Kayseri Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Keskin, İstanbul Boğazı'na yaptırılacak olan 3. köprüye Yavuz Sultan Selim'in adının verilmesi konusundaki eleştirilerle ilgili "Yaptığımız araştırmalarda Anadolu'nun Bektaşileri, Alevileri, Osmanlı Devletinin askeri kanadının ta kendisidir. Her Osmanlı padişahı bir dereceye kadar aynı zamanda Bektaşidir" dedi. Keskin, AA muhabirine yaptığı açıklamada, hem Yavuz Sultan Selim hem de diğer Osmanlı padişahlarının döneminde müslümanların sınıflandırılması ve onlara karşı herhangi bir saldırının söz konusu olmadığını ifade etti. Yavuz Sultan Selim'in hayatını İslam birliği için harcadığını vurgulayan Keskin, "Yavuz, 8 yıllık padişahlığı süresince Osmanlı topraklarını iki katı büyüklüğüne çıkardığı gibi Anadolu'da ve Ortadoğu'da İslam birliğini büyük ölçüde sağlamıştır. İran dışında İslam dünyasını tek bir bayrak ve tek bir buyruk altına toplamıştır" diye konuştu. Osmanlı padişahlarının sınırları içerisinde yaşayan tüm halkları Allah'ın bir emaneti olarak gördüğüne dikkati çeken Keskin, böyle bir devlet anlayışına gönül veren kişilerin Allah'ın emanetine hıyanet etmeyeceklerini ve bir Osmanlı padişahına yönelik katliam gibi ithamların, büyük haksızlık olduğunu kaydetti. - "Her Osmanlı padişahı bir dereceye kadar aynı zamanda Bektaşidir" Alevilerin Osmanlı Devletinde herhangi bir dışlanmaya maruz kalmadıklarını vurgulayan Keskin, şöyle devam etti: "Osmanlı padişahları mevcut bütün mezheplere ve tarikatlara eşit davranmıştır. Öyleki; Hacı Bektaş-ı Veli Türbesi'nin kuruluşunun en büyük destekçisi Sultan 1. Murat Han'dır. Ayrıca Hacı Bektaş-ı Veli, Osmanlı Devleti'nin ordu kanadının bel kemiği olan Yeniçeri Ocağı'nın manevi lideridir. Yahya Kemal Beyatlı'nın 'Yeniçeri'ye Gazel' isimli eserine 'Vur pençe-i Ali'deki şemşir aşkına' dizeleriyle başlaması, Osmanlı ordusundaki Alevi etkisinin en önemli göstergelerinden biridir. CHP'de genel başkan yardımcılığı yapmış ve Türkiye'deki Alevilerin önde gelen isimlerinden Mustafa Timisi, bir konuşmasında '1514'teki İran seferine benim ailem de katıldı' dedi. Bizim yaptığımız araştırmalarda da Anadolu'nun Bektaşileri, alevileri, Osmanlı Devleti'nin askeri kanadının ta kendisidir. Her Osmanlı padişahı bir dereceye kadar aynı zamanda Bektaşi'dir." Tarih boyunca İran ile Türk devletleri arasında bir çekişme olduğunun altını çizen Keskin, "16. yüzyılda Osmanlı Devleti ile yine bir Türk devleti olan Safeviler arasında ekonomik ve ideolojik anlamda bir rekabet vardı. İran tarihten bu yana Şii'liği kendi ideolojisinin aracı kılarak, İslam dünyasında hem siyasal anlamda hem de dinsel anlamda bir hakimiyet sağlamak istemiştir. Yavuz Sultan Selim ise devletinin ideolojisini göz önünde bulundurarak, bu sapmalara izin vermemek için Hazreti Peygamber'in buyruğu doğrultusunda hareket etmiştir" diye konuştu. - Osmanlı arşivlerinde yok "Yavuz Sultan Selim'in sadece İran'la arasındaki rekabetten dolayı tenkil hareketleri olmuş olabilir" ifadelerini kullanan Keskin, şöyle konuştu: "Şah İsmail namına çalışan, onun Anadolu'da eli kolu olan, vatandaşlarımızı Osmanlı'ya değil de İran'a davet eden propagandacılar vardı. Yavuz Sultan Selim de bunları etkisiz hale getirmiştir. Bu devletin bekası için doğal bir durumdur. Buna da tek taraflı bakmamak lazım. Çünkü kaynaklarda yer alan şekliyle, Anadolu'daki gezilerimizde de şahit olduğumuz Şah İsmail Anadolu'ya geldiği zaman yaptığı katliamın izleri var. Bunlardan biri de Mardin'de Şah İsmail'den kaçan Akkoyunlular'ın sığındığı mağaradır. Orada büyük bir katliam yapılmıştır. Buna karşın Yavuz'un Alevilere veya başka bir mezhepten olan Müslümanlara karşı bir katliam uyguladığına dair İdris Bitlisi'nin Heşt Behişt eserinden başka hiçbir kaynakta bilgi yoktur. Osmanlı arşivlerinde de katliam yapıldığına dair hiç bir belge bulunmamaktadır." - Batıdaki savaşlar değil, İran'ın propagandaları zarar verdi Osmanlı devletine ve Türk halkına batıdaki savaşlardan çok İran'ın propagandalarının zarar verdiğini dile getiren Keskin, İran'ın bu tür faaliyetlerine uzun yıllar devam ettiğini öne sürdü. Türkiye'de yaşayan Alevilerin İstanbul'daki 3. köprüye verilen isme karşı herhangi bir kırgınlığının olmayacağını iddia eden Keskin, "Bu konuda herkes fikrini söylemeli ama bunu pankartlara konu edip 'cani padişah' diye Yavuz'a saldırmak çok yanlıştır. Ben Sünni Müslümanlar içerisinde Şah İsmail'e bu şekilde hitap eden birisinin olduğunu zannetmiyorum. Köprüye bu ismin verilmesi de devletimizin şanını artırır diye düşünüyorum" dedi. Yapılan propagandalara vatandaşların itibar etmemesi gerektiğini belirten Keskin, "Bizler bu coğrafyada birbirimize emanetiz ve cümlemiz de Allah'a emanetiz. Öyle bir coğrafyada yaşıyoruz ki etrafımızda bizlere kapı açacak, bizleri buyur edecek kimse yok" diye konuştu.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz