İSTANBUL (AA) - Avrupa Birliği (AB) Türkiye Delegasyonu Başkan Yardımcısı Gabriel Munuera Vinals, "Türkiye, Suriyeli mültecileri olağan dışı başarıyla ağırlamıştır. Mültecilere çok cömert davranmıştır. Türkiye'nin, dünyaya anlatacak çok öyküsü var. Diğer ülkeler, Türkiye'den ilham alabilir ve çalışmalarını geliştirebilir." dedi.
Vinals, Avrupa Birliği desteğiyle Milli Eğitim Bakanlığı tarafından uygulanan Suriyeli Çocukların Türk Eğitim Sistemine Entegrasyonunun Desteklenmesi Projesi (PIKTES) kapsamında, bir otelde düzenlenen "Uluslararası Göç ve Eğitim Konferansı"nda konuştu.
Gabriel Munuera Vinals, 3 milyon 600 bin Suriyeli mültecinin Türkiye'de olduğunu ve bu sayının dünyadaki en yüksek sayı olduğunu söyledi.
Türkiye'nin gurur kaynağı olduğunu belirten Vinals, "Türkiye, Suriyeli mültecileri olağan dışı bir başarıyla ağırlamıştır. Mültecilere çok cömert davranmıştır. Türkiye'nin, dünyaya anlatacak çok öyküsü var. Diğer ülkeler, Türkiye'den ilham alabilir ve çalışmalarını geliştirebilir." dedi.
Avrupa Birliği'nin, mülteciler konusunda güçlü bir duruş göstermeye çalıştığını ve bu kapsamda 6 milyar avronun mobilize durumda olduğunu kaydeden Vinals, mültecilerin eğitim konusunun önemli olduğunu ve bunun için 1,5 milyar avronun ayrıldığını bildirdi.
- "İnsani durum başta Avrupa olmak üzere tüm uluslararası toplumu doğrudan ilgilendiriyor"
Milli Eğitim Bakan Yardımcısı Reha Denemeç, PIKTES'in bugüne kadar yarım milyondan fazla insanın hayatına dokunduğunu söyledi.
Projenin Suriyeli çocukların okullarına, ailelerin ise topluma tutunmasına vesile olduğunu vurgulayan Denemeç, "Konuya sistemsel açıdan baktığımızda Suriye krizi sonrasında yönetmemiz gereken en büyük konu neredeyse yarısı eğitim çağı veya eğitim öncesi çocukluk döneminde olan Suriyeli nüfusun eğitime dahil edilmesinin sağlanmasıdır. Suriyeli çocukların okullaşma durumları ve gelecek. Mevcut çağ nüfusunun yüzde 62,5'luk kısmına erişmeyi başardık. Asıl mutluluk verici unsur ise ilkokul çağındaki Suriyeli çocuklarımızın okullaşma oranının yüzde 91 seviyelerine yükselmesidir. İlkokul seviyesindeki okullaşmanın yükselmesi sahadaki çalışmaların meyvelerini almaya başladığımızı gösteriyor. Bu oranı sonraki yaş dönemlerinde korumak için özellikle okul terklerini önlemeye ve okula devam motivasyonunu korumaya özen göstermeliyiz." ifadelerini kullandı.
Ortaokul ve lise yaş gruplarında okullaşma oranının sırasıyla yüzde 55 ve yüzde 24'lerde olduğunu anlatan Denemeç, bu grupta halen ulaşılamayan yaklaşık 390 bin çocuk bulunduğunu dile getirdi.
Kaybedecek tek bir çocuğun bile olmayacağını ve bunlar için bütün güçleriyle çalışmaya devam edeceklerini bildiren Denemeç, şöyle konuştu:
"Başka bir önemli konu ise okul öncesi yaş grubundaki çocuklarımızdır. Ülkemizde 0-4 yaş grubunda yaklaşık 561 bin Suriyeli çocuğumuz yaşıyor. Okul öncesi eğitim olarak adlandırdığımız 5 yaş grubunda okullaşma oranımız yüzde 35 seviyelerinde. Krizin eğitim perspektifinden yönetiminde önemli bir tema olan eğitim altyapısının güçlendirilmesi için ülkemiz yatırım programında halihazırda yer alan yatırımlara ek olarak başta AB ve diğer fonların desteği ile 19 ilde 220'den fazla okul inşa ediyor. Bizler eğitimi sadece hizmet yaklaşımı ile değil, krize müdahalenin bir aracı olarak değerlendiriyoruz. Eğitim yaklaşımına verdiğimiz önemin sonuçlarını da gettolaşmanın önlenmesi, sosyal etkileşimin artışı, yetişkinlerin toplumla bütünleşmesi ve her şeyden öte çocuklarımız için umutlu yarınların inşası olarak alıyoruz. Suriye krizi her ne kadar ülkemizin coğrafi anlamda yoğun şekilde yüzleştiği bir problem olsa da aslında bu insani durum başta Avrupa olmak üzere tüm uluslararası toplumu doğrudan ilgilendiriyor. Kriz sonrasında Türkiye'nin aldığı sorumluluk ve milli gelirimize oranla yaptığımız harcamalar bu alanda birçok ülke ve uluslararası organizasyonun çabalarının çok ötesine geçmiş durumdadır. Bizler konuyu politik çıkarların çok üzerinde insani açıdan ele alıyoruz ve krizden etkilenen insanlara desteği bir tarihsel sorumluluk olarak değerlendiriyoruz. Krizin ardından uluslararası toplumun refleksi ve ülkemize gelen destekler Suriyeli kardeşlerimiz için olan çabaları pekiştirdi. Bunlar için başta Avrupa Birliği olmak üzere tüm kuruluşlara teşekkür ediyor ve birlikte önümüzdeki dönemde çok daha iyisini başarabileceğimizi hatırlatmak istiyorum."
- "Eğitimin iyileştirici gücüne inanıyoruz"
PIKTES Proje Direktörü Pınar Özel, eğitimin baş öznesinin insan olduğunu ve insanın da şüphesiz var olduğu topraklardan beslendiğini söyledi.
Eğitimin her çocuğun temel hakkı olduğuna değinen Özel, "Bu hak hem çocuk hakları sözleşmesi hem de Anayasamız ile güvence altına alınmıştır. Suriye krizi sonrasında ülkemizde bulunan tüm çocukların bu haklarından faydalanabilmesi için devletimiz okullaşma seferberliği başlatmıştır. Çabalarımızın temel gayesi bir yandan eğitim ile göçmen çocuklarımızın geleceklerine umut olmak iken diğer yandan savaş ve göçün etkilediği bu çocukların 'kayıp nesil' olmasını önlemektir. Biliyoruz ki tüm bu çatışma ortamı sona erdiğinde Suriye'nin geleceği çocuklarımızın ellerinde yeni halini alacak." şeklinde konuştu.
Suriyeli çocukların ve ailelerin geçmişinde savaş, yıkım, göç ve çok sayıda farklı olumsuz hikaye oluğunu anlatan Özel, eğitimin iyileştirici gücüne inandıklarını belirtti.
Çocukların onlara değer veren, tüm koşullara rağmen işini sevgiyle yapan öğretmenlerin elinde yeniden hayata tutunduğunu vurgulayan Özel, şunları kaydetti:
"Onların değişen algısı ve iyilik halinin orta vadede sosyal uyumlarına da katkıda bulunduğunu görüyoruz. Bu sebeple okul iklimi bir öğrenme ortamının çok ötesinde çocuklarımıza 'birlikte var olma' bilinci aşılayan eşsiz bir ortam. 23 ilde uyguladığımız proje ile sahada yaşadığımız deneyim, okul ve eğitimden beklentimizin çocuklara günümüz koşullarına uygun donanımların kazandırılmasının çok ötesinde olduğunu bizlere gösterdi. Bir sosyal uyum aracı olarak 'okullaşma', kapsayıcı eğitimle birleştiğinde ortaya eşsiz bir değişim motivasyonu çıkarıyor. Değişimin gücü de hikayenin çocuklarımız açısından mutlu sonla bitmesine katkıda bulunuyor."