Türkiye’de Felsefe Geleneği Ve Geleceği

Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Felsefe Topluluğu tarafından, “Türkiye’de Felsefe Geleneği ve Geleceği” başlıklı panel düzenlendi.

Panelde Türkiye’nin önemli üniversitelerinden altı akademisyen; Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İsmail Demirdöven, Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr Hüseyin Gazi Topdemir, Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Haluk Erdem, Mersin Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Taşkıner Ketenci, Çukurova Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Mustafa Günay, Türkiye’deki felsefi birikimi ve felsefenin geleceği ile ilgili konuları konuştular.

Panele Rektör Vekili Prof. Dr. Hakan Leblebicioğlu, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Halis Ölmez, öğretim elemanları ve çok sayıda öğrenci katıldı. Panelin açılış konuşmasını Felsefe Topluluğu Akademik Danışmanı ve Felsefe Bölüm Başkanı Doç. Dr. Cevdet Kılıç yaptı. Kılıç, “IX. Asırda yaşamış ilk Müslüman filozof El-Kindi, ‘İnsan sanatları içinde en değerlisi felsefedir. Çünkü o hakikati elde etmeye giden yolları gösterir’ der. Uygarlıkların beşiği medeniyetler kavşağı kültürlerin doğuş yeri bir coğrafyadır Anadolu. Etilerden, Hititlere, Miletlilerden, Lidyalılara, Selçukludan, Osmanlı’ya tarih sahnesinin en renkli resmi geçidinin yaşandığı bir platformdur Anadolu. Böylesine yerel olduğu kadar evrensel olan bu topraklarda felsefenin de en az kültür ve medeniyet kadar -ki onları kuran felsefedir- bu toprakların ürünü olduğunu hepimiz biliyoruz. Hakikatin-aşkın birliği perspektifinden baktığımızda bu geçmişin bize katacağı çok şey olduğu gibi, gelecek adına da çağdaş felsefe adına da, düşünce üretimimizin klasik Doğu-Batı ikileminde üçüncü bir yol olarak kendisine layık bir mevki olacağına inancımız tamdır. Bu vesileyle Anadolu’muzun önemli felsefe zekâları bugün buradadır. Kendilerinden Anadolu’muzun felsefi birikimini dinleyeceğiz. Geleneğini ve geleceğini dinleyeceğiz” dedi.

Panelin yöneticiliğini, UNESCO Felsefe Grubu Türkiye Komitesi Üyesi, Hacettepe Üniversitesi’nden Prof. Dr. Harun Tepe yaptı. Panelistler, Cumhuriyet dönemi öncesi ve sonrasında Almanya’dan Nazi zulmünden kaçıp Türkiye’ye gelen felsefe üstatlarının, felsefe adına Türkiye’de bıraktıkları etkiyi, özellikle tek tek üniversiteler bazında, felsefi geleneği kuran ve bu geleneği devam ettiren bölümleri anlattılar. Ayrıca, son yıllarda üniversitelerde 60’a yakın sayıda açılan felsefe bölümlerinin Türkiye’ye ne gibi olumlu ya da olumsuz etkisi olacağı konusuna değindiler. Panel, karşılıklı soru cevap bölümüyle sona erdi.