HABER

Türkiye'nin AB üyeliği tartışmaları

BERLİN (İHA) - Almanya'nın başkenti Berlin'de, "Türkiye'nin Avrupa Birliği (AB) üyeliği AB için kazanç mı, yoksa kayıp mı?" başlığı altında bir konferans düzenlenerek, Türkiye'nin AB üyeliği tartışıldı. Konferansta bir konuşma yapan Berlin Avrupalı Türkler inisiyatifinden Prof. Dr. Alparslan Yenal, "3 Ekim'deki görüşmelerin başlamasında sorun olmayacak" dedi.

Prof. Dr. Yenal yaptığı konuşmada, "AB içindeki ekonomik durumun hiç iç açıcı olmayışı ve reformların tıkanıp kalmış olması ile işsizle mücadelenin başarısızlığı, referandumda 'hayır' denilmesine neden olan etkenlerin başında geliyor. Bu durumda anayasa taslağı kontratının içeriği tartışılmadı, oysa konunun bir parçasıydı. Aanayasanın reddi, Chiraq'ın başarısız hükümet politikasına bir yanıttı. AB içindeki gündemi de değiştirdi ve son günlerde mali politikaların çıkmaza girmesiyle, AB'nin 'nereye gidiyoruz' düşüncesinin tekrar gündeme gelmesine neden oldu. AB bugün iç sorunlarını çözmüş değil ve son genişlemeye de hazır değildi. Son genişlemeyle

AB, büyük bir sorun yumağı halinde. Parlamenter sistem içinde ve demokratik sistem içinde eksiklikler var" açıklamasında bulundu.

Potsdam Üniversitesi'nden Prof. Dr. Manfred Görtemaker, "Türkiye'nin üyeliği AB'yi güçlendirir mi, yoksa zayıflatır mı?" sorusuna doğrudan bir yanıt vermedi. Almanya'nın demokratikleşme sürecine değinen Prof. Dr. Görtemaker, Türkiye'nin de aynı süreçten geçmesinin önemi üzerinde durdu. Görtemacker, "Türkiye'ye demokrasiyi taşıyacak orta sınıfın oluşup oluşmadığı sorulmalıdır. Türkiye'de, Avrupa ülkeleri gibi aydınlanma sürecinin yaşanmadığı tarihi bir gerçektir. Ancak bu, Türkiye'nin AB'ye girmesi konusunda öne sürülebilecek tek başına bir gerekçe teşkil etmemelidir" dedi.

Avrupa halkının AB ile ilgili daha fazla bilgilendirilme arzusunun ağır bastığını belirten Avrupa Politikası Enstitüsü Direktörü Barbara Lippert, Türkiye'nin AB üyeliğine ilişkin endişeler taşıdığını belirterek, "AB Hıristiyan kulübü mü? Evet ya da hayır, cevap ne olursa olsun, bunu bizlerin yanıtlaması yerine, halkın tartışmasına ön ayak olunmalı. Türkiye'nin modernleşmesi ve demokratik gelişimin teşviki için de halkın dinamizmine kulak verilmeli. Türkiye'nin AB'ye, komşuluk ilişkilerinin beraberinde mali giderler getireceği de göz ardı edilmemeli. AB halkı için durumu şeffaf hale dönüştürmeli. Ancak ben, Türkiye için imtiyazlı ortaklık gibi dolaylı yolların öne sürülmesini desteklemiyorum" şeklinde konuştu.

YORUMLARI GÖR ( 0 )

En Çok Aranan Haberler