HABER

Türkiye'nin bilişimle kalkınma umudu

İSTANBUL (İHA) - Microsoft Türkiye Genel Müdürü Çağlayan Arkan, Türkiye'nin bilişim sektöründe dünya ölçeğinde kötü durumda olduğunu ancak, yapabileceği çok şeyin olduğunu söyledi.

Microsoft Türkiye, ülkemize yaklaşık 11 yıl önce geldi. Dört genel müdür değiştirdi. Şirketin ilk genel müdürü Emre Berkin, ikincisi Süreyya Ciliv, üçüncü genel müdür Haluk Maga ve şu anda 9 aydır görevde olan Çağlayan Arkan. Microsoft Türkiye Genel Müdürü Arkan'ın diğer müdürlere göre farklı bir çizgisi var. 1962 doğumlu genç nesil Arkan, kendini adeta bilişime adamış bir Türkiye sevdalısı. Arkan diğer taraftan şirketin de en yerli genel müdürü. Orta Doğu Teknik Üniversitesi Endüstri Mühendisliği'nden mezun olan Arkan kariyerinin başında Türkiye'deki şirketlerde görev yaptı. Microsoft'tan önce genel müdür olduğu Siemens Business Services'ta uluslararası şirket tecrübesi kazandı ve 1 Eylül 2003 tarihinde Microsot Türkiye'nin 4. genel müdürü olarak görev başladı. Koltuğa oturur oturmaz Microsoft'un enerjisini Türkiye'ye nasıl adapte edebileceğini ve bilişim yolcularıyla hangi ortak noktalarda bulabileceğini planladı. Aynı yolda iyi bir performans ve tempolu ama uzun soluklu çalışmalarıyla hizmetlere ivme katmaya çalışıyor.

Çağlayan Arkan ile bilişimi, bilişim felsefesini, dünya ve Türkiye'nin durumunu masaya yatırdık. Türkiye'nin kalkınma yolunda unuttuğu en önemli sektörlerden birinin bilişim olduğuna dikkat çeken Çağlayan Arkan "bilişim"in mutlaka kalkınmanın direkt etkileyicisi olarak görülmesi gerektiğini belirtiyor ve "Türkiye kötü durumda. Burada iki davranış biçimi düşüyor: Bir havlu atmak, 3. dünya ülkesi durumunu kabul etmek. İki, bu durumun değişmesi için harekete geçmek. İkinci durumu kolaylaştıracak göstergeler var: Bir ekonomik kalkınma teknolojiden faydalanılarak oluyor, iki bu yönde muazzam bir gelişmiş ülkelerden Türkiye'nin de içinde bulunduğu doğu yönüne doğru bir kayış var. Büyük kurumlar hizmetlerini artık başka ülkelerden almak istiyorlar, daha ucuz iş gücü, daha verimli çalışmak istiyorlar. Bunu üretimde yaptılar, şimdi servis alanında yapmak zorundalar" diyor.

"TÜRKİYE, SERVİS ALANINDA ÇOK İYİ" Sohbet derinleştikçe Çağlayan Arkan'a sorularımızı bir bir sıralıyoruz:
- Nedir bu servis alanı?
"Servis alanı Türkiye'nin çok iyi olduğu bir alan. Bu konuda bütün dünyada bir iş gücü açığı var. Türkiye'de de genç bir nüfus var ama eğitemiyorsunuz. Ama eğitmeye karar verdiğiniz noktada büyük avantaj. Sadece genç değil, mücadeleci, savaşçı, dayanıklı, krizleri atlatmış, başarıya aç bir nüfus büyük avantaj ama eğitilmesi lazım. Türkiye konum itibariyle Avrupa Birliği'nin (AB) dibinde. AB'ye buradan özellikle çok sayıda hizmet verebilir. Bunu Anadolu'nun çoğu yerinde konumlayabilir. Dolayısıyla servis ihracatıyla hem gelir ve hem de istihdam oluşturabilir."
- Kısacası ne yapmak gerekiyor?
"Yazılım konusuna eğilmesi lazım, bilgi politikaları, eğitimle desteklenen inovasyon (dünyaya bir yeniliğin katılması) politikaları ve ciddi yazılımcı, bilişimci yetiştirilmesiyle entellektüel sermaye birikimi, işte ekonomik kalkınmanın başı bu. Türkiye bunu hangi alanda yapmalı: Teknoloji için teknoloji, iş için teknoloji, iyi bir hayat için teknoloji. Burada sorunlarımız nelerdir: Açlık ve tarım. Dünyanın sorunları; sosyal güvenlik, sağlık, güvenlik..."
- Treni kaçırdık mı?
"Türkiye bu sorunları teknolojiyle çözdüğü noktada muazzam bir bilgiye ulaşır. Bunu dünyanın her yerine satar. Sosyal güvenlik sorununu Almanya çözmedi, sağlık sorununu ABD çözmedi. Buradaki çözüm ve hizmetler fevkalade Türkiye'yi A durumundan B durumuna getirir. Dünyaya bakın 6 milyar nüfusun 600 milyon insan bilgisayar kullanıyor. Telefon çevir sesini duymamış yüzde 80'lik bir nüfusu var dünyanın. Böyle bir noktada Türkiye'de bu iş yeni başlıyor. Ben şimdi yola çıkıyorum diyebilir. Tren kaçmış değil. Türkiye'nin süratle bir pozisyon alması gerekli. Ama dünya bu kadar gelişmeye rağmen hala bilişim konusunda bakir. Asya nüfusunun yüzde 1'den azı internete ulaşabiliyor. Afrika'da 800 milyon insan yaşıyor. 14 milyon telefon sahibi var. 1 milyon internet kullanıcısı var. Türkiye'de ise 8 milyon internet kullanıcısı bulunuyor. Görüldüğü gibi kaçmış bir şey yok. Esasında Türkiye'nin kendi sorunlarını teknolojiyle çözmesi, teknoloji için teknoloji değil, kalkınma, verimlilik, rekabet için teknolojiyi oluşturmalıyız. Sosyal güvenlik, adalet, eğitim, savunma, sağlık, bir performans ve tempolu ama uzun tarım benzeri gibi sektörlerde Türkiye bilişimle sorunları çözdüğünde treni kaçırmaz, ciddi şekilde gelir seviyesine ulaşır."

BİLİŞİM ALANI - Nasıl bir Türkiye, nelere bakıyoruz, neler yapıyoruz?
"Bir parça irkitmek, bir parça rahatsız etmek, bir parça moral bozmak, ne yapabiliri tartışmak, ortak akılı oluşturmak, eylem planını belirlemek, bundan sonra gelecek yıllarda bu sektörü nasıl ileriye taşıyacağız... Türkiye bilişim konusuna başlarken çerçeve çizmek adına 4 saptama yapılabilir: Bunlardan biri ekonomik kalkınma, bilgi ve teknoloji ve bunları üretmeden olmadan olmaz. Ekonomik kalkınma entelektüel sermaye ve bilgi birikimi olmadan olmuyor. Bunların ticari sonuçlarını kişi, kurumlar, ülke olarak da düşünülebilir. Bunlar yaşamadan olmuyor. ABD bilgi politikalarını nasıl oluşturmuş, Rusya devrim ertesinde politikalarını nasıl oluşturmuş, Norveç ikinci dünya savaşından sonra politikalarını nasıl oluşturmuş, bunlara iyi bakmak gerekiyor."
- Bilişim doğru yatırım alanı mı?
"Türkiye kalkınacaksa bunu mutlaka bilgi, entelektüel ve sosyal sermayesi ile yapmak zorunda. Bilişim doğru yatırım alanıdır. Bilişim çalışanı yetiştirmenin bir kişi açısından maliyeti ve diğer sektörlerle karşılaştırması ve bunun karşısında da her sektördeki bir çalışanın oluşturduğu katma değer olarak baktığımızda bilişim lehine 3'te bir, 5'te bir, 8'de bir oranları sanayi, hizmet veya tarım yönünde görüyorsunuz. Kişi başına baktığınızda ise bilişim bunların hepsinin ötesinde bir yer tutuyor. Biz ekonomik kalkınmayı yapmak için bilgiden yararlanacak. Bunun için de bilişim sektörüne yatırım yapmak zorundayız."
- Dünyadaki durum ne, ABD bu işi nasıl götürüyor?
"Ekonomisi 10 trilyon dolarlık ABD bilişim üretimini Uzakdoğu'ya taşımış. ABD ve ABD'nin büyük işletmeleri işin yüzde 60-70'ini ülke dışına taşıyor. Servis de global hale geliyor. Servis alanında ciddi maliyet, verimlilik, etkin yönetim önemli. ABD'de 3.5 milyon civarında iş 2015 yılına kadar çıkacak. Bunun karşılığı 138 milyar dolar. İngiltere, Fransa ve Almanya'daki çok uluslararası firmalar da çeşitli sektörleri yurt dışına taşıyorlar. Bunlar arasında AR-GE gibi şirketleri offshore yapan firmalar var."

"BİLİŞİMİN BAŞINI HİNDİSTAN ÇEKİYOR" - Ya Hindistan?
"Aslında bilişimin başını Hindistan çekiyor. Hindistan yazılım ve servis ihracatıyla 2003 yılında 8 milyar elde etmiş. 58 milyar doları 2008 yılı için hedefliyor. 500 bin istihdam oluşturdu. Hindistan önemli hizmet veriyor. Hindistan önemli bir yerde duruyor. 2010 yılında 6 milyon üniversite verecek. Bugün Hindistan'ın yüzde 60'ının elektriği yok. 300 milyon civarında okuma yazma bilmeyen insan var. 1 doların altında yaşayan 350 milyon insanı var. Dolayısıyla hiçbir ülke almış başını gitmiş değil."
- Peki Türkiye bir İrlanda olabilir mi?
"İkinci başarı hikayesi İrlanda... Biz İrlanda olamayız. Türkiye olmalıyız, ama örnek almalıyız. 20 sene önce İrlanda tarım ülkesiydi, patates ülkesiydi, beyin göçüne maruz kalıyorlardı. Geçen yıl İrlanda 200 bin göçmen kabul eden bir ülke durumuna geldi. Avrupa'nın en büyük yazılım ihracatçısı. Toplam PC üretiminin üçte birini İrlanda yapıyor. Muazzam yabancı sermaye geçiyor. Milli gelir yüksek."
- Türkiye olarak biz nerede bulunuyoruz?..
"Buna 4 kategoride bakıyoruz. Liderler, takipçiler, yükselenler ve yeni başlayanlar. Biz yeni başlayanlar kategorisindeyiz. Bu moralimizi bozuyor. Hindistan'ın 50 milyarlık bir ihracat planladığı pazarda biz de yer almaya çalışmalıyız. Siz AR-GE çalışması yapmadığınız, teknoloji üretmediğiniz, bilgi üretmediğiniz ve bunu koruma altına almadığınız sürece tabi ki milli gelir itibariyle, sosyal ve ekonomik göstergeler itibariyle maalesef hiçbir yerde olamıyor. Türkiye hala politikası, kanunları itibariyle tamamen ev ödevlerini yapmış, kapatmış değil. Pazar ve marka değerleri yüksek firmalara baktığınızda Türk firmalarının olumsuz durumu ortaya çıkıyor. Bunu teknoloji ve bilişimin ortaya koyduğu belli oluyor. Türkiye'de 1.8 milyon kamu çalışanı var. 120 bini bordro yapıyor. Dolayısıyla buraya iyi yönüyle de bakabilirsiniz: Ne kadar kısa zamanda, küçük yatırımlarla Türkiye ne kadar büyük tasarruflar sağlayabilir, ne kadar önemli adımlar atabilir?.."
- Fas örneği ürkütüyor, Bulgaristan düşündürüyor, ne dersiniz?
"Fas küçük bir ülke ama bizden yüzde 15 daha büyük bilişim sektörüne sahip, utanç verici. Bulgaristan'a bakalım... Bir marka değil, eğitimli insanı var, bir de gözünü dışarı dikmiş. 213 milyon dolar yazılım ihracatı yapmışlar. Koskoca Türkiye'nin bu kadar büyük şirketleri var, bu kadar ekonomimiz var. Dünyanın en büyük 22. ekonomisine sahibiz, ama bunun kullandığı teknolojinin oluşturduğu bilişim sektörü büyüklüğü, yazılım sektörünün büyüklüğü 300 milyon doların altında. Bu örneklerin iyi değerlendirilip büyük bir motivasyonla yola çıkılması lazım. Bunu yapacak gücümüz de fazlasıyla var."

"TÜRKİYE'NİN GENEL MÜDÜRÜ, BAŞBAKAN'DIR" - Ne yapacağız, nereye müracaat edeceğiz?
"Ne yapmalı?.. Sihirli değnek yok. Oturup kendi çözümümüzü bulacağız. Burada en önemli konu burada liderlik. Bir şirket büyüyecekse bu büyüme şirketin en tepesinden beklenir. Yani genel müdür. Türkiye'nin genel müdürü de Başbakan'dır. Konuyu sahiplenip alıp götürmesi Başbakan'ın görevidir. Bilişim yatırımlarının ön plana çıkarılması gerekir. Bu yapılırsa Türkiye büyük bir süratle kalkınır. Biz bir e-ülke değiliz ama e-şehir, e-şirket, e-bakanlık, e-genel müdürlük çok önemli adımlar attık. Bunları bir şemsiyede birleştirerek atlayabiliriz, buna hiçbir sebep yok."
- Türkiye için daha ilerisi?...
"Bu işin daha ilerisi en başarılı yazılımdır. Ama ekonomik ve uzun dönemli kalkınma yazılım ihracatı, entelektüel sermaye ile oluyor. Bir yandan da yazılımcılarını, teknolojistlerini, bilişimcilerini yetiştirmelidir. Türkiye'ye dönüp bir bakın: İnsanlarımıza bilgisayar ve teknoloji kullanmaya neden veremedik. Ama cep telefonu kullanmak için insanlar kişisel nedenler buldu. Yüzde 40 civarında bir penetrasyonla bugün cep telefonu pazarı karşımızda. Cep telefonu operatörleriyle piyasada yüzde 60-70'ler civarında penetrasyon öngörülüyor. Bunu bilgisayarda niye yapamadık bunu düşünelim..."
- Web konusunun burada bir etkisi olabilir mi?
"İnterneti kucaklamak çok çok önemli. Webde hizmet ve içerik olmaması tabi ki önemli bir etken. bir performans ve tempolu ama uzun Bunu devlet hizmetleri ve eğitim başta olmak üzere süratle gerçekleştirirsek bizim insanlarımız da bilgisayar kullanır, diye düşünüyorum. Devlet artık satın alma, müşteri modundan özel sektörle beraber çalışır, yatırım yapar hale yönelmeli. Böyle davrandığı zaman kaynak sorunu da kalmayacak. Parayı sonuca vermiş oluyor, girdiye, araca değil. Hem riski paylaşmış oluyor, hem insan kaynağı yönüyle özel sektörün kaynaklarını kullanıyor. Kamuda değişim e-devlet, e-ülke diyoruz. Devletin artık şirketi ve vatandaşı müşteri gibi görmesi lazım."
- Telekomünikasyon sektörüne nasıl bakıyorsunuz?
"Yeni telekomünikasyon işletmecisi olarak lisans alan işletmelerin ve alanın gelişmesi, enerji, gaz ve elektrik dağıtımı başta olmak üzere bilişim sektörleri bilişim sektörünün en fazla ilgi göstereceği alanlar olacaktır"
- Yerel yönetimler konusunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
"Microsoft'un olmadığı alan yok. Hizmetlerimizi merkezi yönetim ve yerel yönetim olarak her alana yapabilme planlarımız var. Bütün dünyada da bunu böyle yapıyoruz. Aslında yerel yönetimlerde yaptığımız atılımların toplamında e-ülke konumuna gelmek mümkün. Yerel yönetim ve kamu reformu bizim açımızdan çok önemli yeni bir alan. Buradaki çözümler, imkanlar, vizyonlar, örnekler, başarı hikayelerini Türkiye'ye getirmesi yönüyle burada da öncü olacağız."

En Çok Aranan Haberler