Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, “Bu tablo sürdürülebilir bir tablo değildir. Herkesi sorumlu olmaya davet ediyorum. Üreticinin üzerinden bu kadar büyük para kazanmalarını doğru bulmuyorum. Menfaatlerine biraz sınırlandırma getirsinler. Biraz daha ahlaki davransınlar” dedi.TZOB Genel Başkanı Bayraktar, kırmızı et, sebze, meyve ve sütte üretici ile market arasındaki oluşan fiyat farkı hakkında açıklamalarda bulundu. Fiyat artışlarının kabul edilebilir bir durum olmadığını söyleyen Bayraktar, “Şartlar ne olursa olsun büyük bir emekle üretimi omuzlayan çiftçilerimizin bazen maliyetine, bazen de zararına elden çıkartmak zorunda kaldığı ürünlerin sofralarımıza ulaşıncaya kadar gördüğü fiyat artışları hiçbir şekilde kabul edilebilir sınırlarda değildir. Önemli tarım ürünleri olan etti, sütte, buğdayda, mısırda, pirinçte, baklagillerde, fındıkta, sebze, meyve ve diğer bazı ürünlerde ya tekelleşme yada spekülasyonlar görülmektedir. Tekelleşme olan ürünlerde üretici fiyatları düşerken, tüketici fiyatlarının düşmediğini, spekülasyonlarda tüketici fiyatları yükselirken, üretici fiyatlarının yükselmediğini görüyoruz. Bu düzen değişmelidir. Bu düzeni değiştiremezsek, üreticimizi ve gençlerimizi tarlada tutamayız. Tarım topraklarımız boş kalır. Gıda ve tarım da ithalatçı ülke haline geliriz. Bu düzenin değişmesi için sektörde kullanacağımız en önemli enstrümanlar Et ve Süt Kurumu ile Toprak Mahsulleri Ofisi’dir. Bu iki kurum üreticiden mal almalı ve spekülasyonları önlemek üzere piyasaya mal vermelidir. Meyve ve sebze de aracıları kaldıran bir sisteme geçilmelidir. 7 ay boyunca hayvanı besleyen üreticinin 250 kilogramlık bir karkastan 498 lira, Et ve Süt Kurumu 538 lira kazanırken, alışveriş merkezlerinden birinin bin 907 lira, diğerinin 2 bin 576 lira kazanç elde etmesinin insafsızlık olduğunu söyledik. Dün fiyat aldığımız marketlerin bazı et ürünlerinde indirime gittiğini tespit ettik. Bu indirime rağmen 250 kilogramlık karkasın 7 bin 810 ile 8 bin 6 liradan satıldığını ve bin 872 ile 2 bin 69 lira arasında kar elde edildiğini gördük. Bazı lüks semtlerdeki kasaplarda 250 kilogramlık bir karkastan elde edilen etin 9 bin 335 liraya kadar satıldığını ve 3 bin 398 lira kazanıldığını saptadık. Bu bile serbest piyasa düzeninin işlemediğini açık bir şekilde göstermektedir. Benim üreticim 7 ay emek vererek 498 lira kazanırken, marketin ve kasabın aynı karkastan 2-3 bin lira kazanması kabul edilemez” diye konuştu.2014 yılı Temmuz ayından bu yana üreticilerin çiğ sütü 1 lira 15 kuruştan sanayiye aktarmak zorunda kaldığını kaydeden Bayraktar, şöyle devam etti:“Girdi fiyatları ortadayken, sanayici sütten elde ettiği her ürüne zam yaparken, üretici fiyatı ortalama 1 lira 2 kuruş, market fiyatı 3 lira 38 kuruşken, zor şartlarda üretim yapan çiftçilerimizden hala anlayış beklemek insafsızlık olur. Üreticimizin üretimini sürdürebilmesi için gerekli olan makul fiyat mutlaka verilmelidir. Et ve Süt Kurumu acil olarak müdahalede bulunarak süt piyasasında yaşanabilecek krizi bertaraf etmelidir. Kurum, et piyasasında daha büyük miktarlarda alım ve satım yapmalı, fahiş kara müsaade etmemelidir.”Patateste ki fiyat artışını da değerlendiren Bayraktar, “Depolarda adeta çürümeye terk edilen patatesin üreticide fiyatı 40 kuruşa kadar inerken, marketlere gidildiğinde fiyat 1 lira 87 kuruşa çıkmaktadır. Üreticilerimiz, ’fiyatlar düştü, depolarda ürün kaldı’ diye feryat ederken, Şubat ayında üretici-market fiyat farkı yüzde 366 ile en fazla patateste görülmüştür. Ziraat Odası başkanlarımızdan aldığımız bilgiye göre Niğde ve Nevşehir’de 650-700 bin ton patates depolarda bekliyor. Hava sıcaklıklarının artmasıyla birlikte depolardaki patateslerin bir kısmı filizlenmeye başladı. Nisan sonuna kadar pazarlanamaması halinde depolardaki patateslerin büyük bir bölümü yenmeyecek hale gelir” ifadelerini kullandı.Tarladan markete fiyat sorununun sadece patatesle sınırlı olmadığını kaydeden Bayraktar, açıklamalarına şöyle devam etti:“Fiyat farkı, aradaki makas farkı bir türlü makul seviyelere inmiyor. Diğer ürünlere baktığımızda üretici-market fiyat farkı portakalda yüzde 333, maydanoz da yüzde 320, kuru kayısıda yüzde 251, süttü yüzde 232, kuru incirde yüzde 212, elmada yüzde 201’i buluyor. Patates 4.7 kat, portakal 4.3 kat, maydanoz 4.2 kat, kuru kayısı 3.5 kat ve süt 3.3 kat fazla parayla tüketiciye ulaşıyor. Bugün üreticide 50 kuruş olan portakal markette 2 lira 17 kuruşa, 27 kuruş olan maydanoz 1 lira 12 kuruşa, 1 lira 2 kuruş olan süt 3 lira 38 kuruşa satılıyor.”Sektörde serbest piyasa ekonomisinin çalışmadığına vurgu yapan Bayraktar, “Serbest piyasa ekonomisinin çalışmadığı durumlarda hem tekelleşme hem de spekülasyon oluyor. Hem üretici para kazanamıyor hem de tüketici pahalı yiyor. Bu sürdürülebilir bir durum değildir. Bu düzenin değişmesi için kullanabileceğimiz en önemli enstrümanlar Et ve Süt Kurumu ile Toprak Mahsulleri Ofisi’dir. Bunlar yapılmadığı takdirde bizim üreticiyi tarlada tutma şansımız yok. 2007-2008 süt krizinde et hayvancılığımız da büyük darbe yedi ve et ithalatçısı olduk. 4 milyar dolara yakın döviz verdik. Ama fiyatları düşüremedik. Fiyatlar üreticiyi vurdu. Üretici üretmekten vazgeçti. Tüketici yine ucuz yemedi. İthalatın da çözüm olmadığını görüyoruz. Burada üretimi arttırmamız gerekiyor. Üretimi arttırmak için de üreticinin desteklenmesi önemlidir. Ayrıca verilen desteklerin de yerinde kullanılması önemlidir. Yem de ve gübre de KDV indirimi oldu ancak bu indirim üreticiye yansımadı. Fabrikalar gübre ve yem fiyatlarına zam yapmak suretiyle verilen bu KDV desteğini 2.1 milyar lirayı yaptıkları zamlarla almış oldular. Üreticiye yansıyan bir şey yoktur. Sorumluluk taşıyan insanlara çok ihtiyaç var. Tüketici nasıl olsa bunu alıyor, bir talep var diyerek bu kadar zam yapmanın bir anlamı yok. O zaman bu sistemi değiştirmemiz lazım ve bununla ilgili enstrümanları kullanmamız gerekiyor. Aracıları ortadan kaldıran bir sistem kurmamız gerekiyor. Bu tablo sürdürülebilir bir tablo değildir. Herkesi sorumlu olmaya davet ediyorum. Üreticinin üzerinden bu kadar büyük para kazanmalarını doğru bulmuyorum. Menfaatlerine biraz sınırlandırma getirsinler. Biraz daha ahlaki davransınlar” dedi.Hava sıcaklıklarındaki olumsuzlukların tarım ürünlerinde bir fiyat artışına neden olup olmayacağı konusunda ise Bayraktar şunları söyledi:“Onu şimdiden söylememiz mümkün değildir. Bazı bölgelerde kuraklık etkili oldu. Bazı ürünlerin fiyatlarını da etkiledi. Ama bunu şimdiden açıklamamız spekülasyonlara neden olur. Nisan ve Mayıs yağmurlarını da beklememiz gerekiyor. Nisan ve Mayıs yağmurlarını yeterli alırsak üretimde bir tehlike olmaz.”
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz