ANKARA (İHA) - Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ, 'her kuruma tek tip elbise öngören mevcut yasama korsesinin', üniversitelerin kendi kurum profillerini inşa etmeleri ve sektörde çeşitliliğin gelişmesi önünde ciddi bir engel olduğunu kaydetti.
TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Yalçındağ, 'Türkiye'de Yükseköğretim: Eğilimler, Sorunlar ve Fırsatlar' raporunun tanıtım toplantısında bir konuşma yaptı. Yükseköğretim sistemin kapsamlı şekilde gözden geçirilmesi gerektiği konusunda eğitim alanındaki karar vericilerde, üniversitelerle etkileşimde bulunan paydaşlarda ve kamuoyunda ciddi bir farkındalık olduğunu ancak, bu farkındalığa henüz ne yükseköğretime ayrılan kaynaklar ne de gerekli yapısal değişikliklerin eşlik edebildiğini söyledi. Yükseköğretim Kanunu'nun merkeziyetçi bir anlayışa sahip ve zaman zaman değişikliklere uğramış olsa da çeyrek asrı aşkın süredir uygulandığını belirten Yalçındağ, mevcut düzenlemelerin, yükseköğretim hayatının gelişen dinamiklerine ayak uydurmakta uzun zamandır zorlandığını dile getirdi.
Dünyada yükseköğretimin gelişme çizgisine uyum sağlamak için çeşitlilik ve esnekliğin iki önemli özellik olarak ortaya çıktığına dikkati çeken Yalçındağ, yükseköğretim sisteminde çeşitliliği vurgulayan, kurumların yaratıcılığını ve kimliklerini ön plana çıkaran, sorunlara ve gelişmelere esnek tepkiler verebilen, üniversiteleri birbirleriyle rekabet edebilmelerine fırsat tanıyan bir sistemin tasarlanması gerektiğini vurguladı.
Böyle bir sisteme ulaşmak için akademik özgürlükle çok yakından ilgili bir ilke olarak 'özerklik' kavramının öneminin gündeme geldiğine işaret eden Yalçındağ, özerklik düzeyinin ülkeden ülkeye farklılık göstermekle birlikte Türkiye'nin yükseköğretimde kısmi özerklik derecesi ile uluslararası karşılaştırmalarda en alt sıralarda kaldığını söyledi. Yalçındağ, şunları kaydetti:
"Her kuruma tek tip elbise öngören mevcut yasama korsesi, üniversitelerin kendi kurum profillerini inşa etmeleri ve sektörde çeşitliliğin gelişmesi önünde ciddi bir engel. Özerklik, üniversite liderlerinin, misyon ve amaçlarını, ulusal stratejiye uygun olarak tanımlamalarını ve stratejik planlarındaki hedeflere ulaşmak için sorumluluk almalarını gerektiriyor. Bunun için ise ulusal düzeydeki düzenlemelerin çok fazla müdahalesi olmaksızın üniversite liderlerinin yetkilendirilmesi zorunlu. Son dönemde
getirilen üniversitelerin kurumsal stratejik plan hazırlamaları yönündeki düzenleme, olumlu olmakla birlikte bir sonraki adım olarak mevcut ayrıntılı mevzuat yükü azaltılmalı, idari ve bütçe yönetimi sorumlulukları da üniversite liderlerine aktarılmalıdır. Yükseköğretimde reformun temel tercihlerinden biri üniversitelerin özerkliğini artırmak ve karar alanlarını genişletmek olmalıdır. Özerkliğe, hesap verebilirlik kavramının eşlik etmesi de önem taşımaktadır."
Yükseköğretimde yönetim özerkliği ile uyumlu olacak şekilde üniversitelerin kullanabilecekleri bir diğer yönetim aracının da 'bütçeleme' olduğunu vurgulyaan Yalçındağ, bütçelemenin üniversite yönetiminin kurumsal hedeflere ulaşmak için kaynakları öncelik sırasına göre düzenlemesine olanak sağlayabileceğini söyledi. Torba bütçe tahsisinin ve fon bulma kapasitesinin kurumsal özerkliğin kilit unsurları olarak görülmesi gerektiğini belirten Yalçındağ, daha özerk bir yönetim yapısının devlet dışı fon
kaynaklarında daha esnek ve yoğun bir şekilde yararlanılmasını da kolaylaştıracağını söyledi.
Yeniden yapılanacak bir sistemde yükseköğretimin siyasi etkilerden bağımsız olmasını sağlayacak yükseköğretim ve sistemin geleceğine ilişkin konular üzerine hükümete politika önerilerinde bulunacak bir eş güdüm organına ihtiyacın sürdüğüne dikkati çeken Yalçındağ, "Yükseköğretim Kurulunun, yükseköğretim kurumlarının ulusal düzeydeki temsilcisi sıfatıyla bu rolü yerine getirmesi önem taşımaktadır" dedi.
Tanıtımı yapılan raporun, 1998-2007 yılları arasında değerlendirilen 17 Türk üniversitesinin inceleme raporlarını analiz ettiğini, diğer 4 üniversitenin değerlendirme raporlarının, bu raporun yazımı sırasında tamamlanmadığı için çalışmaya dahil edilemediğini bildirdi. Yalçındağ raporun, Avrupa'daki üniversitelerde liderlik yapmış ya da yapmakta olan akademisyenler tarafından yazıldığını ve hem üniversite içi camiayı hem de üniversitenin dış dünyadaki konumunu dikkate alarak hazırlandığını söyledi. Raporun, özerklik ve hesap verebilirliğin yanı sıra üniversite içi yapılar ve karar alma mekanizmalarını, insan kaynakları yönetimini, araştırma stratejilerini, kurum dışı paydaşlarla ilişkileri, öğrenci merkezli öğretim gibi çok geniş bir çerçevede üniversitelerin durumunu ele aldığını ve öneriler getirdiğini belirten Yalçındağ, bu raporun, 'yükseköğretimde değişimi savunanları desteklediğini' söyledi.
Mevcut sistemin, Türkiye'ye, bilim, teknoloji ve rekabette öne geçirecek yaşamsal bir aktör olarak üniversitelerin potansiyelinden tam olarak yararlanmaya imkan vermediğini kaydeden Yalçındağ, Avrupa'da yaşanan gelişmelerin ve üniversitelere yansımalarının Türkiye'nin önünde ciddi bir tecrübe olarak durduğunu söyledi. Yalçındağ, "Bu tecrübeden yararlanmak, üzerine kendi sistemimizin kazanımlarını koyarak ilerlemek artık bir zorunluluk haline geldi. Daha fazla vakit kaybetmeden geniş katılımlı bir süreç çerçevesinde harekete geçilmesi gerekiyor" dedi.