İSTANBUL (İHA) – Öğretim Üyesi Dr. Serdar Uysal, "Bezmialem Vakıf Üniversitesi Yaşam Bilimleri ve Biyoteknoloji Enstitüsü’nün açılısında yaptığı konuşmada, “Türkiye yılda 150 milyon dolarlık endüstriyel enzim ithalatı yapıyor. Endüstriyel enzim, 300 milyon dolarlık bir pazara sahip ve Türkiye’de üretilmiyor. Ama artık Türkiye’de üretilmeye başlıyor. Kanada’dan, Amerika’dan gelen hocalarımız bulunuyor” dedi."Bezmialem Vakıf Üniversitesi Yaşam Bilimleri ve Biyoteknoloji Enstitüsü’nün açılışı düzenlenen törenle yapıldı. Bezmialem Vakıf Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Ahmet Akça, yaptığı konuşmada, "Bir sağlık üniversitesi olarak istedik ki, Biyoteknoloji ve Yaşam Bilimleri Enstitüsü’nü kurarak yurtdışından çok değerli hocalar getirdik ve milyon dolarlara tekabül eden yatırım yaptık. Biz burada bir hayalin peşinde koşuyoruz. Hedefimiz, bugün Bezmialem’in ya da toplumun günlük ihtiyaçlarını karşılamaktan öte, 30-50 yıl sonrasının Türkiye’sinin ihtiyacı olabilecek bilimsel işleri burada yürütmek" dedi."Bodrum katında laboratuvarını kurdu ve enzim üretti"Akça, Yaşam Bilimleri ve Biyoteknoloji Enstitüsü’nün kadrosuna kazandırılan ilk Öğretim Üyesi Dr. Serdar Uysal’ın Harvard Üniversitesi’nden geldiğini belirterek, "Gelir gelmez dedi ki bize, ‘Ben enzim üretirim’ Biz restorasyona devam ederken, o bodrum katında laboratuvarını kurdu ve enzim üretti. Endüstriyel enzim artık Türkiye’de üretilmeye başlıyor. Kanada’dan, Amerika’dan gelen hocalarımız bulunuyor." diye konuştu."25-30 yıllık farkı kapatacak adım"Dr. Serdar Uysal ise endüstriyel enzim araştırmalarıyla ilgili, "Türkiye yılda 150 milyon dolarlık endüstriyel enzim ithalatı yapıyor. Endüstriyel enzim, 300 milyon dolarlık bir pazara sahip ve Türkiye’de üretilmiyor. Ama artık Türkiye’de üretilmeye başlıyor. Kanada’dan, Amerika’dan gelen hocalarımız bulunuyor. Araştırmaların iki yönü var. Bir tanesi, Türkiye gibi biyoteknolojide 25-30 yıl geriden gelen ülkelerde, yurt dışını yakalayabilmek adına, ki insanların belki 8-10 yılda yaptığını teknolojinin de inanılmaz ilerlemiş olmasıyla 2-3 yılda yapabileceğimiz ürünleri tersine mühendislikle (reverse engineering) yerel kaynaklarla yapmak. İkincisi temel bilimlere ciddi yatırım yapıp 20 yıl sonrasının teknolojilerini inşa etmek. İki alanın paralel gitmesini sağlayacak ve bu iki alanı da besleyecek çok ciddi insan kaynağına ihtiyacımız var. Bu enstitüde yapmak istediğimiz şey de bu" dedi.Uysal konuşmasına şöyle devam etti:"30 yıl geriden geldiğimiz endüstriyel enzimlerle, mikropları fabrika gibi kullanarak, onlara değerli kimyasallar ürettiriyoruz. Değerli kimyasal insülin olabilir, Hepatit B olabilir ya da ekmekte kullanılan amilaz olabilir. Rekombinant DNA ve mikrobiyel sistemler vasıtasıyla üretilen ürünler, 100 milyar dolar üstünde rakamlara ulaşan sektörler. Türkiye bunların tamamını şu anda ithal ediyor. Biz duvardaki, ekmekteki küfleri fabrika haline getiriyoruz. Bu fabrika haline getirdiğimiz organizmaların içine elektronik devre gibi DNA’dan devre dizayn ediyoruz. Sonra bu DNA’yı mikroorganizmanın içine koyuyoruz. Sonra buna emir veriyoruz. Şunu şu kadar sıcaklıkta, şu pH’ta, şu karbon ve nitrojen kaynağını kullanarak üret’ diye.Biz burada bunun Ar-Ge’sini yapıyoruz. Laboratuvarımızda kurduğumuz pilot sistemle üretimin endüstriyel olarak manalı olabilmesi için gerekli olan üretim koşullarının çalışmalarını gerçekleştiriyoruz. Bu şekilde ürettiğimiz enzimden farmasötik ilaçlara kadar tüm biyoteknolojik ürünlerin katma değerinin başka endüstri kollarıyla kıyaslanmayacak kadar yüksek olduğunun da bilinmesi gerekir. Özetleyecek olursak; bu enstitüde bir yandan 20 yıl geriden geldiğimiz biyoteknolojik ürünleri tersine mühendislik ile ülkeye kazandırıp ithal ürünleri yerel olarak ikame etme çalışmaları yaparken diğer yandan 20 yıl sonrasının teknolojik ürünlerinin temel bilimsel araştırmalarını gerçekleştiriyoruz."100 kişilik araştırma ekibi ve 10 laboratuvarBezmialem Vakıf Üniversitesi Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ziya Doymaz da, yaklaşık 100 kişilik akademik kadronun yer alacağı 10 laboratuvara sahip enstitüde ilk aşamada Harvard Üniversitesi ve Amerika Birleşik Devletleri’nde değişik üniversitelerde görev yapan 6 öğretim üyesinin göreve başladığını söyledi. Her öğretim üyesi ile çeşitli sayılarda doktoralı uzman, doktora, yüksek lisans öğrencisi ve teknisyenin çalışacağını belirten Doymaz, "Enstitünün araştırmacı öğretim üyesi ihtiyacı dünyanın saygın üniversitelerinden tersine beyin göçü yoluyla ülkeye kazandırılarak tamamlanacak. Hala öğretim üyesi alım sürecindeyiz” dedi."Tüm vakıf üniversiteleri arasında 4’üncü sırada"Bezmialem Vakıf Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Rümeyza Kazancıoğlu da, "Üniversite olarak 2010-2011 eğitim yılında ilk öğrencilerimizi almaya başladık. Alanlarında uzmanlaşmış 506 akademisyenle hizmet veren Bezmialem Vakıf Üniversitesi Tıp, Diş Hekimliği, Eczacılık, Sağlık Bilimleri Fakülteleri ve Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek Okulu bölümlerinde öğrencilerine eğitim hizmeti veriyor. Aralarında dünyanın sağlık alanında en saygın kuruluşlarının da yer aldığı 35 ülkeden 70 üniversite ile uluslararası iş birliği yapmakta. University Ranking by Academic Performance’a (URAP) göre Bezmialem Vakıf Üniversitesi 2017-18 sıralamasında, 2000’den sonra kurulan üniversiteler arasında birinci, 6 binden az öğrenci alan üniversiteler arasında 2’nci, tüm vakıf üniversiteleri arasında ise 4’üncü sırada yer alıyor" şeklinde konuştu.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz