Fatih Altaylı, Antik Mısır'ın en genç firavununun gizemli hayat hikayesini işledi. Rehber Turgay Tuna, Tutankhamun lanetine dair yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:
"Mesela mezarı yarı yarıya kazıp lahti bulduktan sonra bu işin sponsoru olan kişi birkaç gün sonra beklenmedik şekilde Kahire'de hayatını kaybetti.
Ondan sonra o ekipten birçok kişi öldü. Ölümler olunca basında uzun yıllar Tutankhamun'un laneti diye yer alıyor bu durum. Mesela Mısırlı lokal bir rehber; bir çift ABD'liyi götürüyor. Sabah kapı açılıp içeri girdiklerinde geceden kenara çöreklenmiş kobra yılanıyla karşılaşıyorlar ve yılan atlayıp adamı ısırıyor. Adam ölüyor. Bu da mesela bu lanetlerden sayılıyor. İlk sergilerden biri de 1960'lı yılların sonları ve 70'li yılların başlarında yapıldı. Bir Belçikalı gazeteci mumyaların lanetleri üzerine bir haber hazırlıyor. O zaman da bu Tutankhamun'un mezar eşyalarının bazıları ambalajlanıyor. Eşyalar, gönderilecek bir dönem şehir şehir dolaşacak. O arada bu gazeteci geliyor Kahire'nin merkezinde müze müdürüyle konuşuyorlar. 'Siz mumyaların lanetine inanıyor musunuz?' diyor.
Müdür, 'Ben yıllardır mumyalarla birlikteyim.' diyerek konuyu espri malzemesi yapıyor. Ertesi gün Tutankhamun'un eşyaları ambalajlanırken kalp krizinden ofisinde ölüyor."
Tuthankamun'un lanetine dair kendi anısına da değinen rehber Turgay Tuna konuşmasını şöyle sürdürdü:
"1984'te Belçikalı 70 yaşlarında bir kadın vardı grubumda. Yaşlı kadın grubun maskotuydu. Kadın çocukluk yıllarından beri Tutankhamun'u görmek istemiş. Aldık Kahire'den çıktık. Oraya gittik.
Kadın yoruluyordu tabii yaşı itibarıyla. Gezdik. Kadın Tutankhamun'u gördüğü için mest oldu. Fakat ertesi sabah hareket edeceğiz otelden. Grupta bir eksik var. Hemencecik bakayım dedim. Çünkü kadıncağız yorgundu. Girdim içeriye yatak bozulmamış, banyo tarafından bir ışık geliyor. Şüpheli gelmişti durum zaten. Bir baktım yerde yatıyor. Korsesini yarı yarıya aşağıya indirmiş. Fakat ben öldü zannederken nefes aldığını gördüm. Grubumuzda 2 tane doktor vardı onlara gittim. Hemen hastaneye götürmemiz gerektiğini söylediler. 1984'te orada 1 hastane var ama o da çok eski. Götürdük kadını iğne yaptılar. Acil kanlarla dolu. Kadıncağızı alıp odasına götürdüler. Ben hemen çıktım grubu görmek için. Sonra geri döndüm hastaneye. Kadın ölürken odaya girdim. Kadından hırıltı gelirken koluma aldım. O sırada kimse de yok. Kadına bardaktan su verdim içerken gitti. Üzdü hepimizi."