HABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

"Türkiye'nin dışarıdan fonlanma olanağı kalmadı"

ANKARA (ANKA) - Türkiye Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler Odaları Birliği (TÜRMOB) Genel Başkanı ve eski ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı Masum Türker, Türkiye'den sıcak para çıkışının devam edeceğini, Türkiye'nin artık "dışarıdan fonlanma" olanağının kalmadığını, buna bağlı olarak AKP dönemindeki "sanal" büyümenin de devam etmeyeceğini söyledi.
TÜRMOB Genel Başkanı Masum Türker, ekonomik gelişmelerle ilgili olarak ANKA'nın sorularını yanıtladı. Türkiye'nin küresel krizin kapsama alanına girdiğini ifade eden Türker, yurt dışına çıkan sıcak paranın 42 milyar dolar olduğuna dikkat çekti ve "Geri kalan kesin bilinen, sıcak para 59 milyar dolardır. Bu çıkış devam edecektir. Bunun temel nedeni insanların şu anda likit olma isteklerinden kaynaklanıyor" dedi. Türker'in, ekonomiye ilişkin değerlendirmeleri özetle şöyle:

-BÜYÜME DARALACAK-

"Likit olma isteğini dikkate alırsak Türk ekonomisinin sanal büyümesi ciddi bir daralmaya gidecektir. Ama buradaki etki yalnız sanal olarak büyüyen finansal piyasalarda görülecektir. Türkiye'nin artık dışarıdan fonlanma olanağı ortadan kalkmıştır. Diğer yandan özellikle Çek Cumhuriyeti, Romanya, Bulgaristan ve benzer ülkelerde küresel krizin de etkisiyle Türkiye'den buralara yapılan ihracattaki siparişler artık kesilme noktasına gelmiştir. Bu da üretim esaslı ihracat yapan şirketlerimizi zor duruma soktuğu için hemen ani tedbir olarak işi durdurma, işten çıkartma ya da eskiden kapasiteyi kullanma amacıyla yapılan fazla mesailer durmuştur.

-BAVULLA PARA GELMEYECEK-

Türkiye'ye bavulla para gelmeyecektir. Çünkü artık uluslar arasındaki finansal sistem bavulla para getirilmesini gerekli kılmıyor. Sıcak para ya da reel sektörün borçlandırılması yoluyla para gelmektedir. Reel sektörün fiili borçlanmasının yaklaşık olarak yüzde 75'i zaten kendi parasıdır. Reel sektöre ya da tanıdıklara ait olan bir paradır. Paranın ayrıca gayri resmi yollardan gelip de burada bir özel vergilendirmeyle devreye sokulması söz konusu olmayacaktır. Oradaki beklentiler biraz yüksek tutuluyor. Hiçbir dönemde böyle bir düşünce olmadı. Yalnız 1983 yılından sonra ANAP'ın ilk iktidar döneminde ihracat yoluyla bu iş finanse edildi. Ama o tarihte de hayali ihracat, altın kaçakçılığı ve yer altı ekonomisinin genişlemesine neden oldu.

-HÜKÜMETE IMF DESTEĞİ-

Hükümetin şu anda IMF ile bir anlaşma yapmaması olumludur ve doğru bir davranıştır. IMF ile bir anlaşma yapmayı gerektiren bir durum yoktur. IMF'in görevi, kendisine bağlı olan kendi üyesi olan ülkelere kotaları oranında ihtiyaç duydukları zaman para yardımında bulunmaktır. IMF'nin kota dışında para yardımı yapabilme kaynaklarını bulması mümkün değil. Çünkü bütün ülkeler fonlarını geri çekiyor. Bu nedenle IMF ile yapılacak bir anlaşma aslında kriz döneminde 2001 krizindeki hatanın yapılması olur. 2001 krizinde IMF milli irade yerine dışarıdan, küresel sermayenin dayattığı bir revizyona neden olmuştur. Şu anda IMF ile anlaşmak küresel sermayenin dayatacağı bir yapı ve Türkiye'deki çok az elit grubun (sermayedar grubu) lehlerinde olacak bazı değişimlere neden olur. Oysa bu konuda yapılması gereken şey daha çok halkın talepleriyle ilişki ve gerçek sorunlara çözüm bulabilecek önerileri ve kararları dikkate almaktır. Bu nedenle Hükümetin IMF ile zorlanması fevkalade yanlıştır. Hükümetin de şu anda IMF ile bir bağlantıya girmemesi doğru bir yaklaşımdır.

-DEVALÜASYON ŞART-

Hükümetin Merkez Bankası ile anlaşıp bir an evvel devalüasyon yapması gerekir. Bu devalüasyondan doğacak gerek MB'deki rezervlerin farkından gerek bütün bankalardaki mevcut rezervlerin farkını kar olarak yazmasını engelleyip bu rezervleri gelirler politikasının finansmanında kullanmasıdır. Bunu da hibe şeklinde değil, örneğin eski kurlarla ithalatını yapmış iş adamlarımıza yeniden fiyat artışlarına neden olmamak için ama ithalattan da caymalarını sağlamak amacıyla uzun vadeli sıfır faizli borç para ödenmesidir. Şu anda en önemli konu bu." (ANKA)

En Çok Aranan Haberler