Siyaset bilimci ve yazar Prof. Dr. Mehmet Ali Kılıçbay, Türkiye’de “Üçüncü dünya siyaseti” yapıldığını belirterek, siyasetin “magandalaştığını” savundu. Kılıçbay: “Türkiye’de lafına laf yetiştirmek, siyasetin en büyük özelliği, siyasetçi sayılmak için yeterli koşul olarak görülmeye başlandı.”
Araştırmacı Adil Gür ise, bu üslubun seçmene olumlu yansımadığını ifade ederek, araştırmaların seçmenin yüzde 72’sinin siyasetteki bu çirkin ve kavgacı üslubu doğru bulmadığını gösterdiğini belirtti.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu arasındaki “gergin siyaset”, Türkiye’deki siyaset üslubu konusunu da tartışmaya açtı.
ANKA’nın sorularını yanıtlayan Prof. Dr. Kılıçbay, “Siyaset dediğimiz zaman bunun çeşitleri var, her ülkede aynı şeklide yapılmıyor. Bizimki üçüncü dünya siyaseti. Gelişmiş ülkelerde partilerin ideolojileri ortaya konur; sosyalistse sosyalizmin, sosyal demokratsa sosyal demokrasinin ilklerini nasıl anladığını, ne yapacağını koyar ortaya. Doğrudan doğruya yurttaşlara hitap eder, partiler birbirlerine hakaret etmez. Üçüncü dünya ülkelerinde ise demokratik olmaktan çok demagojik önermeler söz konusudur. Halkın büyük kitlesi itibariyle cehaleti söz konusundur, bu nedenle büyük laflara bayılırlar, nokta projelerle pek ilgilenmezler” yorumunda bulundu.
-MAÇ İZLER GİBİ SİYESET İZLENİYOR-
Türkiye’de, maç nasıl seyrediliyorsa, siyasetin de öyle seyredildiğini iddia eden Kılıçbay, “Daha babalanan, daha ağır konuşan bir üslup var. Özellikle son zamanlarda siyasetin magandalaşması söz konusu. Statlarda nasıl küfrediliyorsa siyasette de küfrediliyor artık, aleni ediliyor. Türkiye’nin siyaseti böyle” diye konuştu.
-KARŞI TARAF DA BU ÜSLUBU BENİMSİYOR-
Bu "maganda üslubu"nun öyle olmayan bir siyasetçiyi de dönüştürdüğüne dikkat çeken Kılıçbay, şunları söyledi:
“Ortalama üslup, yani mahalle ağzı yukarı doğru tırmandıkça karşı taraf mağlup gözükmemek, altta kalmamak için bu üslubu benimsemek zorunda kalıyor, kendi karakteri olmasa dahi. Başbakanın da öfkeyi bir yöntem olarak kullanması söz konusu, bu da muhalefeti, herkesi tırmandırıyor. Türkiye’de lafına laf yetiştirmek, siyasetin en büyük özelliği, siyasetçi sayılmak için yeterli koşul olarak görülmeye başlandı.”
-ADİL GÜR: YÜZDE 72 BU ÜSLUBU İSTEMİYOR-
Kamuoyu araştırmacısı Adil Gür ise Türk halkının “kavga edenleri” sevmediğinin altını çizerek, “Seçmenin yüzde 72’si diyor ki; ben siyasetteki bu çirkin ve kavgacı üslubu doğru bulmadığını söylüyor. Siyasetçiler zannediyor ki, bir siyasetçi benim hakkımda ağır bir söz söylediğinde cevap vermezsem, seçmende sanki ‘altta kaldı, söyleyecek bir lafı yoktu’, zafiyet algısı yaratır endişesiyle hemen anında cevap veriyorlar. Halbuki bu yanlıştır, aslında üslubunu bozamayan, karşısındaki hakaretamiz bile konuşsa bunu yok sayan ve ya aynı sertlikle değil, daha demokratik bir çerçevede yanıtlayanların seçmen nezdinde puan topladığını düşünüyorum” dedi.
Seçimler yaklaştıkça bu üslubun daha hırçınlaşacağını ifade eden Gür, ancak araştırmalarından çıkan sonuçlara göre, seçmenin siyasetçilerin sert üslubunu doğru bulmadığını vurguladı. (ANKA)