ANKARA (ANKA) - İngiliz Independent gazetesi, "Türkiye'de laiklik tehlikede mi" sorusuna hem "evet", hem "hayır" yanıtını verdi.
Gazete haberinde, "evet" yanıtına gerekçe olarak, Türkiye'de laikliğin zayıf kökenlere sahip olduğu gösterildi ve "Erdoğan, 'laiklik bireyler için değil devletler içindir' diyerek laikliğin ne olduğunu anlamadığı görüntünü çiziyor" denildi. İngiltere'deki Independent gazetesi, "Büyük Soru: Türkiye'de tansiyon neden yükseliyor ve ülke İslamlaşıyor mu?" başlığıyla verdiği haberde, Türkiye'deki gerilim ile ilgili İngiliz okurların merak ettiği soruları yanıtladı. Gazete, "Türkiye'de laiklik tehlikede mi?" sorusuna, hem "evet", hem "hayır" yanıtını verdi. Independent, "laiklik tehlikede mi" sorusunun olumlu cevabının gerekçelerini şöyle açıkladı:
"Türkiye'de laiklik zayıf köklere sahip, felsefeci Ahmet Arslan'ın sözleriyle açıklamak gerekirse ‘su üzerinde yüzen kokusuz bir zambak gibi'. Erdoğan, 'laiklik bireyler için değil devletler içindir' diyerek laikliğin ne olduğunu anlamadığı görüntünü çiziyor. Laik Türkiye, uzun zamandan beri okul müfredatı ve din için oluşturulan devlet kurumu yoluyla bütün vatandaşlarına Sunni İslam'a zorladı."
"Hayır" cevabının gerekçeleri ise şöyle:
"Türkiye'de laiklik tehdit altında değil. Çünkü Türklerin sadece yüzde 10'u İslam yasalarını destekliyor ve bu kişilerin oranı azalıyor. Türklerin çoğu AKP'yi refah sözü verdiği için destekledi. Refah gerçekleşmezse, halk AKP'yi bırakır. Gelişen ticaretle Türkiye'nin muhafazakar can damarları hiç olmadığı kadar batıya yakın."
Gazete neden bu soruları şimdi sorduğunu ise, "Türkiye'nin radikal laiklerine göre, Kemalizm savunucuları ve ülkeye İslami rejimi getirmek isteyen hükümet arasında bir savaş var" sözleriyle açıklıyor. Geçtiğimiz hafta polisin ülke tarihinde ilk kez iki emekli orgenerali darbe planlamakla suçlayarak gözaltına aldığını belirten gazete, laik kesimlerin bunun AKP'nin kapatma davasının intikamını alma çabası olduğunda ısrar ettiğini ifade ediyor.
-"KOMPLOLARI TETİKLEYEN LAİKLİK TEHDİDİ DEĞİL KIBRIS SORUNU"-
Okuyucuları Ergenekon soruşturması konusunda da bilgilendiren gazete, "Generaller neyle suçlanıyor?" sorusu altında şunları anlattı:
"Türk gazeteleri dün iki generalin silahlı çeteye liderlik etmek gerekçesiyle suçlanacağını yazdı. Aylardır Türk basını tutuklanan 60 küsur kişinin toplumun istikrarını bozmak ve askeri darbeye yol açmak için suikastlar dizisi planladıklarını yazıyor. Bununla birlikte generallerden biri 2003 ve 2004 yıllarında AKP'ye karşı engellenmiş darbe girişimleri gibi başka bir suça karışmış olmakla itham ediliyor. Komploları tetikleyen AKP'nin laikliğe karşı iddia edilen tehdidi değil, Kıbrıs sorunu oldu. Devlet aygıtındaki bir çok kişi bölünmüş Akdeniz adasını birleştirecek BM destekli planı Türkiye'nin stratejik çıkarlarına karşı bir ihanet olarak gördü."
-REFORMCU TAVIR YERİNE İKTİDAR SARHOŞLUĞU -
Independent, AKP'nin iktidara geldikten sonraki üç yıl içinde Türkiye tarihinin en radikal reformlarını gerçekleştirdiğini belirterek şöyle devam ediyor:
"Ancak 2004'ten sonra reformlar durma noktasına geldi. Reformcu tavır yerini Türkiye'de iktidar sarhoşu sağ partilere özgü ‘halkın iradesi' söylemine bıraktı. AKP hala tüm kesimlerin haklarını desteklediğinde ısrar ediyor. Ancak partinin üniversitelerde türbanı yasağını kaldırma girişimi, bazı hakları diğerlerinden daha önemli gördüğünü gösterdi. Laikler, AKP'nin devlet kadrolarını kendi yandaşlarıyla doldurmasından korkuyor. Şüphesiz ki haklılar. Laik görüşlü gazeteler, televizyonda alkolün yasaklanması, barların şehir dışına çıkarılması, toplumda muhafazakar bir ahlaka maruz bırakılması gibi konuları ele alan haberlerle dolu. Örneğin Başbakan Erdoğan geçenlerde kadınlara en az üç çocuk sahibi olma çağrısı yaptı. Anketlerin çoğu tarafından desteklenmese de başörtü takanların sayısının eskiye oranla arttığı yolunda bir inanış da var."
-BATI AKP'NİN YANINDA-
Independent, "Batı, iyi çocuklar olarak kimi görüyor?" sorusuna ise şöyle cevap veriyor:
"Türkiye'deki gerilimde Batı, AKP'nin yanında yer alma eğiliminde. Ancak bazen çok ileri gidiyorlar. Avrupa Komisyonu'nun genişlemeden sorumlu yetkilisi bu yılın başlarında Türkiye'deki mücadelenin ‘otoriter laiklerlerle', ‘Müslüman demokratlar' arasında geçtiği şeklinde fikir yürüttü. Bu naif bir tutumdu.
AKP, laik muhalefetten daha ulaşılabilir olabilir ancak Türkiye'deki bütün partiler aynı otoriter eğilimlere sahipler. Liderlerin küçük despotlar gibi davranmalarını yasaklayacak bir parti kanunun işareti görülmüyor. Sözüm ona Genelkurmay Başkanı'nın talebi üzerine Erdoğan en yakın danışmanlarına bile sormadan eski hükümetindeki milletvekillerinin neredeyse yarısıyla ilişiğini kesti."
-TÜRKİYE BURADAN NEREYE GİDER?-
Gazetenin krizin nasıl sonuçlanabileceğiyle ilgili "Türkiye buradan nereye gider?" şeklindeki soruya ise şöyle değerlendirmede bulundu:
"Analistler bugün yaşanan krizin üç muhtemel sonucu olabileceğini söylüyorlar. En düşük ihtimal, Türkiye'nin tam otoriter bir yönetime geri dönmesi. Daha muhtemel olan senaryoya göre, yakın gelecekteki reform umutlarına neredeyse tamamiyle bir nokta koyacak olan gergin bir ateşkes AKP ve devlet arasında imzalanacak. Bu arada liberaller, AKP'nin kendi istemediği özgürlükleri garanti ederse, istediği özgürlüklerin gerçekleşmesini garanti altına alabileceğini fark etmesini umuyorlar.
Türkiye'nin ihtiyacı olan şey son askeri darbeden sonra Türk toplumuna dayatılan anayasanın demokratik yeni bir anayasa ile değiştirilmesi ve hukuk sisteminin, devleti savunmayı, vatandaşlarının haklarını savunmaktan daha üste çıkarmasının engellenmesi. Bu konunun gerçekleşme şansı zayıf. Bugünün kutuplaşmış ortamında, Türk siyasetini tamamiyle yeniden yazmak için ihtiyaç duyulan konsensusun yaratılması zor."