Türklerin Anadolu'daki izleri olarak bilinen "Taş heykel ve balballar", Türk tarihi açısından büyük önem taşıyor. Belli Eğitim Kültür Tarih ve Arkeoloji Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Oktay Belli, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Belh ve Buhara'dan sonra Avrasya'nın merkezi olan Bitlis'in Ahlat ilçesinde, Türklerin bırakmış olduğu taş heykel ve balbalların, Anadolu topraklarına vurulan en önemli damga olduğunu belirtti. Taş heykel ve balbal geleneğinin, en güzel ve görkemli anıtsal şahidelerinin Bitlis'in Ahlat ilçesinde bulunduğunu ifade eden Belli, şöyle konuştu: "Türklerin, Ortaasya ve Kafkasya'daki en önemli kültürel varlığı, taş heykeller ve balballardır. Türkler, Anadolu'ya geldiğinde taş heykel ve balballar ile kümbet ve mezar geleneğini de kendileriyle getiriyor. Ortaasya'da olduğu gibi her mezar taşı insan biçminde tasvir edilerek, heykel olarak yapılıyor. Bunun daha önceden sadece birkaç merkezde olduğunu sanıyorduk. Doğudan Anadolu'ya giren Türklerin, özellikle Kars, Erzurum, Erzincan, Sivas ve Kayseri üzerinden batıya kadar gittiklerini gördük. Güneydoğu Anadolu Bölgesinde bu geleneğin çok sayıda örneği var. Bunları tek tek tespit ettik. Çok güzel ve Türklerin Anadolu medeniyetine kazandırdığı en önemli geleneklerin başında geliyor. Ahlat ilçemiz de Türklerin Anadolu'da bırakmış olduğu taş heykel ve balballar açısından en önemli kültür merkezi." -"En görkemli anıtsal şahideler Ahlat'ta" Ahlat'a gelen yerli ve yabancıların, buradaki anıtsal şahideleri gördüğünde şaşırdığını belirten Belli, bu zenginliğin çok iyi bilinmesi ve bunun Türkiye ve dünyaya tanıtılması gerektiğini ifade etti. Ortaasya'nın çeşitli yerlerinde yaptığı araştırmalarda Ahlat Meydan Mezarlığındaki gibi anıtsal şahide görmediğini bildiren Belli, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Ortaasya'da da Ahlat'ta gördüğümüz gibi anıtsal şahidelerin olduğunu sanıyordum. Fakat gittiğimde onları göremedim. En güzel ve görkemli şahidelerin Ahlat'ta olduğunu gördük. Buraya gelenler anıtsal şahideleri gördüğünde şaşırıyor. Gerçekten Kafkasya, İran, Azerbaycan, Nahçıvan ve Ortaasya'nın çeşitli ülkelerinde Ahlat'taki görkemli anıtsal şahideler gibisi ve benzeri yok. Bu nedenle çok büyük bir zenginliğe sahibiz. Bu zenginliği çok iyi bilmemiz gerekiyor. Bunu Türkiye ve dünyaya tanıtmamızda fayda var. Allah bize böyle bir kültürel zenginlik vermiş. Bu zenginlik evrensel bir şey ve Anadolu medeniyetine kazandırmış olduğumuz en büyük yenilik. Bu Anadolu topraklarına vurmuş olduğumuz bir damga. Bunu bu şekilde tanımlamakta ve tanıtmakta fayda var." -"Ahlat'ı, Avrasya'nın merkezi olarak kabul ediyoruz" Ahlat'ın, Kubbetül İslam olarak adlandırılan Belh ve Buhara'dan sonra, Avrasya'nın merkezi olduğunu belirten Belli, Ahlat'a bu ünvanın boşuna verilmediğini kaydetti. İlçenin önemli bir yerleşim merkezi olduğunu dile getiren Belli, şunları kaydetti: "Çünkü bütün İslam aleminin en değerli bilim insanları ve alimleri Ahlat'ta yetişmiş. Ahlat bir kültür ve sanat merkezi. Burada yetişen insanlar, Moğol istilasından önce Mısır'a gitmiş ve orada Ahlat diye bir semt ve mahalle kurarak, yaşamını sürdürmüş. Bu insanlar oradaki İslam bilimine ve fıkıhına çok büyük katkıda bulunmuş. Ahlat'taki bilim insanları, İslam aleminin yetiştirmiş olduğu en değerli bilim insanları. Biz burayı Avrasya'nın merkezi olarak kabul ediyoruz. Tarihte kalan eski şeylerin yeniden canlanmasını istiyoruz. Ahlat'ın önemini, ünvanını, sanatını ve kültürünü dünyaya tanıtmak istiyoruz."
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz