İSTANBUL (ANKA)- TÜSİAD Başkanı Arzuhan Yalçındağ, Türkiye'de kadınların siyasete katılımının istenilen düzeyde olmadığını, "Genel seçim, toplumun yarısını oluşturan kadınların karar alma mekanizmalarına katılımı konusunda siyasi partiler için bir samimiyet sınavı olacaktır" dedi.
Arzuhan Yalçındağ, Türkiye Kadın Girişimciler Derneği KAGİDER'in İstanbul Modern'de düzenlediği mayıs ayı olağan toplantısına konuk olarak katıldı.
"Seçim süreci geleceğe odaklanan bir tartışma zemini yaratmalı"
Yalçındağ, burada yaptığı konuşmada, genel seçimlerin mevcut gerilimi yurt sathına yaymaması için, siyasi partilerin samimi bir gayret içinde olması gerektiğini belirterek, seçim sürecinin, geçmişe yönelik değil, Türkiye'nin geleceğine odaklanan bir tartışma zemini yaratmasını ümit ettiklerini söyledi. Yalçındağ, Türkiye'nin önümüzdeki 6-7 yılını çok iyi değerlendirmek zorunda olduğunu dile getirerek, "Yakın gelecekte, ekonomileri demokrasileri ve toplumsal yapılarıyla küresel gelişmelere uyum gösteren baçı ülkelerin dünya liginde yükseldiğine, bazılarının ise potansiyellerine rağmen fırsatları değerlendiremediğine tanık olacağız. Bu yüzden, önümüze bizi disipline sokacak somut hedefler koymalıyız" diye konuştu. Bu hedeflerin önemli bir bölümünü AB'ne üyelik sürecinde atılacak adımlar ve ekonomik performansı iyileştirilmesi için gerekli reformlardan oluştuğunu dile getiren Yalçındağ, her iki süreçte gelişmenin arzulanan seviyede olması için, özellikle sosyal yapıdaki sorunların çözümlenmesi gerektiğini kaydetti.
"Kadınlar için kota düzenlemesi istiyoruz"
Kadınların siyasal yaşama katılımına da konuşmasında yer veren Arzuhan Yalçındağ, kadınların yaşadıkları toplumda, karar alma mekanizmalarında söz sahibi olmaları için en etkili yolun siyasete katılmaları olduğunu söyledi. Yalçındağ, kadınların, ülkeden ülkeye bazı farklılıklar gösterse de, kültürel çevre, aile sorumlulukları, eğitim düzeyi ve benzeri sebeplerin etkisiyle siyasette erkekler kadar yer almadıklarına dikkat çekti. Pek çok ülkede, kadınların siyasal karar süreçlerine eşit katılımını sağlamak için özel düzenlemeler hayata geçirildiğini dile getiren Yalçındağ, "Olumlu ayrımcılık" veya "kota" olarak adlandırılan bu düzenlemeleri buna örnek gösterdi. Yalçındağ, bu düzenlemelerin amacının ise, siyasal karar organlarında yer alan kadın sayısının, kritik eşik kabul edilen en az yüzde 30-40 oranlarına ulaşmasını garantileyebilmek olduğunu vurgulayarak, Belçika, Fransa, Arjantin ve Brezilya'nın anayasal ve yasal düzeyde, Almanya, İspanya, Norveç ve İngiltere'nin de siyasi partilerin iç düzenlemelerinde kota yer verdiğini kaydetti. Yalçındağ, Türkiye'deki duruma değinirken de şunları dile getirdi:
"Tüm bu örnekler, merkezi yönetimin yanı sıra yerel yönetim düzeyinde de kadınların görünür olmadığı Türkiye için ‘kota' uygulamasının bir lüks değil, acil bir ihtiyaç olduğunu destekliyor. Oysa Türkiye'de siyasete katılımda fiilen eşitliğin sağlanması yolunda henüz etkili bir girişim gerçekleştirilmedi. Ülkemizde yasal bir kota sisteminin bulunmamasını önemli bir eksiklik olarak görüyoruz ve bu eksikliğin mutlaka önümüzdeki yasama döneminde giderilmesi gerektiğini düşünüyoruz."
"Genel seçimler siyasi partiler için samimiyet sınavı olacak"
Kota sisteminin, zamanla benimsenecek, düzene girecek ve olumlu etkilerini gösteremeye başlayacağını vurgulayan TÜSİAD Başkanı Yalçındağ, önümüzdeki genel seçimlerde, siyasi partilerin milletvekilli aday listelerinde kadınlara seçilebilecekleri konumlarda yer vermelerinin önünde yasal bir engel bulunmadığına dikkat çekti. Yalçındağ, "Genel seçim, toplumun yarısını oluşturan kadınların karar alma mekanizmalarına katılımı konusunda siyasi partiler için bir samimiyet sınavı olacaktır" diye konuştu.
Yalçındağ, genel seçim sürecinde siyasi partilerin, kadınların siyasete aktif katılımı konusunda somut politika ve hedeflerini kamuoyuyla paylaşması gerektiğini vurgulayarak, "Son zamanlarda başta iktidar partisi olmak üzere siyasi partilerimizin bu konuda ki duyarlılıklarını mutlulukla izliyor ve bu tavrın yeri Meclis de kadın milletvekili aday sayısını arzulanan düzeyde artıracağını ümit ediyorum" dedi.
Yalçındağ, tüm bu süreç boyunca siyasi partiler, sivil toplum örgütleri ve vatandaşlar olarak da herkesin üzerine düşen sorumluluğu layıkıyla yerine getirmesi gerektiğini de kaydetti.
"Zorunlu eğitim 12 yıla çıkarılmalı"
Arzuhan Yalçındağ, konuşmasının devamında Türkiye'deki sosyal yapı içinde yapılması gereken temel adımlara ilişkin görüşlerini aktardı. Yalçındağ, AB üyesi olmayı amaçlayan, gelişmiş ülkeler arasında yer almayı isteyen Türkiye'nin, çocukları ve gençleri araştırmaya, eleştirel düşünmeye yönelten, öğrenci merkezli bir eğitim anlayışıyla, çağdaş bir müfredat ile eğitilmelerinin bir zorunluluk olduğunu kaydetti. Eğitim reformunun kapsamının, okul öncesi eğitimden ilköğretime, mesleki ve teknik eğitimden yüksek öğrenime kadar uzandığına işaret eden Yalçındağ, okul öncesi dönemin eğitim açısından değerlendirilmesi gerektiğinin altını çizdi. Yalçındağ, son yıllarda artış gösterse de okul öncesi eğitimin payının hala AB ortalamasının çok altında olduğunu ifade ederek, diğer yaşlara yaygınlaştırılması konusunda çeşitli finansman modellerinin uygulanmasının mümkün olabileceğini dile getirdi. TÜSİAD Başkanı Yalçındağ, temel eğitim sürecinin AB ülkelerinde 9 ile 13 yıl arasında değiştiğini belirtirken, Türkiye'de 8 yıla çıkarılan zorunlu temel eğitimin kazanımları ve eksiklikleri değerlendirilerek, zorunlu eğitimin 12 yıla çıkarılması için çalışmaların hızlandırılması gerektiğini söyledi.
"Yükseköğrenimde "çerçeve yasa" ile reform yapılmalı"
Yalçıntaş, mesleki ve teknik eğitimin niteliklerinin ara kademe işgücünü yetiştirme işlevini tam anlamıyla yerine getiremediğinin iş dünyasının son dönemde önemli yakınma noktalarından biri olduğunu aktardı. Arzuhan Yalçındağ, yükseköğretim sisteminin de reforma ihtiyaç duyduğuna dikkat çekerek, merkeziyetçi bir anlayışın hakim olduğu yükseköğretim sisteminde, çeşitliliği vurgulayan, ademi merkeziyetçi üniversitelerin birbirleri ile rekabet edebilmelerine fırsat tanıyan bir reformun tasarlanmasında ve sistemin bir "çerçeve yasa" anlayışıyla düzenlemesinde yarar gördüklerini kaydetti.