Karavan yaşamını konu alan bir programa açıklamalarda bulunan Vicki'nin karavanının içerisinde bir ocak, birkaç dolap, buzdolabı, dondurucu, şömine ve geniş bir yatak bulunuyor.
Karavanında herhangi bir banyo veya tuvalet bulunmayan Vicki, tuvalet ihtiyacını kedi kumuna yaptığını ifade etti.
Engelli maaşı da alan Vicki, "Kedi kumu kullanıyorum." Bu yöntemin işe yarayıp yaramadığı sorulduğunda, "Kesinlikle... nereye park ettiğime ve nasıl park ettiğime bağlı olarak, iki veya üç hafta boyunca kalıyorum, gerçekten tuvaletleri boşaltmak için yer yok. Bu nedenle kedi kumu kullanarak normal bir çöp kutusuna boşaltabiliyorum, bu yüzden kedi kumu benim için doğru çözüm." ifadelerini kullandı.
Bazıları "özgürlük" adına dokuzdan beşe olan monoton hayattan kaçmak için karavan yaşamını tercih ederken, Vicki finansal baskıların kendisini bu yola ittiğini ifade etti.
"Gerçekten yaşam maliyetinden dolayı yaptım, engelli maaşı alıyorum ve bir evi idare etmek için yeterince param yok, bu yüzden bir karavan almaya karar verdim." diyen Vicki, "istediğiniz yere gidebilme özgürlüğünden" keyif aldığını ve ana harcamalarının yakıt, altı haftada bir bir gaz tüpü ve yiyecek olduğunu söyledi.
Vicki ayrıca, "Bu ay neyin ödeneceği veya borçların birikip birikmediği konusunda endişelenmiyorsunuz, bunun hiçbiri yok. Anahtarları evime geri verdiğimde oldukça tuhaftı. Adeta omuzlarımdan kocaman bir ağırlık kalkmış gibi hissettim, tam anlamıyla özgürlük." dedi.
Vicki, bir karavana taşınmanın onun için bir "iyileşme yolculuğu" olduğunu ve ev faturalarıyla başa çıkarken hissettiği hapsedilmişlik duygusuyla başa çıkmada kendisine yardımcı olduğunu söyledi.
En kötü anlarında, kendi yaşamını sona erdirme düşüncesini ciddi şekilde düşündüğünü itiraf eden ve "anlatması oldukça zor, faturalarınız birikiyor ve duvarlar üzerinize çöküyor" diyen Vicki, kiralık evde oturmanın bir kafeste yaşamaktan farksız olduğunu ifade etti.
Vicki ev tecrübesini şu sözlerle betimliyor:
"Kendi tabutum gibi hissettim ve kaçışa ihtiyacım vardı, çünkü daha fazla bir yol göremiyordum, bu yüzde yüz beni kurtardı."