Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Türkiye'nin en fazla 1 milyon ton olan pamuk üretimine karşılık, lif pamuk ihtiyacının 1,5 milyon ton olduğunu ve yıllık en az 500 bin tonluk bir açık ortaya çıktığını belirterek, "Pamukta ithalattan kurtulmak, üretimi artırmak için bu ürüne verilen desteklerin artırılması ve girdi masraflarını azaltacak önlemlerin alınması şart" dedi.
TZOB Genel Başkanı Bayraktar, pamuk hasadının başlaması dolayısıyla yaptığı yazılı açıklamada, Türkiye'nin pamukta "net ithalatçı" konumuna gelmesinin sorumlusunun kesinlikle çiftçi olmadığını vurguladı. Pamuk maliyet unsurlarının çiftçinin belini büktüğüne işaret eden Bayraktar, "Bu nedenle, yurt içi ekim alanları, çoğunlukla mısır ve buğdaya kaymıştır. Sorun aslında, pamuğun dışarıda desteklenerek, çok daha ucuza mal edilip, hiçbir gümrük engeliyle karşılaşmadan Türkiye'ye girmesidir. Sorumlu bulunmak istenirse, Dünya Ticaret Örgütü'ne düşük tarifeyle bağlanıp yüksek indirim taahhüdünde bulunan, Avrupa Birliği (AB) ile imzalanan gümrük birliğine pamuğu, sanayi ürünü olarak sokan zamanın yöneticileri ve yüksek fiyatlı girdilerdir" değerlendirmesinde bulundu.
İhracat gelirinin dörtte birini sağlayan tekstil ve konfeksiyon sektörünün temel girdisi durumundaki pamuğun üretimi için Türkiye'nin uygun doğal koşullara sahip olduğunun altını çizen Bayraktar, "Pamuk verimi, son yıllarda sertifikalı tohum kullanımı, modern ekipman ve arazi ölçeklerinin büyümesinden dolayı yükseldi ve birçok üretici ülkeyi geride bıraktı. Ancak, devlet teşvikleriyle tekstil ve konfeksiyon üretim kapasitesi de yüksek boyutlara ulaştı. Bu yüksek kapasite nedeniyle pamuk üretimimiz, ülkemizin tekstil ve konfeksiyon kapasitesinin altında kaldı ve ithalat zorunlu hale geldi" ifadelerini kullandı.
Bayraktar, Türkiye'nin en fazla 988 bin tona kadar çıkan pamuk üretimi olduğu, pamuk üretim değerinin 2011 yılında 4 milyar lirayı bulduğu bilgisini vererek, "Türkiye'nin lif pamuk ihtiyacı 1,5 milyon tondur. Bu nedenle yıllık en az 500 bin tonluk bir açık ortaya çıkmaktadır. Bu miktar ithal edilmek durumundadır. Çin ve Hindistan dünya pamuk üretiminin yaklaşık yarısını karşılıyor. ABD, Pakistan ve Brezilya dünyanın diğer başlıca pamuk üreticileri. Buna rağmen Çin ve Pakistan ürettiğini tüketiyor; hatta ithal ediyor. ABD ise ürettiğinin çoğunu diğer ülkelere satıyor. Diğer ihracatçı ülkeler Hindistan, Brezilya, Avustralya, Özbekistan, Yunanistan ve Türkmenistan olarak sıralanıyor. Ülkemiz ise maalesef önemli bir ithalatçı ülke konumunda bulunuyor" dedi.
Son 4 yıla bakıldığında, Türkiye'nin pamuk ithalatını yüzde 49 ile yüzde 70 arasında değişen oranında önemli bir bölümünü ABD'den yaptığını belirten Bayraktar, bu ülkeyi toplamda Yunanistan'ın takip ettiğini, Türkmenistan'ın Türkiye'ye en fazla pamuk ihraç eden 3. ülke konumunda olduğunu bildirdi.
ABD'deki yüksek üretim ve ihracatın, bu ülkenin üretim maliyeti düşüklüğünden ve desteklerin fazla olmasından kaynaklandığının altını çizen Bayraktar, şunları kaydetti:
"2010 rakamlarına göre üretim maliyetlerine baktığımızda, ABD'de kütlü pamuk maliyeti, Türkiye'deki maliyetin üçte ikisinde kalıyor. Daha da önemlisi, rekabet açısından önemli bir gösterge olan değişen işletme masraflarının büyüklüğü, Türkiye'de pamuk üretiminde ABD'ye göre 3,5 kat fazladır. ABD'de üretim maliyetlerinin düşüklüğünün yanı sıra pamuk üretimi oldukça yüksek oranda desteklenmektedir. Ürettiğinden çok az pamuk kullanan ABD, ithalatta diğer ülkelerin ithalatçılarına uygun krediler de temin ederek ve ihracatta kendi çiftçisine ihracat destekleri sağlayarak pamuğunu satmaktadır. Bütün bu destekler, taşıma masraflarının etkisini de en aza indirerek pamuk ihracatını kolaylaştırmaktadır. ABD’de üretim maliyetinin düşüklüğü, girdi masraflarının hemen hepsinin Türkiye'ye göre düşüklüğünden kaynaklanmaktadır. Özellikle makineli hasat, işçilik maliyetini düşürmektedir. Türkiye, makineli hasat konusunda diğer ülkelere göre geriden gelmektedir. ABD'de sulama masrafları yok denecek kadar azdır; pamuk ekim alanlarının sadece üçte biri sulanmaktadır. Türkiye'de ise işletme masrafları içinde sulama oldukça yüksektir. Öte yandan, Türkiye'nin pamuk ithalatında 2. sırada bulunan Yunanistan AB'nin desteklerinden önemli ölçüde faydalanırken, gümrük birliğine giren Türkiye bu desteklerden yararlanamamaktadır."
"PAMUKTAN KAÇAN ÜRETİCİ MISIR VE BUĞDAYA YÖNELDİ"
Girdi masraflarının yüksekliği nedeniyle pamuk üretiminden kaçan çiftçilerin mısır ile buğday üretimine yöneldiğine dikkat çeken Bayraktar, mısır üretiminde Türkiye'nin kendine yeterli hale geldiğini ve pamuk üretimini artırmak için, bu ürüne verilen desteklerin de artırılması ve girdi masraflarını azaltacak önlemlerin alınması gerektiğinin belirtti. Pamuk üretiminin şu anki seviyelerde tutulması politikasının devam ettirildiği müddetçe, pamuğun maliyetinin, özellikle ABD ve diğer ülkelere göre daha yüksek olan Türkiye'nin, gümrük vergisinin de olmadığı bir ortamda ithalata devam edeceğini kaydeden Bayraktar, açıklamasını şöyle sürdürdü:
"Pamuk üretiminin yurt içinden teminin sağlanması için temel olarak yapılması gereken, maliyetlerin düşürülmesi ve üreticinin diğer ülkelerde olduğu gibi her bakımdan desteklenmesidir. Gübre, mazot ve elektrikte KDV indirimleri, sulama masraflarının azaltılması, makineleşmenin artırılması, maliyetleri düşürücü politikaların sürekliliği, prim miktarlarının artırılması gibi unsurlar, pamukta istediğimiz noktalara gelmemizi sağlayacaktır. Bütün bunlara rağmen, pamuğun pamuk ipliğine bağlı olduğu, pamuğun en zayıf halkası AB ile gümrük birliğinden doğan sıfır gümrükle pamuk ithalatı olarak karşımızda durmaktadır.”
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz