Geçmişten bugüne dövme zevkinde neler değişti, hangi desenler tercih ediliyor, kimler dövme yaptırır?
Dövme, birçok insan için bir tutku. Bu tutku dünyada da Türkiye’de de yıllara göre farklılık gösteriyor. Dövme sanatı 1990’lardan sonra Türkiye’de profesyonel olarak yapılmaya başladı. İşin erbapları geçmişe kıyasla insanların dövme konusunda daha seçici olduğunu belirtiyor.
Kadıköy’de dövme yaptırmayı düşünenlerin ilk aklına gelen isimlerden olan Çağatay Ateş “90’larda gelen müşterilerim çok da fazla düşünmeden, genelde katalogdan ne denk gelirse o dövmeyi yaptırırlardı” diyor.
Günümüzde ise katalog dövmelerden çok kişiye özel tasarım dövmelere olan talep arttı. Böyle bir değişimden bahsedebiliriz.
Malzeme kalitesi ve çeşitliliğinin artmasıyla tuval üzerine yağlıboya tablo yaparmışçasına dövmeler yapılmaya başladı.
Fahrettin Demir “Son yıllarda artık ciddi kompozisyon ve kurgusu olan, boyama şekli ve tarzı açısından sanatsal değerler barındıran ‘üst seviye’ olarak nitelendirebileceğim dövmeler yapılıyor” diyor.
Dövme Kitabı ve Türkiye’de Dövme Sanatı kitaplarının yazarı Fatih Serdaroğlu 2010’lardan itibaren, görsel zevkin sınırlarının zorlandığını ve çok daha iyi işler yapıldığını düşünüyor.
Fahrettin Demir, dövmenin sanat olabilme yetisini resmen kazandığını düşünüyor. Yurt dışında farklı ülkelerde dövme müzelerinin açıldığını ve dövmeli insanların derilerinin burada sanat eseri gibi sergilendiğini belirtiyor.
Dövmenin bir sanat haline geldiği tezini doğrular nitelikte dünyanın pek çok kentinde dövme müzesi açıldı, bunlardan en kapsamlısı 2011 yılında Amsterdam’da faaliyete geçti. Bu gibi müzelerde taşıyıcısı öldükten sonra operasyonla alınıp korunan dövmeler de sergileniyor.
Hatta 2008 yılında İsviçreli Tim Steiner, sırtındaki dövmeyi bir Alman koleksiyoncuya 150 bin euro karşılığında satarak bu alanda bir ilki gerçekleştirdi. Gelirin dövmeyi yapan Belçikalı sanatçıyla da paylaşılacağı anlaşmaya göre Steiner ölünce dövme saklanarak Alman koleksiyoncuya verilecek.
Bir kere o eşiği geçip dövme yaptırdıktan sonra, tek dövmeyle yetinenlerin oranı Türkiye’de de dünyada da yüzde 10 civarında.
Çağatay Ateş’in belirttiğine göre “Bu model benim için çok özel ondan yaptırıyorum aslında pek sıcak bakmıyorum. Bir taneden fazla yaptırmayacağım” diyerek kapıdan giren ama ilk dövmesini yaptırdıktan sonra ikincisini üçüncüsünü yaptırmak için geri gelen çok fazla müşteri oluyor.
1990’larda ve 2000’lerin ortalarında renksiz dövme halen revaçtayken, günümüzde kullanılan malzemelerin kalitesinin artmasıyla artık daha fazla renkli dövme tercih ediliyor.
Dövmenin ilk günkü parlaklığını koruması mümkün değil ama solmasının derecesi renkli veya renksiz yaptırılmasına değil kullanılan malzemenin kalitesi, güneşten korunma gibi etmenlere bağlı. İnsanlar artık bu bilince sahip oldukları için de renkli dövme daha çok tercih ediliyor.
Türkiye’de neler moda oldu?
1990’lar: Gül en çok dövmesi yapılan desenlerden. Ayrıca tribal denen genellikle asimetrik iç içe geçmiş şekil ve çizgilerden oluşan modeller, kol bandı şeklinde dövmeler moda oldu.
2000’ler: Melek motifi bu yıllarda çok tercih ediliyor. Dövme olarak peri çizdirmek de yine bu dönemlerde popülerleşiyor. Ayrıca barkot ve lotus da çok yaptırılan dövmelerden.
2010’lar: Yazı yazdırmak çok popüler. Çocuğunun ismi, Latince deyişler, kitaplardan alıntılar, şarkı sözleri yazılan yazılar arasında.
Realistik porte dövmeler de Türkiye’de bu dönemde moda dövmeler kervanına katılıyor. Ayrıca sonsuz işareti de çok tercih edilen motifler arasında.
Kadınlar daha çok yaptırıyor
Son dönemde renkli dövme daha çok tercih ediliyor.
Tek dövmede kalanların oranı yüzde 10 civarında.
Kadınların en çok dövme yaptırdığı bölgeler: Ayak bileği, el üstü, omuz.
Erkeklerin en çok dövme yaptırdığı bölgeler: Alt bacak, kol, sırt.
25- 35 yaş aralığı en çok dövme yaptıran yaş grubu.