Hükümete demokratikleşme paketini hazırlayan Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı, GeziParkı protestolarıyla başlayan süreçte yaşananları masaya yatırmak amacıyla özel değerlendirme toplantısı düzenledi. Gezi eylemlerinin değerlendirildiği ilk önemli toplantı Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı’nca (KDGM) yapıldı. Güvenlik birimlerinin kendi içlerinde yaptığı analiztoplantılarının dışında geniş katılımlı ilk toplantı olma özelliği taşıyan toplantı geçen ay gerçekleştirildi.
Müsteşar Ulvi Saran’ın başkanlığındaki toplantıda İçişleri ve Adalet bakanlıklarının yanı sıra, MİT Müsteşarlğı, Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı, TRT, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu, Anadolu Ajansı, BasınYayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü ile Telekomünikasyon Başkanlığı’ndan (TİB) temsilciler bir araya geldi.
İstihbarat zafiyeti ele alındı
Toplantının en önemli tartışması, Taksim’de başlayan ve bir anda Türkiye’ye yayılan Gezi Parkı eylemleriyle ilgili neden istihbarat edinilemediği noktasında yaşandı.
Bu konuda, özellikle Emniyet Genel Müdürlüğü’nün örgütsel istihbarat çalışmaları dışında, “stratejik istihbarat” çalışılması, Gezi olaylarının da bu kapsamda değerlendirilmesi gerektiği görüşü kabul gördü.
3G erişime kapatılabilir mi?
Toplantıda eylemlerin ilk günlerinde eylemlere katılanların, örgütsel bağları olmayan, toplumunfarklı kesimlerinden, değişik yaş gruplarından katılımcılar olduğu konuşuldu. Bundan sonrayaşanması olası benzer olaylarda, istihbarat hizmetlerinde görevli kurumların örgütsel istihbaratla birlikte stratejik istihbarat çalışmalarına yoğunlaşması kararı alındı.
Toplantıda, algı yönetimi ile sosyal medyanın iyi yönetilmesi gerektiği tartışıldı. İngiltere’de ve Arap baharı sırasında internetin kesilmesi örneği tartışılarak, benzer biçimde olası eylemlerde 3G’nin kullanıma kapatılabileceği fikri öne sürüldü.
Ancak, internetin kapatılmayıp daha yoğun biçimde takip edilmesinde görüş birliğine varıldı. Adalet Bakanlığı’nı temsilen toplantıya katılan savcılar, halen yürürlükteki 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasası’nın Gezi Parkı süreci ve benzeri olaylar karşısında yetersiz kaldığını savundu.
Mevcut yasal düzenlemelerde kamu düzeninin bozulmasının suç olarak karşılığının bulunmadığına dikkati çeken savcılar, hükümetin yürürlüğe koyduğu yargı paketlerinin bu tür olayları yargılamada olumsuz etki yaptığını vurguladı.