Dehşete düşüren olay, 14 Temmuz 2016 tarihinde V.K. (25), Ö.K. (23) ve M.K. (21) adlı kardeşlerin, Arnavutköy İlçe Emniyet Müdürlüğüne yaptığı ihbarla ortaya çıktı. Üç kardeş babalarının 2003 tarihinde o sırada 15 aylık olan kardeşleri Armağan'ı eziyet edercesine dövdüğünü, uğradığı şiddet sonucu sabaha kadar ağlayan kardeşlerinin öldüğünü, babalarının bu olayı gizlemek için bir arkadaşıyla birlikte küçük kardeşlerini Arnavutköy Mezarlığı'na gömdüğünü iddia ettiler. Korkunç iddia üzerine Gaziosmanpaşa Cumhuriyet Başsavcılığınca soruşturma başlatıldı. Kardeşlerin ayrı ayrı ifadeleri alındı.
Olay sırasında 3 yaşında olan ve baba şiddeti nedeniyle evden kaçan Ö.K. ifadesinde "Ben 3-4 yaşlarındayken babamdan şiddet görmeye başladım. Eline ne geçerse onunla bizi döverdi. 2001 yılında doğan kardeşim Armağan için babam 'Şeytan çocuk' derdi. Bir gece babam kardeşimi kötü dövdü. Çocuk sabaha karşı öldü. Annem ve babam bizden gizli bu çocuğu götürüp Arnavutköy Mezarlığına gömdüler. Biz, sonraki konuşmalardan bunu anladık. 5-6 yıl sonra okul kaydı çıktığından nüfus müdürlüğüne öldüğünü belgelemek için başvuruda bulundular. Tanık olarak teyzemi gösterdiler" dedi.
Ö.K. ayrıntılı ifadesinde de babasının kardeşlerini ve kendisini kabloyla dövdüğünü, Armağan'ı kabloyla dövdükten sonra tekme ve yumruk attığını, duvara fırlattığını söyleyerek yaşadıklarını şöyle anlattı:
"Babam bizi döverken, 'Siz ölseniz ne olacak, siz ölürsünüz bizim başka çocuğumuz olur. Şuraya bir çukur kazar üstünüze iki toprak atarız olur biter' derdi. Armağan'ı döverken, 'Bu çocuk bir ölse ben öldürmüş olmam eceli gelmiş, ölmüş olur. Allah bana günah yazmaz. Dinimizde çocuk 7 yaşına kadar namaz kılmazsa döverek öldürebilirsiniz. Ben cennetliğim' derdi. O gece Armağan'ı döverken, Armağan bizden yardım istedi. Bize bakarak 'aba uf' diyordu. Babam bunun üzerine Armağan'ı alarak başka bir odaya götürdü ve kapıyı kapattı. Biz kapının arkasından sadece çığlık seslerini duyduk. Daha sonra babam odadan çıktı, gidip uyudu. Armağan teyzemin yanındaydı. Teyzem Armağan'a mama ve su vermeye, susturmaya çalışıyordu. Armağan sürekli 'uf, uf' diye ağlıyordu. Teyzem susturmaya çalışıyordu, ancak ateşi yükseliyordu. Armağan iyice kötüleşince teyzem, annem ve babamın odasına gidip 'Armağan ölüyor' dedi. Ancak ikisi de umursamadı. Armağan'ı babamın öldürdüğünü kimseye söylemiyorlardı."
Olay sırasında 5 yaşında olan V.K. ise babasının küçük kardeşinin doğduğundan beri dövdüğünü, ölümünden bir gün önce de babasının çok dövmesi yüzünden kardeşinin yürüyemediğini söyledi.
V.K. ifadesinde "Olay günü babam, Armağan'ı yanına çağırdı. Armağan, babamın yanına gitmeyerek teyzemin arkasına saklandı. Bunun üzerine babam Armağan'ı dövmeye başladı. Annemin eşarbını boğazına dolayıp havada sallandırdı. Çocuğu duvara vurdu. Eli yüzü mosmor kesilmişti. Annem de teyzem de babama müdahale etmedi. Babam onları da dövüyordu. Saat 04.30-05.00 sıralarından teyzem telaşla, 'Bu çocuğun nefesi gelmiyor' dedi. Saat 6'ya doğru annemle babam evden çıktılar. Babamın arkadaşı geldi. Teyzem, 'Kardeşiniz öldü, babanlar gömmeye götürdüler' dedi" ifadelerini kullandı.
Sanık baba Hüseyin K. 28 Kasım 2016 tarihinde polise verdiği ifadesinde, Armağan'ın neden vefat ettiğini bilmediğini, herhangi bir sağlık sorunu olmadığını söyledi. Baba 14 ay sonra savcılıkça alınan ifadesinde ise, işten geldiğinde Armağan'ın hasta olduğunu öğrendiğini, ertesi gün hastaneye götürmeyi düşündüğünü, ancak gece vefat ettiğini, mezar yeri satın alacak parası olmadığı için Armağan'ı Arnavutköy mezarlığına defnettiğini, ölümden sonra nüfus müdürlüğüne başvurduğunu ancak görevlilerin ölüm kaydı düşmediğini söylediği, memleketten muhtarın araması üzerine Aydın Söke'de tekrar öldüğünü bildirdiğini söyledi.
Anne Ceyhan K. de olay günü Armağan'ın merdivenlerden düştüğünü, kafasının şiştiğini, ancak maddi durumları olmadığı için hastaneye götüremediklerini, acılarından dolayı kocasının ölüm olayını yetkililere bildirmediğini, kocasının arkadaşıyla birlikte bebeği defnettiğini anlattı.
Sanık baba ile birlikte bebeği gömen arkadaşı Ahmet Ç. ifadesinde, Hüseyin K'nin bebeğinin ölmeden önce hasta olduğunu, ancak doktorlara güvenmediği için bebeği hastaneye götürmediğini, olay günü sabah Hüseyin'in evine gittiğinde Armağan'ın öldüğünü öğrendiğini, Hüseyin bebeği tek başına defnedeceğini, onu yalnız bırakmamak için yanında gittiğini, sabah saat 08.00 sıralarında cenaze namazını kılarak bebeği defnettiklerini söyledi.
Soruşturma sürecinde baba Hüseyin K'nın yaşayan 9 çocuğundan biri olan E.K. ile D.K'nin de ifadesine başvuruldu. E.K. kardeşlerinin aksine babasının kardeşlerini darp etmediğini, kardeşinin olay öncesinde herhangi bir kaza da geçirmediğini, rahatsızlığının da olmadığını söylerken; D.K. babasının Armağan'ı dövdüğünü, susmayınca eşarpla boynunu sıkıp susturmaya çalıştığını, sabah uyandıklarında anne ve babasının kardeşlerinin öldüğünü söylediğini anlattı.
Savcılıkça, 9 Haziran 2022 tarihinde sanık babanın gösterdiği yerde ,'fethi kabir' (cenazenin incelenmesi için mezarın açılması) işlemi yapıldı. Açılan mezarda iki farklı bebek cesedi bulundu, yapılan DNA incelemesinde bulunan bebek kemiklerinden birinin sanık babanın DNA'sıyla uyumlu olduğu saptandı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına fezlekeyle gönderilen soruşturma sonucunda 27 Ekim 2023'te iddianame hazırlandı. İddianamede baba, anne ve teyzenin ifadelerinin birbiriyle çeliştiği, ayrıca babanın savcılık ve polis ifadelerinin de tutarsız olduğu belirtildi. İddianamede, sanık babanın bebeğin ölümünü ilk kez 7 yıl sonra 1 Haziran 2010 tarihinde Aydın, Söke Kaymakamlığına bildirdiği belirtildi.
İddianamede, İlahiyat Fakültesi mezunu baba Hüseyin K'nın İslam dininin gereği üzerine cenaze merasimi düzenlemeden bebeğini erken saatlerde arkadaşıyla defnetmiş olmasının hayatın olağan akışına uygun olmadığına dikkat çekildi.
İddianamede, 2003 yılının kış aylarında, kesin olarak tespit edilemeyen bir tarihte öz oğlu olan 2001 doğumlu Armağan'ı kablo ile başına vurarak, tekme ve yumrukla, eşarpla boğazını sıkarak ve duvara fırlatarak darbederek bebeğin ölümüne neden olduğu belirtildi. Sanığın "Olası kastla nitelikli kasten öldürme" suçundan müebbet hapisle cezalandırılması istendi.
İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi'nde geçtiğimiz günlerde görülen ilk duruşmaya, üç kardeşin yanı sıra kardeşlerden D.K de şikayetçi olarak katıldı. Karısıyla Aydın'da yaşayan sanık Hüseyin K. ise Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile duruşmaya katıldı.
Sanık Hüseyin K. savunmasında, suçlamaların asılsız olduğunu ve üzerine tiyatro oynandığını ileri sürdü. Suçlamaları anlamakta zorlandığını söyleyen sanık baba, “İddialara konu olan bebeğim 6 kilo doğmuştur. Her çocuğumuza kendi özelliklerine göre ilgi gösterdik. Vefat öncesi eşim bebeğin merdivenden yuvarlandığını söyledi. Kontrol ettim herhangi bir bulgu yoktu. Eşimin anlattığına göre o gün biraz ateşlenir gibi olmuş. Akşam bir şeyi yoktu. Sabaha karşı eşim beni kaldırdı. Çocuk hareketsizdi. Nabzı atmıyordu. Vefat ettiğini anladım" dedi.
Sanık Hüseyin K. maddi imkanlarının yetersiz olduğunu, daha önceden vefat eden bebeğinin cenaze masraflarını karşılayamadığını ve aynı sıkıntıları yaşayacağı düşüncesiyle defin işlemlerini kendisinin yaptığını belirterek beraatini istedi.
Şikayetçi kardeşler de babalarından gördükleri eziyet nedeniyle cezalandırılmalarını talep ettiler. Mahkeme, bir sonraki duruşma anne ve teyzenin dinlenmesine karar vererek duruşmayı erteledi.
(DHA)