HABER

Türkiye'de 4 bin cüzzam hastası var

MERSİN (İHA) - Mersin Üniversitesi (MEÜ) Tıp Fakültesi Dermatoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Kıymet Baz, Türkiye'de 4 bin kayıtlı cüzzam hastası olduğunu ve en çok hastanın Van'da bulunduğunu belirterek, cüzzam hastalığının, neden olduğu sakatlık ve şekil bozuklukları nedeniyle tarih boyunca dünyanın en korkulan hastalıklarından biri olduğunu söyledi.

Cüzzam hastalığı ve hastalarla ilgili toplum bilincini geliştirmek ve korumak amacıyla her yıl 25-31 Ocak tarihlerinin "Cüzzam Haftası" olarak kabul edildiğini belirten Doç. Dr. Baz, cüzzam hastalığının, bilgisizlik nedeniyle günümüzde hala korkulan ve korkutulmakta kullanılan bir hastalık olduğunu belirtti. Halk arasında cüzzam hastalığı olarak bilinen lepranın, "Mycobacterium leprae"nin neden olduğu, en sık periferik sinirleri ve deriyi, bazen de göz, kaslar, kemik ve testis gibi diğer organları tutabilen kronik bir hastalık olduğunu belirten Baz, "Bu hastalık, neden olduğu sakatlık ve şekil bozuklukları nedeniyle tarih boyunca dünyanın en korkulan hastalıklarından biri olmasına karşın, bulaşıcılığı son derece düşük, yavaş ilerleyen, erken teşhis ve tedavi edildiğinde de kesinlikle iyileşen ve bildirimi zorunlu bir hastalıktır" dedi.

Kötü hijyen koşulları ve kötü beslenmenin bulaşmayı kolaylaştırdığını, günümüzde cüzzam hastalarına, özellikle dünyanın geri kalmış ülkelerinde rastlandığını vurgulayan Baz, lepra basilinin doğal taşıyıcısı insan olduğunu ve bu basilin, deride ve burun mukozasında yerleştiğini ifade etti. Deride, derinin derin tabakalarında (dermis) yerleştiği için sağlam deri yoluyla hastalık bulaşmayacağını kaydeden Baz, "Ancak deri, lezyonları (nodüller) ülser olursa bulaşma mümkün olur. Bulaşma, damlacık enfeksiyonu ve ısırıklar ya da çizikler yoluyla deri içine inokülasyon yolu iledir. Hastalık çocuklarda ve açık basil saçan lepralılarla yakın ve uzun süre temasta bulunanlarda sıktır" diye konuştu.

Hastalığın, vücut direncine göre, deri belirtisi, sinir tutulması ve organ bulgusuyla seyredebildiğini söyleyen Baz, genellikle hekime başvuru şikayetinin deri belirtisi olduğunu kaydetti. Deride bir veya birkaç adet, normal deri renginden daha açık renkte, yuvarlak-oval veya çok sayıda bakır kırmızısı, açık kahverengi ya da kızarık lekeler görülebileceğinin altını çizen Boz, bu tür belirtilerde ve deride kabarık lezyonlar görüldüğünde hekime başvurulması gerektiğini ifade etti.
Tedavinin gecikmesi durumunda, bu lezyonların zamanla yerleştikleri bölgede doku kaybına bağlı şekil ve fonksiyon bozukluklarına neden olabileceğine dikkat çeken Boz, şunları kaydetti:

"Yüzde yerleşenler, aslan yüzü görünümü, burun ucuna yerleşenler kıkırdak hasarına bağlı burunda üç loblu görüntü (yonca yaprağı) oluşturabilir. Burunda, sert damakta doku hasarı, ses kısıklığı, solunum sıkıntısı görülebilir. Periferik sinir muayenesinde, sinir kalınlaşması tespit edilebilir. Kaşların üçte bir dış kısmı ya da tüm kaş ve kirpiklerde dökülme gözlenebilir."

Belirtileri arasında; burun tıkanıklığı veya akıntısı, burun kanaması, bölgesel ani uyuşukluk, felçler, görme bulanıklığı, testislerde ağrı, eklem ağrıları, el ve ayaklarda bölgesel şişlikler bulunduğunu kaydeden Baz, duyu kaybının önemli bir belirti olmasına karşılık hastanın bunu fark edemediğini, hastanın ancak duyu kusuruna bağlı yanık ya da travmatik ülser gibi belirtilerle de başvurabildiğini vurguladı. Hastalığın ilk teşhis ve tedavisinin sağlık kuruluşlarında çalışan dermatologlar tarafından yapıldığını belirten Baz, ayrıca ülkemizde cüzzam hastalarının tedavi ve takiplerinin ücretsiz olarak Ankara, Elazığ ve İstanbul'da bulunan cüzzam hastanelerinde yapıldığını söyledi. Düzenli ilaç tedavisinin en çok 2 yıl sürdüğünü kaydeden Baz, "Ülkemizde 4 bin kayıtlı cüzzam hastası olup, en çok hasta Van ilindedir. Hastalık, bilgisizlik nedeniyle, ne yazık ki günümüzde hala korkulan ve hatta bazen korkutmakta kullanılan bir hastalık olmaya devam etmektedir. Eski ve sakat hastalar, bulaştırıcılıkları olmadığı halde, çoğu kez toplum tarafından dışlanabilmektedirler. Her türlü özürlü gibi, cüzzam hastalarının da damgalanmamaları, dışlanmamaları ve bu hastalara destek olunması gerekmektedir" şeklinde konuştu.

En Çok Aranan Haberler