ANKARA (İHA) - Irak Türkmen Cephesi (ITC) Türkiye Temsilcisi Ahmet Muratlı, sayım ve seçimin söz konusu olduğu bu dönemde, Suriye ve İran sınırlardan sızan Kürtler'in yörelerinde görünmelerini hoş karşılamadıklarını söyledi. Türkiye'de bulunan ITC temsilcileri ise, ABD ziyareti öncesi Erdoğan'a mesaj vererek, Türkmenler'in, kışkırtmalar, tehditler karşısında can ve mal güvenliğinin sağlanmasını ve Irak'ın toprak bütünlüğünün korunması ile ilgili taleplerinin ABD'li yetkililere iletilmesini istediler.
Irak Türkmen Cephesi (ITC) Türkiye Temsilcisi Ahmet Muratlı ile Türkiye'ye gelen ITC Washington Temsilcisi Orhan Ketene, Londra Temsilcisi Asif Serttürkmen ve Berlin Temsilcisi Ganim Authman, ITC Türkiye Temsilciliği Binası'nda biraraya geldi. Toplantı öncesi İHA'ya, Irak'ta gelinin son gelişmeleri değerlendiren temsilciler, ABD ziyareti öncesi Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın ortak mesaj verdiler.
SURİYE VE İRAN SINIRLARINDAN SIZAN KÜRT GRUPLAR
İlk olarak Arap Birliği konusunda görüşlerini ifade eden ITC Türkiye Temsilcisi Ahmet Muratlı, Irak'ın Arap Birliği üyesi olduğunu ve ITC olarak yörelerinde cereyan eden gelişmeleri Arap dünyasına da aktardıklarını söyledi. Özellikle Irak'ın kuzeyindeki demografik yapıyı bozmak amacıyla yörelerine İran ve Suriye'den Kürtlerin sızdığını belirten Muratlı, "Bu sızan Kürtler bizi çok ciddi bir şekilde endişelendiriyor. Bu durumu Suriye ve İran yetkililerine iletmek istiyorum. Sayım ve seçimin söz konusu olduğu bu dönemde, sınırlardan sızanların bizim yörelerde görünmelerini hoş karşılamıyoruz. Erdoğan'ın bu konuyu ABD'ye yapacağı ziyarette yetkililere iletmesini istiyorum. Bu hususta bizim çekincelerimiz var" dedi.
Ankara'nın son Irak politikasını değerlendiren temsilciler, Türkiye'yi bu konuda çok geç kalmış bulduklarını ve şu anda bunun faturasını orada bulunan Türkmenler tarafından ödendiğini ifade ettiler. Türkiye'nin bölgede rolü olması gereken en önemli ülke olduğuna işaret eden temsilciler, "Türkiye'nin gerçek potansiyeli anlaşıldı. Ortadoğu'da ağırlığı olan bir ülke olarak Türkiye 1. tezkere döneminde ağırlığını koysaydı, şuandaki Irak'taki durum farklı olurdu, özellikle 3.5 milyon Türkmen için başka bir dönem başlamış olurdu. Ama Türkiye fırsatı kaçırmadı. Umarız bundan sonra Türkiye daha fazla ve ciddi bir şekilde Irak politikası ve özellikle Türkmenler'in politikasına yakından ilgi gösterir" diye konuştular.
"KÜRT LİDERLERİN TÜRKİYE'DE AĞIRLANMALARINA HAYIR DEMENİN VE SERT TEPKİ GÖSTERMENİN ZAMANI GELMİŞTİR"
Türkiye'nin bu konudaki çalışmalarını yeterli bulmadıklarını ve lider ülke olan Türkiye'nin bölgenin geleceğini tayin edecek konumda olduğunu vurgulayan temsilciler, şöyle devam etti:
"Türkiye'nin Irak'ın geleceğinde çok büyük rolü vardır. Gönül isterdi ki, Irak muhalefetini oluşturan liderlerin toplanma merkezi Türkiye olsun. Bu toplantılar Londra ve Washington'da değil de, Ankara'da olsaydı, bugünkü olaylar bu şekilde olmazdı. Türkiye bu konuda Suriye'nin uyguladığı politikayı uygulamalıydı. Suriye Talabani'nin ziyaretini reddetti. Bu konuda aynı şekilde Türkiye'nin, Talabani ve Kürt grupların liderlerini reddetmelerini temenni ediyoruz. Bu liderlerin ağırlanmalarına hayır demenin ve sert tepki göstermenin zamanı gelmiştir. Türkiye, Ortadoğu'da özellikle Arap ülkeleriyle ciddi bir şekilde temasa geçmelidir. Suriye ve İran ile yaptığı gibi diğer ülkelerinde Irak politikasını değiştirmesini bekliyoruz."
"IRAK'IN TOPRAK BÜTÜNLÜĞÜNÜN KORUNMASINI İSTİYORUZ"'
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın ABD ziyareti öncesi görüşlerini değerlendiren temsilciler, Erdoğan'dan ABD'li yetkililere Türkmenler'in karşı karşıya kaldıkları sorunları dile getirip, Bush yönetimi tekrardan Irak'ta yaşayan Türkmenler'in haklarını gözden geçirmelerini talep etmelerini istediklerini belirttiler. Temsilciler, şunları söyledi:
"Irak'taki Türkmenler'in varlığının sağlanması gerekir. Her an bir katliama maruz kalabilecek Türkmenler'in, kışkırtmalar, tehditler karşısında can ve mal güvenliğinin sağlanmasını ve Irak'ın toprak bütünlüğünün korunmasını istiyoruz. Irak'taki tüm etnik gruplara eşit davranılması, adalet ve dürüstlük sağlanmasını temenni ediyoruz. Bu arada, Kerkük'ün bazı yerlerinde toplanma hareketine giren Kürtler'in Irak'ın istikbaliyle oynama projeleri var. Bu projelere artık son verilmesini istiyoruz. Toplumun beraber hareket edeceği yerde, siyasi partilerle toplumların birbirlerine düşmesi ülkeyi iç savaşa doğru sürükler. Bu konuları ABD'li yetkililere iletilmesini istiyoruz."
Kerkük'te yaşanan son gelişmelerini değerlendiren temsilciler, Federal Kürdistan'a karşılık, Türkmenler ve Araplar'ın buna büyük tepki gösterdiklerini ve bununla birlikte Türkmenler'de bir toparlanma havası görüldüğünü ifade etti. Türkmenler'in bu toparlanma havasıyla Irak'ın vazgeçilmez bir toplumu olduğunu gösterdiklerini ve buna Araplar'ın da destek olduğunu belirten temsilciler, şöyle dediler:
"Dolayısıyla büyük bir birlik ve beraberlik havası var. Bu arada Kürtler intikam almak için Türkmenler'e karşı bir patlama yapabilirler. Türkmenler buna maruz kalabilir. Yapılan son saldırılar karşısında artık Türkmenler ciddi bir şekilde örgütlenmeye başladılar. Bundan sonra yapılacak herhangi bir saldırıya Türkmenler kendini hazırlamış durumdalar."
"ÇOĞULCU VE DEMOKRATİK BİR SİSTEM KURULMASI, IRAK'IN GELECEĞİ İÇİN HALKIN KARAR VERMESİ EN DOĞRU YOLDUR"
Kürt Federasyonu'nun kurulmasıyla ilgili düşüncelerini anlatan temsilciler, şunları kaydetti:
"Irak'ın yeniden yapılanması ve devlet olarak kurulması için yapılacak en doğru yol, Irak'ta yaşayanların karar verme mekanizmalarına sahip olmalarıdır. Bu da serbest seçimle olur. Her şeyden önce bağımsız ve uluslararası örgütlerin gözetiminde doğru dürüst yapılan bir sayım neticesinde gerçekler masaya konulmalı. Ondan sonra seçim yapılmalı. Çoğulcu ve demokratik bir sistem kurulması ve Irak'ın geleceği için halkın karar vermesi en doğru yoldur. Ama bazı Kürt grupları fırsattan yararlanıp, 'ortada parlamento yokken, halkın iradesi yokken, hemen Kürdistan Devleti kurarak, Kerkük'ü içine alalım. Ondan sonra geri kalan ne yaparsa yapsın' şeklinde bir harekete geçtiler. Fakat Türkmenler, kendi kararlılıklarını gösterdiler. Bu tepki sonrası ABD, Barzani'yi çağırdı. Biz tez ve tavırlarımızı sürekli olarak savunacağız. Biz kültürlü bir millet olarak ellerimiz kalem tutuyorsa, silah taşıyan kollarımız da var. Bütün meşru haklarımızı müdafaa edeceğiz. Maddi ve manevi gücümüzle bu federasyon kurulmasına karşı çıkacağız."