ANKARA (ANKA) - Psikolog ve Hipnoterapist Alp Ardıç, Türkiye’de her üç erkek çocuğun birinde hiperaktivite belirtilerinin olduğu ifade ederek, hiperaktivite ve dikkat dağınıklığının özellikle yedi yaş öncesi erkek çocuklarda görüldüğünü vurguladı.
Ardıç, ANKA’ ya yaptığı açıklamada, çocuklarda görülen hiperaktivitenin dürtüsel olarak, isteğe bağlı olmaksızın ortaya çıktığını belirterek, hiperaktif çocukların aşırı hareketli ve davranışlarını kontrol edemediğini söyledi. Ardıç, hiperaktivite ve dikkat eksikliğinin birbirinden ayrı değerlendirilmesinin hata olduğunu vurgulayarak, her iki konunun birlikte değerlendirilmesi gerektiğini, dikkat eksikliğinin, hiperaktivetenin güçlü bir alt dalı olduğuna değindi. Ardıç “Kişilerde hiperaktivite tanısı saptamak istiyorsak dikkat dağınıklığını göz önünde bulundurmalıyız” dedi.
-BELİRLİ BİR SEBEBİ YOK-
Ardıç, hiperaktivite ve dikkat eksikliğinin saptanmış, belli bir sebebinin olmadığına değinerek, “Ancak bu konularla ilgili tanı kriterleri koyabiliriz, bu anlamda çocuğu hem evde hem okulda iki ortamda da değerlendirmeliyiz, aynı davranışı iki ortamda da yapıyorsa çocuk hiperaktiftir ve dikkat eksikliği vardır” diye konuştu.
Hiperaktivitede konulabilecek ilk belirtinin çabuk sıkılmak ve verilen görevi takip edememek olduğunu vurgulayan Ardıç, diğer belirtileri ise şöyle sıraladı:
“Hiperaktif ve dikkat eksikliği olan çocuğun bir dış uyaranla hemen dikkati dağılır, konsantrasyon güçlüğü yaşar, okulda derslerini geriden takip eder, ders çalışmayı reddeder, herhangi bir fiziksel eylemi sürekli gerçekleştiremez, günlük hayati konularla ilgili unutkanlık yaşayabilir.”
Bu durumdaki çocuğu memnun etmenin zor olduğuna da değinen Ardıç, “Bu durumdaki çocuk sabırsız, her şeyi hemen tüketme eğiliminde olur, kuralların olduğu sosyal ortamlarda yerinde duramaz, sınıfta dolaşır, biriyle konuşurken karşıdakinin sözü bitmeden hemen cevap verir, bitmek tükenmek bilmez bir enerjisi olduğundan herhangi bir konuya tam olarak adapte olamaz” dedi.
-KİMLERDE GÖRÜLÜR-
Hiperaktivite ve dikkat dağınıklığının yedi yaş öncesi çocuklarda özellikle erkek çocuklarında görüldüğüne değinen Ardıç, “Ülkemizde yapılan bir araştırmaya göre her üç erkek çocuğun birinde hiperaktivite belirtilerinin olduğu tespit edilmiştir” diye konuştu.
-7 YAŞINDAN ÖNCE TANI KONUYOR-
Hiperaktivite tanısının konması için çocuğun yedi yaşından küçük olması gerektiğini söyleyen Ardıç, “Çocuğun bu yaşa kadar çoktan hiperaktif özellikleri ortaya çıkmış olur, yedi ve üstü yaşlarda ise çocuğun derse veya bir konuya adapte olamaması hiperaktivite değil, birini örnek almasıyla ilgili, kontrollü bir davranıştır” ifadesinde bundu.
-ÖNEMLİ OLAN ENERJİYİ ALGILARIYLA KANALİZE ETMESİ-
Psikolog Alp Ardıç, toplumumuzda hareketli çocuğun, hiperaktif ya da zeki olarak nitelendirildiğini, bunun ise yanlış bir kanı olduğuna değinerek “Çocukların hareketli olmasının bilenen zeka ile ilgisi yok, üstelik çocuklar zaten enerji doludur, önemli olan çocuğun, enerjisini algılarıyla doğru yöne kanalize etmesidir, davranış istemsiz ve kontrol edilemez bir şekilde ortaya çıkan aşırı bir hareketlilik şeklindeyse, hiperaktivite söz konusudur” şeklinde sözlerine devam etti.
-TEDAVİ YÖNTEMLERİ-
Aşırı vakalarda ilaç tedavisinin önerildiğini, daha normal durumlarda ise davranış kontrolü eğitimiyle tedavi yapıldığına değinen Ardıç, “Yüzde doksanında ilaç tedavisi gerekiyor, çünkü davranış dürtüsel ve bu ancak ilaçla kontrol altına alınabiliyor, davranış kontrol altına alındıktan sonra davranış kontrol eğitimiyle tedaviye devam ediyoruz” dedi. İlaçların her hangi bir yan etkisinin olmadığını söyleyen Ardıç, ilaçların sadece sakinlik ve uyku hali yarattığını bunun da istedikleri sonuç olduğunu belirterek, söz konusu ilaçların çocukların kişisel gelişimleri üzerinde olumsuz bir etkisinin olmadığını dile getirdi.
-EN ÖNEMLİ FAKTÖR AİLE-
Ailelerin öncelikle bu konuda mutlaka bir uzmandan yardım alması gerektiğine işaret eden Ardıç, şu önerilerde bulundu:
“Öncelikle bir uzmandan mutlaka yardım istenmeli, bu süreçte ailenin de davranış kontrol eğitimi alması gerekir, öğrendiği davranış kontrolünü aile içerisinde uygulamalı yani aile ‘klasik koşullanma yöntemi’ ile çocuğa verdiği görevler doğrultusunda ödül- ceza yöntemiyle çocuğun davranışlarını kontrol altına alamaya çalışmalı. Bu yöntem çocuk farkına varmadan uymasını sağlayacaktır.”
Bu süreçte en önemli faktörün aile olduğunu belirten Ardıç, “Aile çocuğu spor ve egzersizlere yönlendirmeli, özellikle toplu sportif aktiviteler çok etkili, bu şekilde çocuğun kontrolsüz olan gücü kontrol edilebilir” şeklinde konuştu. (ANKA)