Uluslararası toplumun arka arkaya açıkladığı ağır ekonomik yaptırımlarla Suriye’nin ekonomisi durma noktasına geldi. Yaklaşık 9 aydır süren isyan sürecinde kısa bir süreliğine Şam’ı ziyaret etmesine izin verilen nadir gazetecilerden New York Times muhabiri Neil MacFarquhar ‘Beşar Esad yönetimine karşı yürütülen ekonomik savaşa’ tanık oldu. AB, Arap Birliği, ABD ve Türkiye’nin hemen uygulanmaya başlayan yaptırımlarıyla bir Suriye bankasından en basit para transferi bile imkansız hale gelirken bir tekstilci, ambargo altındaki Saddam Hüseyin dönemi Irak’ını hatırlatarak “Üniversite profesörleri taksi şoförü olacak” diye dertleniyor.
Esad’a yakın çevre baskısı
Ülke ekonomisinin en önemli gelir kaynaklarından turizmin geldiği noktayı, Halep’te bir otelde kalan iki Alman turistle bütün otel çalışanlarının ‘hatıra fotoğrafı’ çektirmesi açıklıyor. Şam’dan Abu Dabi’deki müşterilerine ürünlerini gönderemeyen bir tasarımcı yaptırımları “Bizi açlıktan öldürerek başkanı cezalandırmanın bir yolu” olarak tanımlıyor. Şam Ticaret Odası Başkanı Muhammed Hasan El Kalla “Arap Birliği’nin yaptırım uygulamasını hiç beklemiyorduk” derken kimileri de Esad’ın aynı zamanda yakın akrabası olan işadamlarının iflasın eşiğine gelip Esad’ın bırakması için baskı uygulamasını muhtemel görüyor.
İki farklı görüş
Geleceğe dair Suriye iş çevrelerinde iki farklı görüş hakim. Baba Hafız Esad döneminde uluslararası izolasyonu yaşamış eski işadamları ülkenin yaptırımlara uyum sağlayabileceğini öne sürerken 2000’lerin başında Beşar Esad’ın ekonomiyi dış dünyaya açma siyasetiyle yetişmiş genç işadamları o kadar soğukkanlı değil. Bir uzman “Toplumun dinamikleri tamamen değişti, yeni kuşaklar artık stratejik buğday stoğunu yemekle yetinemez” değerlendirmesini yapıyor.