Sigara şirketleri artık televizyonlara, gazetelere ya da billboardlara reklam veremiyorlar, evet. Ama zaten reklam için artık bambaşka bir alan var; İNTERNET.
2008'de Türkiye nüfusunun %31'i sigara içmekteydi. Dumansız Hava Sahası projesi ile birlikte artık bu oran %27'ye düşmüş durumda. Bu iyi haber. ANCAK;
Türkiye'de sigaraya başlama yaşı da, Yeşilay'ın 2014'te yayınlanan araştırmasına göre 9 olarak belirlendi. Yani dümdüz söyleyelim:
Görünen o ki öyle olduğunu düşünerek kendimizi kandırıyoruz.
Nargile dumanındaki karbonmonoksit miktarı hemoglobinlere yapışarak beyne giden oksijeni engelleyebilecek kadar fazla. Ayrıca araştırmalar gösteriyor ki; hali hazırda bir tütün ürünü olan nargile bulantıya, baş ağrısına, uyuşukluğa ve bayılmaya sebep olabiliyor.
Her nasıl evde sigara içmeyen diğer ahali pasif içicilikten sıkıntı yaşıyorsa, evcil hayvanlarımız da yaşıyorlar. Üstelik çok daha ciddi seviyelerde!
Yerlere attığımız sigara izmaritlerini özellikle kuşlar yem sanabiliyorlar. Bitirdiniz diye zehirsiz sanmayın; izmaritlerin içinde bile o kuşları kuş cennetine gönderecek kadar zehir bulunmakta: Turpentin ve Benzen bu zehirlerin en ciddileri.
Denizler ve okyanuslardaki kirliliğin %30'unu sigara izmaritleri oluşturuyor.
Bravo bize.
Sigaranın içine resmi olarak 599 adet katkı maddesi koyuluyor.
Bu katkı maddelerinin ise yandıktan sonra ne tür kimyasallar salgıladıkları tam olarak keşfedilmiş değil. Şöyle söyleyelim; son yapılan araştırmalar sigaranın yandıktan sonra 5000'in üzerinde kimyasal barındırdığını gösteriyor. Bu kimyasalların 33 tanesinin insan vücudunda kansere yol açtığı kesin olarak biliniyor.
Amerikan yerlilerinin ve Mısırlıların tütün ürünleri kullanma geçmişleri 5700 yıl öncesine dayanıyor!
Avrupa'ya ve dolayısıyla ülkemize bu meretin gelişi ise Kristof Kolomb'un başının altından çıkma. 15. yüzyılda farketmeden Amerika kıtasını keşfeden Cenovalı kaşif; yerlilerin Tobaccos adını verdikleri bitkinin tohumlarını -belki faydalı birşeydir- düşüncesi ile Avrupa'ya getirdi.
Aferin Kristof.