ANTALYA(ANKA)- Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen, döviz kuruna direkt müdahalenin tehlikeli olabileceğini belirterek, "Müdahale faiz oranlarıyla birlikte yedirilerek yapılmalıdır. Yüzde 40-44 aşırı değerlenme var, iyi düşünülmeli" dedi.
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM), mayıs ayı ihracat rakamlarını Antalya'da açıkladı. Gecen ay ihracat 9 milyar dolar sınırını geçerek, bugüne kadarki en yüksek aylık değer olan 9 milyar 160 milyon dolara ulaştı. İhracat zirvesine Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen, Antalya Valisi Alaattin Yüksel, Antalya Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Kemal Özgen ile çok sayıda ihracatçı katıldı.
"İHRACAT BULAŞICI VE YARARLI BİR HASTALIKTIR"
Devlet Bakanı Tüzmen, ihracat yapmayı bulaşıcı bir hastalığa benzeterek, "Aslında hepiniz bu bulaşıcı ancak yararlı hastalığa yakalandınız" dedi. Türkiye'nin ihracatta kat ettiği mesafeyi rakamlarla anlatan Tüzmen, 1986 yılının tümünde yapılan ihracatın şimdi bir ayda yapıldığını ve 2002'de yapılan toplam 40 milyar dolarlık ihracat miktarının ise bu yılın ilk beş ayında gerçekleştirildiğini ve ihracatçıların gerçek bir tarih yazdığını kaydetti. Tüzmen, bu yıl elde edilecek 100 milyar dolarlık ihracatın kritik bir kütle olduğunu, bunun aşılması halinde Türkiye'yi kimsenin tutamayacağını belirterek, Türkiye'nin son 5 yılda hem ihracat hem de GSMH büyümesinde dünya ortalamasının da çok üzerinde bir büyüme elde ettiğini söyledi. İhracatın ithalatı karşılama oranının gittikçe yükseldiğini, geçen yıl yüzde 60.5'e yükselen bu oranın yılın ilk 5 ayında yüzde 66'ya yükseldiğini bildirdi.
Bakan Tüzmen, bir soru üzerine döviz kuruna direkt müdahalenin tehlikeli olabileceğini belirterek, "Müdahale faiz oranlarıyla birlikte yedirilerek yapılmalıdır. Yüzde 40-44 aşırı değerlenme var, iyi düşünülmeli" dedi.
Tüzmen, Serbest Bölgelerde kullanılan elektriğin "sanayi elektiriği" olarak fiyatlandırılmasına ilişkin soruyu da, "Masa başında oturan bir arkadaş serbest bölgelere gitmeden, görmeden orada kullanılan elektriğe ‘ticari elektrik' uygulaması yaptı. Biz bunu geri aldık. Sanayi elekriği fiyatı uygulanıyor. Haksızlığı ortadan kaldırdık" diye yanıtladı. Serbest bölgelerin ticaret hacminin 22 milyar dolara ulaştığını aktaran Tüzmen, serbest bölgelerde yapılan hataların düzeltilmesi için yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini kaydetti.
UÇARAK, YÜZEREK, YÜRÜYEREK VE DALARAK REKORLAR KIRDIK
Bugün ihracatta ulaşılan rekor rakamların yiyerek, içerek, oturarak ve boş boş konuşacak elde edilmediğini anlatan TİM Başkanı Oğuz Satıcı, ihracatçılara yönelik yapılan eleştirilere de, "Biz bu rakamları dünyayı karış karış dolaşarak, uçarak, yürüyerek, yüzerek, dalarak ve çalışarak yakaladık" karşılığını verdi. Satıcı, Türkiye'nin elde ettiği mali istikrarın ekonominin en önemli dinamiklerinden biri olduğunu belirterek, şöyle konuştu:
"Türkiye çok uzun yıllar popülist politikalarla yönetildi. Herhangi bir kaynağı olmadığı halde hesapsız kitapsız yapılan devlet harcamaları yüzünden kamu borçları hızla yükseldi. Yatırım ve üretim özendirilmedi. Bu yüzden ithal mallar daha ucuz hale geldi ve ithalat arttı. Üretim düşük, Türk Lirası değerli olunca ihracat rekorlar da kırsa da dış ticaret açığı daha da büyüdü. Dolayısıyla Türkiye ekonomisi yüksek faiz baskısı altında kaldı. Ekonomimizdeki kronikleşmiş enflasyon sürecinin altında da yıllardır süre gelen ve popülist politikalara dayalı, üretime dönük olmayan kamu harcamaları yatmaktadır. İşte bu yüzden son yıllarda hükümetin uyguladığı sıkı mali istikrara büyük önem veriyoruz ve devamını istiyoruz."
Mali disiplinin, öncelikle yüksek kamu borcunun sürdürülebilirliği ve bu doğrultudaki endişelerin ortadan kaldırılması bağlamında büyük önem taşıdığını belirten Satıcı, "Eğer Türkiye'nin risk algılamasını düşürmek ve borcumuz üzerindeki risk primini azaltmak istiyor isek mali istikrarın devamı son derece kritiktir. Faizler düşsün ki, yatırımcılar tasarruflarını faize değil, üretime yönlendirsinler" diye konuştu.
"MİLLETİN TAKDİRİ HERŞEYİN ÜZERİNDEDİR"
Seçim atmosferine girilmesiyle birlikte mali disiplinde tehlike sinyalleri ortaya çıkmaya başladığına dikkat çeken Satıcı, Türkiye'de, seçim dönemlerinde "oy avcılığına" yönelik kaynaksız, desteksiz vaatler döneminin artık geride bırakılması gerektiğini, oy avcılığı için devlet kasasından vaatte bulunulması girişimlerine de gereken tepkinin gösterilmesi gerektiğini kaydetti. Satıcı, "İçinden geçtiğimiz gerilimli ve tartışmalı dönem, çeşitli görüşlerin giderek bulanıklaşmasına neden oldu. Tüm bu bulanıklığa rağmen, biz inanıyoruz ki, milletin takdiri her şeyin üstündedir. Bu anlamda, seçim, istikrarı bozucu olmaktan çok, güçlendirici olacaktır. Seçimler sonrasında Türkiye'nin başına koalisyon hükümeti de gelebilir, tek parti hükümeti de gelebilir. Türkiye'nin ihtiyacı, tek parti ya da koalisyon hükümeti değil, kararlı, güçlü ve etkin bir hükümettir. Sandıktan çıkacak her sonuca saygı duymak gerekmektedir. Demokratik toplum olmanın gereği budur" diye konuştu.
Oğuz Satıcı, Cumhurbaşkanlığı seçimleri sürecinde yaşanan siyasi gerilimler sonucunda 5 yılda kazanılan siyasi istikrar ile uluslararası itibarımız yara aldığını da sözlerine ekledi.
"SON GELİŞMELER KAYGI VERİCİ"
Antalya Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Kemal Özgen, Antalya'nın turizm ve tarımla yaptığı ihracatla Türkiye en fazla döviz kazandıran illerin başında geldiğini söyledi. Sanayi ihracatını da yapar duruma geldiklerini belirten Özgen, Antalya'nın son yıllarda ihracatını 5 kat artırdığını anlattı. Kontrollü tarım ile üretim artışına paralel olarak üretici ve ihracatçıların gelirinin de artığını vurgulayan Özgen, Türkiye'de, ekonomik ve siyasal istikrar konusunda son derece kaygı verici gelişmeler yaşandığını ifade etti ve "Öyle ki bu konuda artık bir şey söyleyeme gerek kalmamaktadır" dedi.
Antalya İhracatçılar Birliği Başkanlar Kurulu Başkanı Mustafa Satıcı da, organize sera bölgelerine ihtiyaç olduğunu, sera bölgelerinin modernizasyona ihtiyacı olduğunu belirterek, seraları modernize etmek için seracıların kaynak bulamadığını söyledi. Satıcı, bankaların seracılara kredi vermesi çağrısında bulunurken, bu kredilerin geri ödenmesi konusunda da garanti verdi.