ANKARA (ANKA)- Uluslararası Emlak Uzmanları Derneği Başkan Yardımcısı Salim Taşçı, mortgage sisteminin siyasi ve ekonomik istikrarda, düşük enflasyon ve düşük faiz oranında yaşam bulabileceğini belirterek, Türkiye'nin ekonomik sisteminde mortgage'nin yaşamasının mümkün olmadığını söyledi.
Emlak Müşaviri Salim Taşçı, ANKA Ajansı'na yaptığı açıklamada, hiçbir Hükümetin düşük enflasyon ve faiz garantisi veremediğine dikkat çekerek mortgage sisteminin altyapısı kurulmadan uygulanmaya çalışıldığını söyledi.
Taşçı, Türkiye'de son 1.5 yıl içerisinde 2 milyon kişinin konut sahibi olduğunu ancak 6.5 milyon konut açığı kaldığını ifade etti. Geçen yıllarda yüzde bire düşen faiz oranının yıllık 14.44'e çıktığını dile getiren Taşçı, ABD gibi mortgage sistemi'nin iyi işlediği ülkelerde yıllık faiz ortalamasının 4.5 oranında olduğunu ifade etti.
ÖDEMEYE YAPAMAYANLARIN ORANI YÜZDE 14.87 OLDU
Son iki yıl içerisinde kredi kullanan ve ödeme yapamayanların oranının yüzde 14.87'ye çıktığını vurgulayan Taşçı, söz konusu oranın yüzde 20'ye yükselmesi halinde büyük bir kaos ortamının oluşacağına dikkat çekti. Taşçı, vatandaşların kredileri ödeyemedikleri takdirde temerrüt duruma düştüğünü, finans kuruluşlarının zor durumda kaldığını belirterek, sigorta sistemine ihtiyaç duyulduğunu söyledi. Taşçı, "Şu anda finans kuruluşları tek haneli enflasyona dayanarak kredi veriyorlar. Enflasyon yükseldiği zaman sabit faizle kredi veren finans kuruluşları ve değişken faizle kredi alan vatandaş çok zor duruma girer. Bu durumun sorumlularının taşın altına elini koyması gerekiyor. Ödeme yapamayanların oranı yüzde 25'e geldiği takdirde sistem otomatik olarak çöker. ‘Ben yaptım oldu anlayışıyla' kanun çıkarılamaz" dedi.
EKONOMİK SİSTEMİMİZ DIŞA BAĞIMLI VE ZAYIF
Türkiye'nin ekonomik sisteminin sağlam temelli olmadığını ve kaydeden Taşçı, ekonominin her türlü hareketten yüksek düzeyde etkilendiğini ifade etti. Taşçı, "ABD'deki finans kuruluşunun zora girmesi benim ülkemi neden ilgilendiriyor? Bu dışa bağımlılığın neticesidir. Borsanın yüzde 70'e yakını yabancıların elinde bulunuyor. Türkiye'nin sıcak parasındaki azlık ve cari açıktaki yükseklik "pamuk ipliğine bağlı bir borsa"yı karşımıza çıkarıyor" diye konuştu.
DEĞER ARTIŞI VERGİSİNİ KİM ÖDEYECEK?
Alınan taşınmazın dört yıl içerisinde satılması halinde değer artış vergisi doğduğunu belirten Taşçı, vatandaşın iki sene ödediği ve üçüncü sene ödeyemediği gayrimenkulün satışındaki değer artışı vergisini kimin ödeyeceğini sordu. Taşçı, kanun içerisinde böyle bir düzenlemeye yer verilmediğini vurguladı. Taşçı sözlerini şöyle sürdürdü:
"Mortgage vatandaşı aylara göre diziyor. Vatandaş iki aylık bir ödeme süresini geçirmişse, üçüncü ayda evi satılığa çıkıyor. Böyle bir uygulama olur mu, bu durumun aydınlığa çıkartılması gerekiyor."