SELANİK (AA) - Eski Avrupa Birliği (AB) Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Türkiye'de Doğu Akdeniz'de Kıbrıs sorununa adil ve kalıcı bir çözüm bulunacağına inancını koruduğunu belirterek, "Bu yüzden, Türkiye ve Yunanistan'ın bu yönde çalışmaya devam etmesi gerektiğini savunuyoruz." dedi.
Bağış, Selanik Zirvesi'nde katıldığı paneldeki konuşmasında Türkiye'nin bölgedeki rolünü ve Yunanistan'la ikili ilişkileri değerlendirdi.
Türkiye ve Yunanistan'ın bölgede kilit rol oynayan iki komşu ülke olduğunu belirten Bağış, "Ortak bir tarihimiz var, ama daha önemlisi ortak bir geleceğimiz var. Bir gecede çözülemeyecek uzun süredir devam eden ve önemli sorunların olduğu doğrudur. Yine de umutsuzluğa yer vermemeliyiz. Diyalog yoluyla sorunların çözümüne odaklanmaya ihtiyacımız var." değerlendirmesinde bulundu.
Bağış, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Aralık 2017'de yaptığı Atina ziyareti ile yakalanan olumlu ivmenin korunması gerektiğini ifade ederek, "Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi Toplantısı (YDİK) süreci bu amaca hizmet etmektedir. Bu nedenle, Beşinci YDİK toplantısının en kısa zamanda gerçekleştirilmesi bu yönde önemli bir adım olacaktır." diye konuştu.
Kıbrıs sorununa ilişkin Crans Montana'daki müzakerelerde Türk tarafının olumlu yaklaşımının uluslararası toplum tarafından kabul edildiğini anlatan Bağış, "Türkiye, Kıbrıs'ta diyalog ve diplomasi yoluyla, müzakere edilmiş bir çözümle Kıbrıs'ta adil, uygulanabilir ve kalıcı bir çözüm sağlanabileceğine inanmaya devam ediyor. Bu yüzden, Türkiye ve Yunanistan'ın bu yönde çalışmaya devam etmesi gerektiğini savunuyoruz." ifadesini kullandı.
Bağış, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) tarafından tek taraflı hidrokarbon arama faaliyetlerine değinerek, "Kıbrıslı Türkleri adada dışlamak ve izole etmek amacıyla tek taraflı faaliyetlerde ısrar etmek, bölgemizle ilgili uzun vadeli beklentiler açısından olumlu sonuçlar doğurmayacaktır." şeklinde konuştu.
Öte yandan, Türkiye'nin tüm Balkan ülkelerinin Avrupa-Atlantik kurumlarıyla entegrasyonuna tam destek verdiğini vurgulayan Bağış, "Buna rağmen, çeşitli çevreler ve en önemlisi, bazı ortaklarımız, Türkiye'yi Balkanlar'da sözde "istikrarsızlaştırıcı unsur" olarak tanımlamak için çok çaba sarf ediyorlar. Bu gayretler, başka amaçlara veya çıkarlara hizmet etmiyorsa, asılsız ve mantıksızdır." dedi.