HABER

Türkiye'de kelepçe kimlere takılır?

Manisa’da Gülen Cemaatine yönelik operasyonlarda gözaltına alınan başörtülü kadınlara kelepçe takılması tartışma konusu oldu. Manisa Emniyet Müdürü geçici olarak açığa alındı. Peki gözaltına alınanlardan kimlere kelepçe takılıyor, kimlere takılmıyor?

Türkiye'de kelepçe kimlere takılır?

Selin Girit

İstanbul, BBC Türkçe

Manisa'da Fethullah Gülen Cemaatine yönelik operasyonlarda gözaltına alınan başörtülü kadınlara kelepçe takılması, Türkiye'de dün en çok tartışılan konulardan biriydi.

Kadınların kelepçeli fotoğrafları sosyal medya hesaplarında yüzlerce kez paylaşıldı. Zaman gazetesinin internet sitesindeki haberin başlığı, "Hayırsever başörtülülere kelepçe, Türkiye'yi utandırdı"ydı.

Tepkiler öyle yoğundu ki tartışmaya bizzat Fethullah Gülen de dahil oldu.

Gülen, internet sitesinden yayımlanan sohbetinde, "O mübarek bacılarımızın ellerine kelepçe vurulması, tarihin hiçbir döneminde, hiçbir Yezit, hiçbir Haccac, hiçbir zalim tarafından uygulanmamıştır" dedi.

Başbakan Ahmet Davutoğlu dün akşam, gözaltı olayıyla ilgili inceleme başlatılması talimatı verdi. Daha sonra Manisa Emniyet Müdürü Tayfur Erdal Ceren geçici olarak açığa alındı.

Manisa Valiliği'nden yapılan açıklamada ise şu ifadeler yer aldı:

"Hukuki süreçte suçluluğu sabit olmayan hiç kimsenin, hele de toplumda çok olumlu bir imajla algılanan başörtülü bayanların, şartları oluşmadan böyle bir işleme tabi tutulmaları her kademede üzüntüyle karşılanmıştır.”

'Aşağılama anlamında kullanılabiliyor'

BBC Türkçe'nin sorularını yanıtlayan Türkiye Barolar Birliği Başkan Yardımcısı Başar Yaltı, kelepçeyle gözaltına alma uygulamasının Polis Vazife ve Salahiyetleri Kanunu'nun 13. Maddesi uyarınca söz konusu olduğunu söylüyor:

"Gözaltına alınan kişinin kaçma şüphesi varsa, başkalarına ya da kendisine zarar verme olasılığı varsa polisin gerekli önlemleri alma hak ve yetkisi bulunmaktadır. Genel kural bu. Ancak kaçma kuşkusu bulunmayan, kontrol altına alınmış kişilere de kelepçe takılabiliyor. Aşağılama anlamında kullanılıyor bu.”

Mevzuata göre 18 yaşından küçük çocuklara hiçbir koşulda kelepçe takılmasına izin verilmiyor. Kadınlar için ise böylesi bir istisna söz konusu değil.

Başar Yaltı; Polis Vazife ve Salahiyetleri Kanunu'nun 16. Maddesine de dikkat çekiyor. Bu maddede polisin zor kullanma yetkisi tanımlanıyor, polisin bedeni ve maddi güç kullanabileceği belirtiliyor.

Yaltı, "Maddi güçten kasıt coptur, gazdır. Ama bu arada kelepçe de sayılıyor. Yani polis yasal olarak kelepçe takabilir ama zor kullanma gereği duyduğu zaman. Takdir hakkı kime ait? O anda bu işlemi yapan polise ait." diyor.

Peki Manisa'daki kadınlara kelepçe takılması hukuksal açıdan doğru muydu? Burada zor kullanma gereği var mıydı?

Başar Yaltı, uygulamanın kesinlikle yanlış ve hukuka aykırı olduğunu söylüyor. "Ancak burada bir çifte standart var," diye de ekliyor:

"Başörtülü kadınlar masumdur gibi bir önyargıya aykırı olarak kelepçe takıldığı için ve siyasi iktidarın tabanı bakımından bu uygulamanın infial yaratacağı anlaşıldığı için hükümet kanadı tepki gösterdi.

"Yoksa uygulama polisin sıradanlaşmış uygulamasıdır. Hepimizin gözü önünde yaşanan yüzlerce, binlerce olay vardır.

"Gezi olaylarında örneğin başı açık gençlerin, kızların nasıl yerlerde sürüklendiğini, nasıl coplandığını, nasıl kelepçelendiğini hepimizi biliyoruz.

"Birkaç yıl önce KCK operasyonları sırasında gözaltına alınanların tamamen insanlık dışı bir Orta Çağ görüntüsü yaratacak şekilde ayaklarından zincirlendiklerini de biliyoruz.”

Diğer 'kelepçe' örnekleriKelepçelemeye dair başka çarpıcı örnekler de saymak mümkün.

Örneğin Ağustos ayında, Hakkâri'nin Yüksekova ilçesinde çekildiği iddia edilen bir videoda, bazı vatandaşlar ters kelepçelenmiş şekilde yüzükoyun yerde yatarken, özel harekat polisi olduğu belirtilen bir kişi "Ne yaptı lan size bu devlet? Türk'ün gücünü göreceksiniz" diye bağırırken duyuluyordu.

Bir hafta kadar önce de Bianet muhabiri gazeteci Beyza Kural, İstanbul Üniversitesi önündeki bir protestoyu izlerken yine ters kelepçelenerek, yani iki eli sırtına götürülüp, arkadan kelepçelenerek gözaltına alınmak istenmişti.

Beyza Kural'ın çektiği görüntülerde, bir sivil polis "Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak" derken görülüyordu.

Kural, "Bu sözü duyduktan sonra kamerayı elime aldım. Üzerime atıldılar. Aynı sivil polis, 'Takın kelepçeyi' dedi. Kollarıma ters kelepçe taktılar. Gazeteci arkadaşların beni görmesi için uğraştım. Onlar gelince beni bıraktılar." diyor.

Beyza Kural, o gün yere yatırılarak ters kelepçe takılan en az 3-5 öğrenci daha gördüğünü anlatıyor.

"Ters kelepçe bende 5-10 dakika kaldı. Ona rağmen bileklerimde kızarıklık oldu. Sırtım ve kollarım ağrıdı. Belki uzun süre takılı kaldığında uyuşukluk da yapıyordur." diyor.

Kelepçelenenlere bir diğer örnek de, geçen yıl Türkiye'nin en büyük maden kazasına sahne olan ve 301 işçinin hayatını kaybettiği Manisa'nın Soma ilçesinde Mayıs ayında gözaltına alınan avukatlar.

Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Genel Sekreteri Avukat Nergiz Tuba Aslan, o avukatlardan biri. Yaşadıklarını şöyle anlatıyor:

"Hayatını kaybeden maden işçilerinin yakınlarına, ailelere hukuksal yardımda bulunmak ve dayanışma göstermek için Soma'ya gitmiştik.

"Bir yürüyüş, bir basın açıklaması dahi yapmadığımız halde kolluk görevlileri kimlik sorma bahanesiyle tansiyonu yükseltip, avukat olduğumuzu bile bile bizi gözaltına aldı.

"Bizi sonra bir spor salonuna götürdüler. Aynı zamanda darp edildik, üzerimize yakın mesafeden biber gazı sıkıldı, yerlerde sürüklendik ve ters kelepçe uygulamasına maruz kaldık.

"Kelepçe uygulaması çok yaygın kullanılıyor. Ters kelepçe ise kalıcı hasarlar bırakacak düzeyde, insan onuruyla bağdaşmayacak bir uygulama."

'IŞİD operasyonlarında da kelepçe takılmalı'Türkiye'de, gözaltına alındığında kelepçe takılmaması eleştiri konusu olan kişiler de vardı. Bunların biri, ilk kez Temmuz ayında gözaltına alınan IŞİD'in liderlerinden olduğu belirtilen Ebu Hanzala kod adlı Halis Bayancuk'tu.

Aynı ay, Ankara-Hacıbayram'da 40 adrese IŞİD baskını yapıldığında da şüphelilere kelepçe takılmaması da eleştirilere hedef olmuştu.

Türkiye Barolar Birliği Başkan Yardımcısı Başar Yaltı, mevzuat gereği aslında bu gibi şüphelilere kelepçe takmanın değerlendirilmesi gerektiğini söylüyor.

Yaltı, "IŞİD operasyonlarında gözaltına alınanların elbette ki kelepçelenmeleri gerekir. Onların canlı bomba olma olasılığı çok yüksektir. Onlara kelepçe takılmazken siyasal iktidarın husumetini yönelttiği kimse ve kesimlere kelepçe uygulanması takdir yetkisinin de kötüye kullanılmasıdır.” diyor.

'Emniyet Müdürü'nün görevden alınması abartılı'Başbakan Davutoğlu, Manisa'daki başörtülü kadınların kelepçelenerek gözaltına alınması olayı dışında İstanbul Beyoğlu'nda gençlere tokat atan polislerle ilgili inceleme başlatılması talimatı da vermişti. Söz konusu polisler dün açığa alınmışlardı.

Başar Yaltı, bunu da şöyle değerlendiriyor:

"Ben bunun muhalif kesimin çifte standart itirazına karşı, 'Bak ona karşı da bunu yaptık, yani polisin her türlü yanlışının üzerine gidiyoruz' algısını vermek için yapıldığını düşünüyorum. Yine de doğru bir adımdır tabii.

"Ama Manisa Emniyet Müdürü'nün görevden alınması abartılı bir tepki. Eğer özel bir talimatı yoksa, uygulamayı yapan polis veya amirle ilgilidir oradaki sorun."

ÇHD Genel Sekreteri Nergiz Tuba Aslan ise başörtülü kadınların kelepçelenmelerinin yanlış olduğu, buna karşın hükümetin gösterdiği tepkinin bir ayrımcılığa işaret ettiği görüşünde:

"İdarenin uyması gereken en temel ilkelerden eşitlik ilkesi ihlal edilmiş durumda. Kelepçe uygulamasının hangi koşullarda ve ne sıklıkla uygulandığı ortada.

"Burada mesele kelepçe takılması değil. Çünkü kelepçe neredeyse herkese takılıyor. Mesele kelepçe takılan kişilerin başörtülü olması.

"Yani Manisa Emniyet Müdürü'nün kelepçe uygulaması nedeniyle görevden alınmış olduğunu düşünmüyoruz. Başörtülü kadınlara kelepçe takıldığı için görevden alınmış olduğunu düşünüyoruz. Bunu kabul etmemiz mümkün değil."

En Çok Aranan Haberler