HABER

"Türkiye'deki organ nakli sistemi suistimale açık değil"

Kartal Koşuyolu Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi Akciğer Nakli Ünite Sorumlusu Doç. Dr. Ahmet Erdal Taşçı: - "Türkiye'de devletin kurduğu organ nakli sistemi suistimale açık bir sistem değil. Yani kim olursa olsun organ nakli sisteminde birbirinden asla farklı yok. Akciğer naklinde sıra diye bir şey yok. Akciğerler boy, kilo, ağırlık gibi ebat uyumuyla ve kan grubu uyumuyla kime uyuyorsa ona takılıyor ve bu kararı da biz veriyoruz" - "İki senede 54 nakil yaptık. Koşuyolu Hastanesi'nde devletin bize sağladığı imkanlarla bunu gerçekleştirdik. Yani isteklerimizin neredeyse tamamı karşılandı. Şu anda en ufak bir eksiğimiz yok"

İSTANBUL (AA) - HATİCE ŞENSES - Kartal Koşuyolu Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi Göğüs Cerrahisi ve Akciğer Nakli Ünite Sorumlusu Doç. Dr. Ahmet Erdal Taşçı, Türkiye'deki organ nakli sisteminin suistimale açık bir sistem olmadığını belirterek, "Yani kim olursa olsun organ nakli içinde birbirinden asla farklı yok. Akciğer naklinde sıra diye bir şey yok. Akciğerler boy, kilo, ağırlık gibi ebat uyumuyla ve kan grubu uyumuyla kime uyuyorsa ona takılıyor ve bu kararı da biz veriyoruz." dedi.

Doç. Dr. Taşçı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye'de 2004'ten itibaren akciğer nakli yapıldığını ancak çeşitli bürokratik işlemler kapsamında nakillere bir süre ara verildiğini ve 2009 itibarıyla işlemlerin kesilmeksizin devam ettiğini söyledi.

Taşçı, nakil dışında hiçbir tedavi ve cerrahi işleme cevap vermeyen, operasyondan sonra 2 yıl daha ömür sürebileceğini varsaydıkları hastaların nakil programına alındığını dile getirdi. Kanserli dokuya nakil yapılamadığını aktaran Taşçı, bu hastaların akciğeri değişse bile vücuttaki kanserli hücreleri tamamen temizlenemediği için verim alınamadığını vurguladı.

Bronşektazi, kistik fibrozi, KOAH, sarkoidoz gibi hastalıklardan dolayı akciğeri zarar gören hastalara son dönemlerinde nakli uygulandığını belirten Taşçı, "Sonuçların iyi olabilmesi için ameliyat masasına yatırdığınız hastanın fiziki durumunun da iyi olması gerekiyor. Akciğer naklinde, en zor nakiller enfektif hastalıklar nedeniyle meydana gelen nakillerdir. Ameliyatı zor olmasına rağmen başarı şansı en çok bu hastalıklarda yüksektir." diye konuştu.

Nakledilen akciğerlerin de bir ömrünün olduğunu dile getiren Taşçı, tıp kitaplarında bu sürenin 5-7 yıl olarak belirtildiğini anlattı.

Taşçı, şunları kaydetti:

"Fakat bunların hepsi kitabi bilgidir. 20 senedir nakil yapılmış akciğerle yaşayan hastalar da var. Temel olarak akciğer naklinden sonra, akciğerin ömrü hastanın kendi yaşantısıyla veya yaşadığı çevrenin kendisine sağladığı şartlarla ortaya çıkıyor. Bir hasta ameliyattan sonra kendisine iyi bakıyorsa çok uzun süre bu şekilde yaşamını sürdürebiliyor. Başka hasta ameliyattan sonra ailevi problemler yüzünden taburcu olamıyor, hastanede kalmaya devam ediyor çünkü taburcu edeceğiniz ortamda bir yaşam alanı yok. İşte bu durumdaki bakımsız hasta ölüme mahkum oluyor. Bir kere bu hastaların morale ve bakacak kişi ya da kurum tarafından sahiplenilmeye çok ihtiyacı var."

- "Kronik solunumsal hastalıklar ızdırap veren hastalıklardır"

Doç. Dr. Ahmet Erdal Taşçı, akciğer nakline giden süreçte kişilerin hastalıkları nedeniyle çok ciddi sağlık sorunlarıyla karşı karşıya kaldıklarını bu nedenle hastaların ruhen de yıprandığını dile getirerek, "Bu hastalar 24 saati oksijenle yaşamak zorunda kalıyor. Sırf tuvalete gitmemek, o sırada nefes darlığı çekmemek için su içmeyen hastalar var. Kronik solunumsal hastalıklar gerçekten ızdırap veren hastalıklardır. Çok yavaş öldürür fakat çok ızdırap çektirir. Düşünün boğuluyorsunuz, odadaki herkes nefes alıyor ama siz o nefesi alamıyorsunuz. Dolayısıyla bu hastaların moral güçleri diğer hasta gruplarına göre daha düşük oluyor." değerlendirmesinde bulundu.

Organ nakli işleminin bir ekip işi olduğunu belirten Taşçı, yüksek başarı elde edilebilmesi için bu disiplinin sağlanması gerektiğini söyledi.

Taşçı, akciğer naklinde, nakil başarısı kadar önemli bir konunun da hastanın sosyal yaşam şartları olduğuna dikkati çekerek, şöyle devam etti:

"Nakil yaptığınız hastayı sobayla ısınan, güneş görmeyen bir eve gönderemezsiniz. Hastayı içinde küf olan ya da bodrum katında bulunan bir eve taburcu edemezsiniz. Çünkü yaptığınız naklin bir anlamı kalmaz. Bu yüzden de çok kuvvetli bir sosyal destek ekibimiz var. Onlar da hastanın sosyal yapısını ve şartlarını araştırıyor, bu kapsamda hazırladıkları raporları bize sunuyorlar. Biz de ona göre hastaya fiziki şartlarını değiştirmesi gerektiğini anlatıyoruz. Bu konuda devlet ve belediyeler imkanları olmayan hastalara bizim kişisel girişimlerimizle çok destek oluyor. Şimdiye kadar sosyal yetersizliği olup ilgili yerlere şartlarının düzeltilmesi için başvurduğumuz hastaların hiçbiri için ret almadık."

- "Türkiye'de organ nakli başarıyla gerçekleştiriliyor"

Türkiye'de organ nakli işlemlerinin başarıyla gerçekleştirildiğine işaret eden Taşçı, şunları kaydetti:

"İki senede 54 nakil yaptık. Koşuyolu Hastanesi'nde devletin bize sağladığı imkanlarla bunu gerçekleştirdik. Yani isteklerimizin neredeyse tamamı karşılandı. Şu anda en ufak bir eksiğimiz yok. Türkiye'de devletin kurduğu organ nakli sistemi suistimale açık bir sistem değil. Yani kim olursa olsun organ nakli içinde birbirinden asla farklı yok. Akciğer naklinde sıra diye bir şey yok. Akciğerler boy, kilo, ağırlık gibi ebat uyumuyla ve kan grubu uyumuyla kime uyuyorsa ona takılıyor ve bu kararı da biz veriyoruz. Kan nakli kurallarına uyumlu 'Rh' faktöründen bağımsız çapraz nakiller yapılabiliyor. Yani bu konuda tıbbi olarak yapılabilecek çok şey var. Problemler var ancak aynı problemler temel olarak yurt dışında da var. Bu süreci yaşadıkça problemler çıkıyor, problemler görüldükçe de aşılıyor."

En Çok Aranan Haberler