HABER

Türkiye’nin 10 yılına şekil verecek formül

Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, birkaç ay içinde yasalaşması beklenen mali kuralın denklemini verdi.

“İyi günde kötü günde, hastalıkta sağlıkta bu formüle bağlı kalarak uluslararası piyasaların ve kendi piyasamızın güvenini kazanacağız. Bu formül, Türkiye ekonomisinin önümüzdeki 10 yılının yol haritası olacak” dedi.

Ben bile 2012 sonrasını göremiyorum, mali kural görmemizi sağlayacak

Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Ali Babacan, birkaç ay içinde açıklanacak mali kuralın detaylarını anlattı. Dolmabahçe’deki Başbakanlık Çalışma Ofisi’nde gazetecilerle biraraya gelen Babacan, söz konusu mali kuralla ilgili dar aralıklara sıkıştırılan parametrelerin ekonomistlerin görüşüne açıldığını farklı senaryolara göre simülasyonlar yapıldığını, tek rakamdan oluşan parametrelere uygun mali kuralın birkaç ay içinde yasalaşacağını ve 15 Mayıs’ta 2011 bütçesi ile ilgili başlayacak çalışmalara yetiştirileceğini söyledi. Babacan bir soru üzerine sözkonusu mali kuralla ilgili akademisyenlerden, ekonomistlerden görüş alırken muhalefet partileri ile bu konuyu paylaşmadıklarını belirtti.

Peki bu mali kural ne sağlayacak? Devlet Bakanı Babacan, mali kuralın getireceklerini de şöyle özetledi: “Orta vadeli program 2012’ye kadar bir mesaj veriyor. Ancak sonrasını ben bile bilmiyorum. Mali kural bize uzun vadeli perspektif getirecek. Ekonomiye büyük faydası olacak. Bugün finansta en büyük sorun nedir? Vadelerin kısalığı. Mevduat vadeleri kısa. Hazine’nin 10 yıllık borçlanması daha yeni yapılıyor. Biz kamu olarak uzun vadede ne yapacağımızı açıklayacağız ki, diğer oyuncular da ona göre kararını verip planını yapabilsin. Uzun vadeli öngörü Türkiye’nin genel risk durumunu da düşürecektir. Mali kural bir rota çizecek. İstikameti belli olmayan ekonomiler yüksek risk barındırır. Mali kural bunu önleyecek.”

Uymamanın cezası ne?

Mali kural bir yasa ile belirlenecek. Peki bu kurala uymamanın bir cezası var mı? Babacan, şöyle cevap verdi: Mali kural uygulanmaya başladıktan bir kaç sene sonra bunu da değiştirmeye kalkmanın çok ciddi sonuçları olacaktır. Hem içte hem de dışta ciddi kredibilite düşüşleri yaşanır. İyi işlenmiş birşeyi niye değiştiriyorsun diye sorarlar. Kamuoyu baskısı olur. Bugün biri çıkıp ‘Merkez Bankası’nın bağımsızlığını kaldırdım’ derse piyasaların reaksiyonu nasıl olur? Aynı şey. Mali kuralı değiştirmeye kalkan sonuçlarına katlanır.”

Tekel’de geri adım yok

Ali Babacan, Tekel işçileri konusuna da değindi ve geri adım atmanın mümkün olmadığını söyledi. 4/C koşullarında iyileştirme yaptıklarını bunun bir adım olduğunu kaydeden Babacan, “Tekel konusunu istismar eden örgütler var. Aylık 40 milyon, yıllık 480 milyon TL ödeme yapıyoruz. Daha önce sendikaların verilmiş sözleri vardı. Şimdi çark ettiler. Oysa biz bu insanlara şartları iyileştirilmiş 4/C öneriyoruz. 3 milyonun üzerinde işsiz var. Biz bunlara 480 milyon TL aktarıyoruz kalanları ne yapacağız? Kıt kaynakları 8 bin kişiye yönlendirmemiz mümkün değil” diye konuştu.

5 bilinmeyenli denklem gibi formül ne demek istiyor?

Mali kural 4 parametreden oluşuyor. Birinci parametre bütçe açığında hangi oranın hedeflendiğini ortaya koyuyor. Yani bütçe açığı 10 yıllık periyodda milli gelirin yüzde kaçı kadar olacak?

Burada hükümet yüzde 0.5 ile yüzde 1 arasındaki bir dengeyi tartışmaya açmış durumda. 2010 için yüzde 4.9 olan bütçe açığı/GSYH oranının yüzde 1’e çekilmesi, mali kuralın ilk halkası olacak. (Bu oran 0.5 olarak da belirlenebilir. Kesin rakam müzakerelerden sonra netleşecek.)

İkinci parametre hedeflenen bütçe açığına hangi hızla gidileceğini ortaya koyuyor. Yani mali kural oluştuktan sonra yüzde 4.9 olan bütçe açığı/GSYH oranı nasıl bir hızla yüzde 1 hedefine gidecek. Her yıl bu açığın ne kadarlık bölümü kapatılacak?

Bunun için bir büyüme eşiğine ihtiyaç var. İşlerin iyi ya da kötü gittiğini üçüncü parametre olan büyüme eşiği gösterecek. Burada da müzakere edilen oranlar yüzde 3.5 ile 5 arasında değişiyor. Yine net rakam bir iki ay içinde belirlenecek.

Dördüncü parametre ise ne tasarruf edilecek ya da ne harcanacak. Örneğin mali kuralda yüzde 5’lik büyüme rakamı Türkiye için eşik kabul edildi. Eğer o yıl Türkiye yüzde 7 büyüdüyse, yani işler iyi gittiyse bunun ne kadarı tasarruf edilecek? Ya da işler kötü gitti, Türkiye yüzde 5 yerine yüzde 3 büyüyebildi. Aradaki 2 puanlık fark için bütçeden ne kadar harcama yapılacak, ekonomi nasıl desteklenecek?

İşte bu dört parametre için belirlenecek kesin rakamlar Türkiye’nin mali kuralını oluşturacak.

Formüldeki tanımlar:

sa: Kamu açığındaki değişim

y: Yakınsama hız katsayısı

a(-1): Bir önceki yıl gerçekleşen kamu açığı

a*: Hedef kamu açığı

k: Konjonktür etkiyi yansıtma katsayısı

b: Reel büyüme

b*: Reel büyüme hızının uzun vadeli ortalaması

31.12.2009’da IMF ile tam mutabakat vardı sonra şartlarımız değişti

Babacan, IMF ile ilişkileri değerlendirirken 31.12.2009 tarihi itibarıyla anlaşma yapacak tam uzlaşı noktasına geldiklerini ancak daha sonra kendileri için şartların değiştiğini ve yeni şartları müzakere etmeye başladıklarını söyledi.

Babacan, IMF ile ilişkileri şöyle değerlendirdi: “Biz dünya aleme şunu gösterdik ki krizden çok az etkilendik. Dünya alem tescil etti ki Türkiye kendi ayakları üzerinde durabiliyor. Biz IMF ile artık büyümeyi destekleyen programı konuşuyoruz. Bunu İstanbul’daki IMF toplantıları esnasında ortaya koyduk. 31.12.2009 tarihi itibarıyla da IMF ile tüm konularda mutabakat halindeydik. Ancak sonra bizim için şartlar değişti. Mesela büyüme tahminleri değişti. Sonuçta bizim acelemiz yok. Zamanlaması tamamen rasyonel birşey. Biz sabırlıyız. Dediğim gibi yeni şartlara göre bir daha bakalım dedik, yeni projeksiyonlar belirledik. Acelemiz de yok. Apar topar bir ihtiyaç yok. Bu sene olur olmaz, hiç olmayabilir de.”

Gelen para Merkez’e

Türk özel sektör ve kamunun önümüzdeki 12 ay içinde 100 milyar dolara yakın bir ödemesi olduğunu ancak Merkez Bankası rezervlerinin 75 milyar dolar civarında olduğunu, bu yüzde 75’lik karşılama oranının da diğer ülkelere göre düşük kaldığını kaydeden Babacan, IMF’den gelecek olası kaynağın Merkez Bankası rezervlerini güçlendireceğini söyledi.

Bu sayede şu an iç borç çevirme oranı yüzde 104’lerde olan Hazine’nin piyasadan borçlanma ihtiyacının da azalacağını kaydeden Babacan, bunun da banka kaynaklarının reel sektöre, tüketiciye kanalize edilmesi anlamı taşıyacağını vurguladı.

‘Toz duman kalkarken dolardaki hareket normal, korkmayın’

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın son 2 günde gözaltıların ardından piyasalarda yaşananlara yönelik yorumu, “Korkmaya gerek yok” oldu. Doların hızla 1.50 TL bandını geçip önce 1.5250’e, dün de 1.55’e çıkan yolculuğunu ve Borsa’daki 2 günlük kayıpları yorumlayan Babacan, şöyle konuştu:

“Türkiye bir transformasyon yaşayacaksa, Batı standartlarında bir hukuk devleti olma konusunda bir dönüşüm gerçekleştirecekse elbette biraz toz duman kalkacak. Her temizlikte biraz toz kalkar. Bu toz duman bir baskı rejimine doğru giderken kalksaydı problem olurdu. Ancak daha çok demokratikleşme yönüne giderken toz duman kalkıyorsa korkmaya gerek yok. Hiç endişe edecek bir durum yok. Bir kaç gün sonra ortalık sakinleşir.”

Babacan, kurun bir sonuç olduğuna da dikkat çekerken, ihracatçıların kurla ilgili şikayetlerine cevap verdi: “Bu ülkede 2002 yılında kur 1.70 TL’lerdeydi. İhracat 36 milyar dolardı. Kur düştü ancak ihracat 120 milyar dolarları geçti. Demek ki kur herşey demek değildir. Öyle olsaydı ihracatta bu başarı yakalanamazdı. Zaten ihracatta başarı sadece kurla oluyorsa bu sakat bir ihracattır. Kur önemsizdir demiyorum ancak herşey demek değildir. İhracatçı düşük kurla da ayakta kalmayı öğrenmeli.”(Vatan)

En Çok Aranan Haberler