Hükümetin, iş dünyasının görüşüne sunduğu, koronavirüs salgınına önlemler içeren yeni torba yasa, henüz TBMM'ye sunulmadı, ancak kamuoyunda tartışma yarattı.
Üç ay boyunca işten çıkarma yasağına karşın, işverene mevcut yasada olmayan "ücretsiz izne çıkarma yetkisi" verdiği için eleştirilen yasa taslağında, en tartışmalı konulardan birisini de "sosyal ağ sağlayıcıları", yani YouTube, Twitter, Facebook gibi ağ sağlayıcılarına, Türkiye'de temsilci bulundurma, kişisel verileri Türkiye'de depolamanın da aralarında bulunduğu bir dizi yükümlülük getiren maddeleri oluşturuyor.
Kamuoyunda en çok tartışılan konulardan biri de 'WhatsApp yazışmalarının denetleneceği' iddiası. İnternet hukuku uzmanı Prof. Dr. Yaman Akdeniz, "WhatsApp'ın içeriğini denetlemek gibi bir durum yok. İçerik değil burada sorun, kimin kim olduğunu bulmak" diyor.
Yasa taslağında tartışmaya yol açan şöyle:
Yasa taslağında ağ sağlayıcılarına yönelik düzenlemeler, kimi kullanıcılar tarafından "WhatsApp yazışmalarının devlet tarafından denetleneceği" yorumlarına yol açarken, gruplarda paylaşılan ses kayıtlarında da bunu engellemek için grupların silinerek yeniden açılması gerektiği iddiaları bir çok sosyal medya kullanıcısını tedirgin etti.
İnternet hukuku alanında uzman olan Bilgi Üniversitesi Öğretim üyesi Prof. Dr. Yaman Akdeniz, torba yasayla getirilen düzenlemelerin yasalaşması halinde doğurabileceği sonuçlar konusunda BBC Türkçe'nin sorularını yanıtladı.
Yasa taslağındaki düzenlemeler yasalaşırsa, sosyal ağlar nasıl etkilenecek?
Taslakta sosyal ağ sağlayıcıları tanım yapılıyor. Burada tanımladıkları ve hedef olan aslındaTwitter, YouTube, Facebook gibi sosyal medya platformları. Türkiye, 2008'den beri talep ediyor, bu platformlara "Gelin burada ofis açın bizim hukukumuzu kabul edin" diyorlardı. Tabii bu kısıtlayıcı ortama kimse gelmediği için gerçekleşmedi.
Şimdi bunu zorunlu kılmaya çalışıyor. Şunu diyor, "Siz burada bir temsilcinizi bildirmek zorundasınız. Eğer bildirmeseniz internet ağ trafiğinizi önce yüzde 50 sonra da yüzde 95 daraltacağız," diyor. Bu şu anlama geliyor, kullanılamaz hale gelecek bu sosyal ağlar. Türkiye'ye gelmezlerse, hem onlar (sosyal ağ sağlayıcılar), hem de kullanıcılar kaybedecek. Gelirlerse de bir sürü sorumluluk altına giriyorlar ki, bunu kolay kolay hiçbirisi kabul etmeyecek? Kabul ederse, Türkiye'deki kullanıcıların kişisel verilerini Türkiye'de barındırmakla yükümlü olacak.
V**erilerin Türkiye'de depolanması ne anlama geliyor?**
Bu sosyal ağlar ağırlıklı olarak Amerikan şirketleri. Ellerindeki kullanıcı bilgileri, işte sizin e-mail adresiniz, telefon numaranız, verdiyseniz başka bilgileriniz. Bu bilgileri ABD'de tutuyorlar ve kimseyle kolay kolay paylaşmıyorlar.
Tabii Türkiye'nin yapmaya çalıştığı burada kullanıcı bilgilerine kolay biçimde ulaşmak. İşte ağırlıklı olarak muhalif hesaplar, eleştiriler yapan Türkiye'de çok sayıda anonim hesap var. Bu hesapların kime ait olduğunu bulmak istiyor hükümet. Özellikle Covid-19 döneminde sağlık sistemine, hükümete eleştirilerin artması nedeniyle yapılan sert eleştirilerden rahatsız, ki bu eleştiriler bu platformlar üzerinden yapılıyor.
İkincisi, vatandaşı bu sosyal medya platformları ile muhatap ediyor. Vatandaşlardan veya Türkiye'den gelecek taleplere 72 saat içinde cevap vermek zorundasınız, diyor. "Eğer gereğini yerine getirmezsen sana, 100 bin liradan,1 milyon liraya kadar para cezası veririm, diyor. Mahkemelerden gelen kararları da hızlı uygulamak zorundasın, diyor. "24 saat içinde erişim engelleme ve içerik çıkarma kararlarını karşılamazsan doğan zararlardan sen sorumlusun" diyor. Buradan bir şey anlaşılmıyor ama zaten bu platformların hukuk müşavirleri burada var. Youtube, Facebook'a sulh ceza hakimliklerinden gelen kararları tebliğ ediyorlar.
Zaten bir muhatap varsa neden temsilci zorunluluğu isteniyor?
Asıl püf nokta şu; bu gelen kararların bir kısmını bu platformlar uyguluyor. Genellikle kendi iç kuralları çerçevesinde bir değerlendirme yapıyorlar ondan sonra kapattıkları hesap veya kaldırdıkları içerikler var.
Veya bunu yapmazlarsa, "Türkiye açısından sorun olduğunu kabul ediyoruz" diyorlar ve Türkiye'den görünmez kılıyorlar içerikleri. YouTube'da bu çok oluyor. Mesela 'Fetö'cü dedikleri hesaplardan veya Fethullah Gülen'in paylaştığı bazı videoları, Türkiye'den görünmez kılıyorlar. Örneğin bazı gazetecilerle ilgili erişim engelleme kararları var, Twitter bakıyor bunlar gazeteci ya da muhalif; ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü nedeniyle uygulamıyor. Bu sosyal platformalar yıllık şeffaflık raporları yayınlıyorlar. "Türkiye'den şu kadar talep geldi, bu kadarını karşıladık" gibi. Bu talepleri karşılama oranı şu anda çok düşük. Ama Türkiye'de temsilci atamasıyla bu kararların uygulama oranını yüzde 100'e çekecekler, "Yapmazsan biz de seni cezalandırırız" diyecekler.
'**WhatsApp yazışmaları izlenemez**'
Taslakta, yasal yükümlülük kapsamına alınan "şebekeler üstü hizmet" tanımı kimleri kapsıyor ve bu hizmeti sağlayanlar nasıl etkilenecek?
Bunlar "Over the top service" olarak nitelendiriliyor. İnternet sağlayıcılarınız, örneğin Turkcell, Vodafone veya Türksat'ın vermediği her türlü hizmet, servis, aplikasyon bu kapsama girer. Netflix, Spotify, Telegram, YoutTbe, WhatsApp da buna girer. Bu tabii daha da geniş kapsamlı bir şey. Şimdi "Ağ bağımsızlığı" diye bir kavram var Avrupa'da. Servis sağlayıcısı veya mobil operatörlerin, bizim internete erişimimizle ulaştığımız bu servisler arasında ayrımcılık yapmaması gerektiriyor. Evet, Youtube, Netflix'e giriyoruz, bu onların sistemlerini ağırlaştırıyor, bu bir sorun olabilir ama ağ bağımsızlığı nedeniyle bunlara müdahale etmeyeceksin. Ama bu düzenleme ağ bağımsızlığına müdahalenin yolunu açıyor.
Yani bu yasal değişiklik yasallaşırsa, yarın BTK (Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu) kamu yararı gereği "Biz Telegram, Signal ya da WhatsApı'ın Türkiye'de kullanımında kamu yararı görmediğimiz için ağ bandını daraltacağız ya da engelleyeceğiz" diyebilir.
Bu düzenleme ile ya da başka yöntemlerle W**hatsApp yazışmaları izlenebilir mi?**
Hayır, bu düzenlemelerin hiçbiri içerikle ilgili değil. İçerikle ilgili zaten şikayet geliyor, vatandaş farkında değil. Şimdi YouTube, Twitter'ı anonim kullanma şansınız var. Ama WhatsApp'ı anonim kullanma şansınız yok, zaten telefon numarası ile kullanıyorsunuz, numaranın size ait olduğu belli. Bizim gördüğümüz çok dava var, WhatsApp'tan ekran görüntüsü almış, komşusunu şikayet eden var, 10 kişilik grupta arkadaşını şikayet eden vatandaş var. Dolayısıyla zaten oradan numaranın sahibini bulmak çok kolay. O nedenle WhatsApp'ın içeriğini denetlemek gibi bir durum yok. İçerik değil burada sorun, kimin kim olduğunu bulmak.
Dünya genelinde WhatsApp'ı izlemek mümkün değil. Bu yasa çıkarsa, Türkiye talep edebilir belki ama WhatsApp bu şekilde içerik tutmuyor.
Kullanıcılar üzerinde nasıl etkileri olabilir?
Ya biz bu platformları zaten kullanamayacağız ki zaten devlet de "Kullanmayın, kullandığınız zaman bizi eleştiriyorsunuz" diyor. İlk aşamada bazı anonim hesaplar ortadan kalkacak. Dolayısıyla diğer insanlar da "demek ki bilgilerime daha daha kolay ulaşılacak" diyecek ve bu otosansürü tetikleyecek, kullanıcı üzerinde dondurucu etki veya korkutucu etki yaratacak. 'WhatsApp izlenecek' söylentisi konusunda Adalet Bakanı "Merak etmeyin, bizim öyle bir niyetimiz yok" demiyor. Bu da dolaylı bir baskıya dönüşüyorlar.