Merve KIZILKAYA-Muammer İRTEM/BURSA,(DHA)- CİLT ve Saç Bakım Uzmanı Estetisyen Dinçer Kara, Pakistan’da tuz mağaralarından çıkarılan Himalaya tuzunun cilt rahatsızlıklarına iyi geldiğini söyledi. Kara, Himalaya tuzundan yapılan 'tuz sabunun' içeriğindeki yüksek mineral değerleri sayesinde yaşlanma belirtilerini azalttığını kaydetti.
Pakistan’ın Khewra bölgesinde bulunan tuz mağaralarından çıkarılan, yeryüzündeki en saf tuz olarak anılan Himalaya tuzu, doğal ve zengin bir mineral kaynağı olması nedeniyle cilt temizleyicisi olarak kullanılıyor. İçinde hiçbir katkı maddesi olmadığı ifade edilen Himalaya tuzunun cildi parlatıp gerdiği, yaşlanma ve yıpranma unsurlarını zayıflatarak deri hastalıklarına da iyi geldiği belirtiliyor.
Bursa’nın Mudanya ilçesine bağlı Trilye bölgesinde, Himalaya tuzu bayisi işletmeciliği yapan Cilt ve Saç Bakım Uzmanı Estetisyen Dinçer Kara, ciltte özellikle sivilce ve siyah nokta tedavilerine iyi geldiğini söylediği Himalaya tuzunun yaşlanma belirtilerine karşı anti-aging etkisinin bulunduğunu belirtti. Dinçer Kara, Himalaya tuzunun doğadan saf olarak çıkarılması sebebiyle en sağlıklı cilt ürünü olduğunu kaydetti.
Dinçer Kara, "Yağ bezesi ve siğilleri de engelleyen Himalaya tuzu, kıl kökü iltihabını iyileştiriyor. Bakteri taşımayan doğal bir madde olduğu için ve derimizde bulunan 81 adet minerali içinde barındırdığı için, ayaklara kullanılması durumunda; ayak kokusu, mantar ve çatlaklara mükemmel bir sonuç veriyor. Himalaya tuzu taşı koltuk altı deodorantı olarak da kullanılabiliyor. Lenf damarlarına iyi geldiği için koltuk altı kararmalarının da önüne geçerek, gözenekleri tıkamadan sağlıklı bir deodorant olmuş oluyor” diye konuştu.
'BAĞIŞIKLIK SİSTEMİMİZİ GÜÇLENDİRİYOR'
Himalaya tuzunun en önemli özelliğinin nötr bir yapıya sahip olması olduğunu kaydeden Kara, “Bazik ya da alkali olmadığından dolayı, kuru cildin nemlenmesi, yağlı-karma cildin dengelenmesi ve hastalık- yaş grubu seçmemesi anlamına geliyor. Tuzu cildinize sürdüğünüz zaman etki ve tepki yaratmaya başlıyor. Kan dolaşımınızın yüksek derecede hızlanmasını ve bağışıklık sisteminizin güçlenmesini sağlıyor. Antijen adını verdiğimiz yabancı maddelere ve virüslere karşı da dayanıklılığımızı arttırıyor. Bir insanın dünya üzerinde yüzüne sürebileceği en doğru ürünlerden biri. Çünkü zaten Himalaya tuzu bir gıda. Terimizdeki tuzlu mineralin aynısı dünyada sadece bu taşta var” dedi.
'HİMALAYA TUZUNUN POPÜLERİTESİ ARTTI'
Himalaya tuzu taşının tanınmaya başlamasının ardından sahte ürünlerin piyasaya çıkmasından dolayı tehlikeye dönüştüğünü söyleyen Kara, “Cildimiz hassas bir konu. Hepimizin özenle doğru ürünü bulmak için çabaladığı bir konu. Himalaya tuzu, aynaya baktığımızda hoş görünmek için ve aynı zamanda deri sağlığımızı kuvvetlendirmek için kullandığımız bir ürün. Fakat bu durum, sahtelerinin de çıkmasına sebep olan bir şey. Her kaya tuzunu alıp yüzümüze süremeyiz. Popülaritesi, çok güçlü tedavi yapabildiği için arttı. O yüzden orijinalinin bulunması gerekiyor. Bizim gibi tıbbi eğitimi olmuş, yasal satış izni olan ve gerekli belgeleri tam olan yerlerden alınırsa gerçekten bu popülerliğin cildimize iyi sonuçlar verdiği doğru ürüne ulaşmış oluruz. Biz cilt konusunda süslemeye girmeden, insanların ruhsal ve zihinsel psikolojileri ile oynamadan, doğru ürünü doğru yerden vermeye çalışıyoruz” şeklinde konuştu.
'PAKİSTAN’IN KHEWRA BÖLGESİNDEN ÇIKARILIYOR'
Himalaya tuzu taşlarının Pakistan’ın Khewra bölgesinde bulunan yeraltı mağaralarından çıkarıldığını kaydeden Estetisyen Dinçer Kara, "Çok zor şartlarda çıkıyor. Bir makinenin değmemesi gereken bir çıkarılma süreci var. Tamamen eski yöntemlerle, insan gücüyle ve derme çatma yöntemlerle çıkartılıyor. Buralara kadar gelmesi ise ciddi bir külfet” dedi.
'GERÇEĞİ İLE SAHTESİNİ AYIRT ETMEK ZOR'
Cilt ve Saç Bakım Uzmanı Estetisyen Dinçer Kara, “Renk, boyut ve şekil olarak birbirlerine çok benziyorlar. Bize orijinal olduğuna dair belgeli bir şekilde yolladıkları için orijinal olduklarını anlayabiliyoruz. Himalaya tuzu kokusu olmayan, ticari süslemesi olmayan, tabiattan kendi çıkan, saf bir işlem görmemiş hammaddedir. Aslında eski deniz sularının bıraktığı tuzlu bir kaya parçası da diyebiliriz. İşlenip yemeklerimize geliyor, yiyoruz. İşlenmemiş olanları da kalıp olarak derimize kullanıyoruz” diye konuştu.
FOTOĞRAFLI