarıya bağlı olmaktan çıkabilir ve voleybolun "sadık kitlesini" genişletebilir.
Bu durumda Türkiye, "futbol ülkesi" olmaktan çıkıp "voleybol ülkesi" olmaya doğru seyrettiği yönündeki değerlendirmeleri daha çok tartışmaya başlayabilir.