Ülkücü Gündüz Aydın’dan Selçuk Özdağ’a Destek

12 Eylül öncesi kardeşini ve amcasını teröre kurban veren Salihlili gazeteci şair ve yazar Gündüz Aydın, 3. Yargı paketinden sonra tahliye edilen ülkücüler ile ilgili tepki gösterenlere “Biz insan değil miyiz?”diye cevap verdi.

Kültür ve Turizm Bakanı”nın “İçime sindiremiyorum” demesi tek yanlı demokrasidir, diyen Aydın, “Benim kardeşimin katili 10 yıl yattıktan sonra tahliye edildi. Kardeşim, arkadaşı Sezai Uçar ile birlikte 17 Mayıs 1979 tarihinde Manisa’da güpegündüz, herkesin gözü önünde arkasından vurularak katledildi. Kardeşim, 20 gün sonra üniversite sınavına girecekti. Ama darbe heveslilerinin tuttukları katiller buna engel oldular. Biz Acımızı Otuz iki yıldır içimize gömdük. Benim kardeşim insan değil miydi? Benim anam otuz iki yıldır her gün ağlamakta, benim anam insan değil mi? Bu ülkede sadece solcuların mı hakları var? 21 Aralık 1979’da Amcam Cemil Aydın arkasından vurularak şehit edildi. O’nun geride bıraktığı eşi ve iki çocuğu insan değil mi? Ümraniye'de gözleri oyulup, dilleri kesilip, tenasül uzuvları koparılarak öldürülen ülkücü 5 işçi arkadaşımızın katillerinin, Adana'da yüzlerce kurşun sıkılarak öldürülen 6 ülkücü öğretmenin katillerinin, MHP'li Gümrük Bakanı Gün Sazak'ın, Malatya İl Başkanı Recep Haşatlı'nın, İstanbul İl Başkanı Necip Altınok'un ve ailesinin, Manisa MHP İl Başkanı Cemil Çöllü ve diğer binlerce ülkücünün katillerinin 10 yıl bile yatmadan tahliye edilmesi insan hakkı oluyor. Bunun adı demokrasi değil, çifte standarttır. Kültür ve Turizm Bakanı biliyor mu? 23 Kasım 1970 tarihinde Erkek Teknik Yüksek Öğretmen Okulu öğrencisi Dursun Önkuzu'yu önce kaçırarak hapsetmişler sonra bilahare feci şekilde dövmüşlerdir. Bununla da yetinmeyen sanıklar bir bıçakla Dursun Önkuzu'nun bilek damarlarını kesmişler, ağzına lastik hortum takarak pompayla şişirmek suretiyle vahşiyane bir şekilde öldürüp 3.Kattaki odanın penceresinden atmışlardır. Bu olayı kim içine sindirebilir? 12 Eylül 1980 darbesi öncesinde, darbe planlayıcılarının ülkeyi bir plan ve program dahilinde kamplara bölmeleri, bir takım provokatif eylemler düzenlemeleri sonucu ülke meselelerine hassas insanları birbirine düşürdüler. Biz o günlerin mağdurlarına tek taraflı bakmıyoruz. Soldan da sağdan da binlerce pırıl pırıl gencin, siyaset ve bilim adamlarının hayatını kaybetmesi ülkemiz için kayıptır. Cuntacılar hem darbeye hazırlık yaptılar hem de darbe sonrasında sağ sol demeden herkesi cezaevlerine doldurularak işkencelerden geçirildiler, yüzlerce insanımız katledildi, yüzlercesinin sakat bırakıldı, binlerce insanın yıllarca hürriyetleri gasp edildi. Bize göre mağdurun mağduriyeti; dini, dili, milliyeti, felsefi düşüncesinden önce gelir.

“ARTIK BU KİN VE NEFRETTEN UZAKLAŞMALIYIZ”

Aydın “12 Eylül öncesinde bir solcu 3 cinayetten hüküm giydiyse bile 1 kez idam cezasına çarptırıldı ve daha sonra infaz yasasından faydalanarak yıllar önce tahliye oldu. Buna karşılık aynı suçu işleyen ülkücülere her bir suç için ayrı ayrı idam cezası verildi. Ülkücüler bu sebeple tahliye olamamıştı.”

“SOLUN DEMOKRASİ ANLAYIŞI BU KADAR”

Aydın “Arkadaşlarımız 12 Eylül mahkemelerinin adaletsiz tutumu ile yıllarca haksız yere cezaevlerinde kaldılar. Ebedi Liderimiz Muhsin Yazıcıoğlu gibi niceleri yıllarca hücrelerde işkence gördükten sonra “Suçunuz yokmuş” diye salıverildiler. Hiçbir ülkücü devletini şikayet etmedi. Heba olan yıllar, yok olan gençlik ve istikbalin hesabını kim verecek? Biz suçlu aramıyoruz. Ama adalet istiyoruz. Ama sol nedense yıllardır aynı şeyi yapıyor. Onların gözünde bizim değerimiz yok! Solun demokrasi anlayışı bu kadar. Değerli arkadaşım Manisa Milletvekili Selçuk Özdağ’ın girişimi ile ülkücülerin tahliye olmasına başta Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay olmak üzere bir çok milletvekili ve siyasetçi tepki gösterdi. Bu kadar kin ve nefret yetsin artık. Artık bizim çocuklarımız ve torunlarımız bu ülkede kardeşçe ve barış içinde yaşamak istiyorlar. Ülkücüleri TBMM’de temsil eden Manisa Milletvekili Selçuk Özdağ’a teşekkür ediyor ve şükranlarımızı sunuyoruz. Bizler de bu ülkede eşit şartlarda, eşit haklarla yaşamak istiyoruz.”