DİYARBAKIR (AA) - HASAN NAMLI - Diyarbakır'ın Çınar ilçesine bağlı Yaprakbaşı köyündeki ilkokulda görevli öğretmen Ülkü Gürses, okulda düzenlenen kursa kaydolan ancak yoğun ev işleri nedeniyle katılamayan kadınları kapı kapı gezerek okuryazar yaptı.
Türkiye'nin farklı bölgelerinde büyük fedakarlıkla görevlerini yerine getiren öğretmenler, sorumluluklarındaki öğrencileri eğitimle buluştururken, çeşitli gerekçelerle okuldan uzak kalan her yaştan vatandaşın da okuryazar olmasını sağlamak için adres tanımıyor.
Deniz yıldızı misali yaşamına dokunduğu vatandaşları geleceğe hazırlayan öğretmenler için okul, kimi zaman hayvan otlatılan mera kimi zaman bir hasta yatağı kimi zaman da bir köy evi oluyor.
Kahramanmaraşlı 26 yıllık sınıf öğretmeni Ülkü Gürses de bir eğitim neferi olarak görev yapıyor.
- "Onlar gelemiyorsa, ben onlara giderim"
Üç yıl önce atandığı Yaprakbaşı köyünde öğrencilerini geleceğe hazırlayan Gürses, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan tarafından başlatılan "Okuryazarlık Seferberliği" kapsamında köydeki kadınlara da eğitim vermek için kolları sıvadı.
Düzenlenen kursa ailelerinin çeşitli gerekçelerle okutmadığı 30-35 yaş arası 9 kadın kayıt yaptırdı. Kadınların günlü işleri nedeniyle kursa gelemediğini öğrenen Gürses, "Onlar gelemiyorsa ben onlara giderim." diyerek ev ev gezdi.
Gürses, ekmek pişirirken tandırın başında, hayvanlarla ilgilenirken ahırda, temizlik yaparken evinde görüştüğü kadınlara okuma yazmanın önemini ve hayatlarında sağlayacağı kolaylıkları anlattı.
Kadınlar, öğretmenlerine duydukları minnetle kısa sürede okulun yolunu tuttu.
Okuldaki eğitimin yanı sıra ödev kontrolü için yine ev ziyaretlerini sürdüren Gürses, kadınları her fırsatta kitap okurken görmenin mutluluğunu yaşıyor.
Hayallerini gerçekleştirecek olmanın heyecanını yaşayan kadınlar da geleceğe güvenle bakıyor.
- "Hocam biz gelmedik, siz mi geldiniz?"
Gürses, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kadınların kayıt yaptırdığı kursa "evde işlerimiz yoğun", "çocuğumuzu ihmal ederiz" gibi gerekçelerle katılmadığını belirterek, onlara okuma yazma öğretmek için umudunu kesmediğini söyledi.
"Kitabımı, kalemimi aldım, kapılarını çaldım. Beni görünce mahcup oldular, 'Hocam biz gelmedik, siz mi geldiniz?' dediler." ifadelerini kullanan Gürses, şöyle devam etti:
"Onlara, 'Sizin okumanızı istiyorum. Ben hiçbir zaman emeğimi esirgemem. Siz de emeğinizi esirgemeyeceksiniz. Yeri gelince işinizi bırakacaksınız ama kursa devam etmeniz gerekiyor.' dedim. Evlerine gittiğimi gördükçe biraz da mahcubiyet yaşadılar. Bana karşı minnet duydular ve kursa gelmeye istekli oldular."
- "Sevginin açamayacağı kapı yok"
Keyifli ve samimi bir sınıf ortamı oluşturmak için önceleri sınıfa börek çörek de getirdiğini, kadınlardan yemek tarifi aldığını anlatan Gürses, kursiyerlere okulun çekinilecek bir yer olmadığını göstermek istediğini belirtti.
Zamanla kadınların kursa daha da severek gelmeye başladığını gördüğünü ifade eden Gürses, "Burayı bir ev ortamına dönüştürüp, sorunlarını dinledim. Sohbet ettik, aramızda sevgi bağı oluştu. Sevginin açamayacağı kapı yok. Bana olan sevgileri, minnet duyguları onları buraya taşıyor." diye konuştu.
Gürses, annelerinin okuma yazma öğrenmesinin öğrencileri için de çok faydalı olacağına, onların başarısına katkı sunacağına değinerek, eşlerinin sürekli il dışında çalışması nedeniyle evle ilgili ve çocukların sorumluluğunun köydeki kadınlarda olduğunu aktardı.
Kadınların bu eğitim ile artık gittikleri, hastane, banka gibi yerlerde sıkıntı yaşamayacağını belirten Gürses, okuldaki eğitimin yanı sıra kursiyerlerini evlerinde ziyaret edip, ders tekrarı yaptırmayı ve çalışmalarını kontrol etmeyi sürdürdüğünü kaydetti.
- "Ev sahibi olmak en büyük hayalim"
Kursiyerlerden 6 çocuk annesi Güneş Demir (31), eşinin kursa katılmasını istemediğini anlattı.
Demir, "Eşim kursa başladıktan sonra bana 'Hanım sen bu belgeyi alırsan ne yapacaksın?' diye sordu. Ben de 'Bu belge benim için çok önemli. İleride belki anlaşamazsak bu belgeyle iş bulabilirim." dedim." ifadesini kullandı.
Tabela ve yazıları okuyamadığı için çarşıda, hastane gibi yerlerde sıkıntı yaşadığını belirten Demir, okuma-yazma kursu sayesinde artık rahatlıkla bu tür yerlerde işlerini gördüğünü dile getirdi.
Demir, bulduğu her fırsatta ders tekrarı ve okuma yaptığına işaret ederek, "Çocukları okula gönderdikten sonra, ekmek yapmak için tandıra gittiğimde kitabımı da yanıma alıyorum. Ekmek pişirirken, çocuğumu beşikte sallarken kitap okuyorum. Tek odalı kerpiç evde yaşıyoruz. Okuma yazma öğrendikten sonra ilk, orta ve lise diploması alıp, çalışarak eşime yardımcı olup ev sahibi olmak en büyük hayalim." şeklinde konuştu.
- "İmza atmasını bilmiyordum"
5 çocuk annesi 32 yaşındaki Menekşe Demir, Gürses'in evine gerçekleştirdiği ziyaretle okuma yazma öğrenmeye başladığını belirtti.
Eşinin mevsimlik işlerde çalışması nedeniyle evin ve çocuklarının bütün sorumluluğunun kendisinde olduğunu anlatan Demir, "Eskiden imza atmasını bilmiyordum şimdi adımı soyadımı yazıp, imzamı da atabiliyorum. Şehre gittiğimiz zaman 'Bu araba nereye gidiyor?' diye sorardık, şimdi kimseye sormuyorum, okuyorum." diye konuştu.
- "Çocuklarıma ders çalıştırabileceğim"
7 çocuk annesi 33 yaşındaki Suphiye Kanevi, okuma yazma öğrendikten sonra çocuklarının derslerine yardım edeceğini anlattı.
Kanevi, "Adımızı, soyadımızı yazmayı bilmiyorduk. Ülkü hoca sayesinde öğrendik. Bankaya gittiğimizde mühür basıyorduk, şimdi imzamızı atıyoruz. Okuma yazmayı tam öğrenince yemek kitabı alıp, çocuklarıma bilmediğim güzel yemekler yapacağım. Çocuklarıma ders çalıştırabileceğim. Hastalandıklarında bakıp, ilaç verirken üzerini okuyabileceğim." ifadelerini kullandı.