İSTANBUL (AA) - İğne oyalarını kumaşa uygulayarak yaptığı üç boyutlu nakış ile Selçuklu ve Osmanlı dönemindeki kırkyama tekniği kullanarak ürettiği el emeği çalışmalarıyla büyük beğeni toplayan Müberra Gülöksüz, öğrendiklerini yurt dışında katıldığı sergiler, konferanslarla gelecek nesillere aktarmaya çalışırken Türkiye'de de yeni çıraklar yetiştirmek istiyor.
İşletme mühendisliği eğitimi alan, uzun yıllar ticaret hayatında çalışan ve danışmanlık şirketlerinde üst düzey görev yapan Müberra Gülöksüz, uzun süren stresli yaşamın sonunda hayatını tamamen değiştirerek el sanatlarına yöneldi.
Çocukluğunda merak duyduğu el işinde, eğitimler alarak profesyonel hale gelen Gülöksüz'ün nakış alanındaki becerileri yurt dışında da tanınmasını sağladı.
Öğrendiklerini yurt dışında katıldığı sergiler, konferanslarla gelecek nesillere aktarmaya çalışan Gülöksüz, özellikle Selçuklu ve Osmanlı dönemindeki kırkyama tekniği ile iğne oyalarını kumaşa uygulayarak yaptığı üç boyutlu nakışla hazırladığı ürünleri yurt dışında büyük beğeni topluyor.
Gülöksüz, Selçuklu dönemine ait kervansarayların ve türbelerin tavan süslemelerini, kırkyama ve üç boyutlu nakışla örtülerinde, duvar halılarında yaşatmaya çalışıyor.
Modern nakkaş Gülöksüz'ün amacı, sahip çıkılamadığı için başka ülkeler tarafından alınıp kendilerine mal edilerek dünyaya yeniden tanıtılan Selçuklu ve Osmanlı nakışlarını Türk kültürünün ürünü olarak yeniden topluma kazandırmak.
Gülöksüz'ün çalışmaları arasında yer alan dalış için gittiği Borneo adasındaki su altını yansıttığı örtü, her biri 80 altıgenden oluşan ve toplamda 900'ü aşkın kumaş altıgenin kullanıldığı mor salkımların yer aldığı duvar halısı, ressam Bedri Rahmi Eyüboğlu'nun babasına armağanı olan 10 balık resminden oluşan 2 duvar halısı, tel kırma örneklerinden oluşan kırkyama duvar halısı, çektiği fotoğraflar üzerine kumaş tasviriyle yaptığı Anadolu Hisarı Yalıları göz dolduruyor.
- "Öğrencilere ders vermek istiyorum"
Müberra Gülöksüz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, el işi alanında eğitimler verirken bir yandan da yeni şeyler öğrenmeye devam ettiğini belirterek, "Öğrenmenin, öğrendiklerini insan ve sanat yaşamına katmanın sonu yok. El sanatları çok geniş bir kültür." dedi.
Geleneksel kırkyamanın başka ülkeler tarafından patchwork olarak tanımlanarak dünyaya yeni bir pazar olarak açıldığını ifade eden Gülöksüz, "Buna katılmıyorum. Geleneksel Türk el sanatının en önemli ana teması kırkyamadır. Her ailenin evinde mutlaka kırkyama yorgan, yatak örtüsü mutlaka vardır. Bu kaybolmuş el sanatını kırkyama adıyla tekrar hayata geçirme sevdasındayım."diye konuştu.
Türk el sanatları alanında Avusturya ve Hollanda'daki üniversitelerde konferanslar verdiğini, Amsterdam'da kişisel sergi açtığını belirten Gülöksüz, "Aynı şeyi Türkiye'de de yaparım. Bu alanda öğrencilere ders vermek istiyorum." ifadelerini kullandı.
- "Bedava nakış dersine kimse ilgi göstermedi"
Evinin alt katını çalışma alanına dönüştüren Gülöksüz, şöyle konuştu:
"Çocukların oynadığı evciliği, aşağıdaki çalışma yerimde ben bu yaşımda oynuyorum. Orası bir evcilik alanı. Benim oyuncaklarım iğnelerim, ipliklerim, makaslarım ve kumaşlarım. Çalışmalarımda dikiş makinesi kullanmıyorum. Dikiş makinesini çarşaf dikerken ve fon yaparken kullanıyoruz. Her şeyi tek tek gözümle elimle ve yüreğimle dikiyorum.
Yaptığım iş, Türkiye'de modası geçmiş olarak değerlendiriliyor. Ama yurt dışında benim eserlerim ilgi görüyor. Bana sanatçı unvanı verildi. Artık eser üretebilme yetkisini aldım.
Öğrendiklerimi öğretmek istedim. İlanlar verdim 'Bedava nakış dersi verilir.' diye. Kimse aramadı. Yurt dışında o kadar çok öğrencim var ki yaptıklarımı dikkatle izleyen ve takip eden izleyicim var. Bunun kendi memleketimde olmasını istiyorum."
- Türk göçlerini el işiyle gösterecek
Müberra Gülöksüz, Ayasofya ya da büyük bir caminin girişinde Selçuklu ve Osmanlı kültürüne ait eserlerini sergilemek, turistlere bu kültürün ne kadar kadim olduğunu ve sahip çıkıldığını anlatmak istediğini söyledi.
"Geleneksel Türk ve Osmanlı sanatını turistlere anlatmak istiyorum. Bu görevi bana verin. Emrinize amade bekliyorum. Çünkü biz tarihimizi korumazsak tarih bizi yer yutar." diyen Gülöksüz, dünyada bir örneği olmayan devasa Türk göçleri haritası çalışmasını da 8 yıldır sürdürdüğünü söyledi.
Gülöksüz, boyu 2,5, eni 60 metreden fazla olacak çalışmasının, duvar resimleri konseptinde 12 büyük Türk devletinin yaşam şekillerinin, sanatlarının, savaşlarının, barışlarının, kalelerinin, tanrılarının, tanrıçalarının, göçleri ve yaşam alanlarının üç boyutlu nakışla kumaş tasviriyle boyalarla anlatıldığı devasa büyük bir göç haritası olacağını kaydetti.
Projesini tamamlamak için yardıma ihtiyacı olduğunu ifade eden Gülöksüz, "Dünyada hiçbir örneği, emsali yok. Tamamlandığında her yere dolaştırabilirim. Benim kendi halimle yapmama imkan yok. Ben sadece yönetebilirim ve sanatsal kısmını idare edebilirim. Bunun için ilgililerden yardım istiyorum." dedi.