ANKARA (İHA) - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, AB Komisyonu'nun yaptığı tavsiye doğrultusunda AB Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi'nde Türkiye ile üyelik müzakerelerinin başlaması kararının alınmasını beklediklerini ifade ederek, AB üyesi ülkelerin ahde vefa sorumluluğu içinde hareket edeceklerinden ve daha önce Helsinki Zirvesi'nde aldıkları 'Siyasi kriterlerin yerine getirilmesi halinde Türkiye ile müzakerelere gecikmeksizin başlanması' kararını hayata geçireceklerinden emin olduklarını vurguladı.
Erdoğan, bunun diplomasi ciddiyetinin de bir gereği olduğunu söyledi. Diğer aday ülkelere gösterilen yaklaşım ve muamelenin Türkiye'den esirgenmeyeceğini beklediklerini dile getiren Erdoğan, AB Komisyonu'nun raporunda diğer adaylardan farklılık arzeden unsurların 17 Aralık'ta düzeltileceğine inandıklarını vurguladı. Erdoğan, "Türkiye'ye karşı ayrımcılık yapılmayacağına inanıyorum. Adaletin ve hakkaniyetin gereği budur. Türkiye, AB'nin temsil ettiği ortak değerleri benimsemiş bir ülkedir. Katılımcı demokrasi, çoğulculuk, hukukun üstünlüğü, insan hakları, ifade ve teşebbüs özgürlüğü bağlamında dünyadaki en yüksek standartlara AB çatısı altında ulaşacağımıza inanıyoruz. Ülkemizin AB'ye tam üyeliği sadece bizim değil AB'nin de menfaatlerine uygun olacaktır. Bu da bir medeniyetler uzlaşması olayıdır. Bunu bu asrın ilk çeyreğinde yaşayan bizler gerçekleştirmeliyiz. Bu mutluluğu hep birlikte tatmalıyız. Bunu başaramazsak gelecek nesillere çok farklı bir dünya bırakırız" şeklinde konuştu.
Türkiye'nin üyeliğinin AB'yi bölgesel ve küresel bir oluşum haline getireceğine dikkat çeken Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin çağdaş ve modern yüzünü daha güçlü bir şekilde ortaya koyması halinde Türkiye ile ilgili önyargıların bertaraf edileceğine inandığını kaydetti.
Erdoğan, "Türkiye, AB'nin çeşitlilik içinde birlik ilkesini soyut bir ilke olmaktan çıkararak somut bir ilke haline getirecektir" dedi. AB'nin artık bir çelik-kömür birliği, coğrafi sınırları olan bir birlik olmadığını, bir siyasi değerler bütünü olduğunu dile getiren Erdoğan, birliğin bir Hrıstiyan kulübü olmadığını ve farklı medeniyetlerin birarada bulunması gereken bir adres olması gerektiğini söyledi. Erdoğan, "Dünyayı siyah-beyaz görenlerin sunduğu gibi AB ne tek tipleştirici ideolojik bir çatıdır ne de ütopik, gerçeklerden kopuk bir birliktir. AB standartlarının ortak özelliği evrensel hukuk kriterlerine yaslanmasıdır. Türkiye'nin üyeliği birliğin evrensel bir nitelik kazanmasına yardımcı olacaktır. Türkiye'nin katılımıyla ayrıca 1,5 milyar nüfuslu İslam dünyasının Avrupa'ya ve batıya bakışı değişecektir" değerlendirmesini yaptı. Türkiye'nin kültürel ve dini farklılıklarının bir ayrışma unsuru olarak gösterilmesine itibar edilmemesi gerektiğini dile getiren Erdoğan, Anadolu'da yüzyıllarca farklı dinlere ve kültürlere ev sahipliği yapan Türkiye'nin bir zenginlik olarak görülmesi gerektiğini vurguladı. Türkiye'nin AB ile bütünleşmesinin tüm dünyaya doğu ile batının Hrıstiyanlıkla Müslümanlığın birarada uyum içinde var olabileceğini göstereceğine de işaret eden Erdoğan, Türkiye'nin siyasi ve stratejik etkinliğiyle AB'nin bir dünya gücüne dönüşmesine katkıda bulunacağını kaydetti. AB'nin başat ülkelerinin aynı zamanda Türkiye'nin partnerleri olduğuna dikkat çeken Erdoğan, 17 Aralık günü üye ülkelerin koşulsuz müzakere sürecinin başlatılması açısından ayrımcılığa mahal vermeyecek kararı vermelerini beklediklerini söyledi. Erdoğan, önemli olanın Türkiye'ye farklı davranılmaması olduğunu dile getirerek şöyle konuştu:
"Biz özellikli veya rüşvet kabilinden yaklaşım istemiyoruz. Bizden önceki ülkelere hangi yaklaşımlar gösterildiyse Türkiye'ye de bu yaklaşımların gösterilmesini bekliyoruz. Bizden öncekilerle nasıl müzakere süreci yürütüldüyse bizimle de aynı sürecin yürütülmesini istiyoruz. Bunda da farklılık istemiyoruz. Türkiye'nin üyeliği yolunda AB'nin vereceği karar AB'yi insanlığın beklediği müjdeyle karşı karşıya getirecektir".