Türkiye Futbol Direktörü ve A Milli Futbol Takımı Teknik Direktörü Fatih Terim, Galatasaray'ı çalıştırırken Melo ile Riera arasında yaşanan kavgaya ilişkin, "O gün, iki gün içindeki yazılanlara, söylenenlere baksaydık belki de şampiyonluğu kaybederdik" dedi. Bursa Valiliğinin, Capital ve Ekonomist dergilerinin iş birliğiyle düzenlediği "Uludağ Ekonomi Zirvesi"nde, "Yeni Dönemde Liderlik" başlıklı oturumda konuşan Terim, hayatı boyunca, hazır, Hızır ve huzur olarak nitelediği "3 H"ye büyük önem verdiğini söyledi. Terim, hazır olunursa Hızır'ın yardıma yetişeceğini ve huzur bulunacağını belirterek, şunları kaydetti: "Hazır olmak için elinizden geleni yapın, muhakkak Hızır nasıl olsa yardımınıza koşar. O yüzden hazır olmadan tabii Hızır'ın gelmesini beklemeyin. Hayatınızda her şeye hazır olmak lazım. Hele hele bugün bırakın 24 saati, bir saatte, bir dakikada dahi gündemler değişirken 'Bir soluklanalım' demeye bile kimsenin vakti yokken böyle bir şeye hep hazır olmalısınız. Hele benim işimde bildiğiniz gibi... Hayat, insana çok şeyler getiriyor. Çok iyi giderken birden bire kötü, çok kötü giderken birden bire iyi olabiliyorsunuz. Bunu da onda kalmadan hayata devam etmek lazım. Onda kalırsanız başkalarının da istediğini, sizin istemediğinizi yapmış olursunuz." - "Her türlü tedbiri almanıza rağmen önleyemiyorsunuz" Liderlikte önemli olan başka bir unsurun kriz yönetimi olduğuna değinen Terim, bu konuda son kararı da insanın kendisinin vereceğini bildirdi. Kendileri gibi hem fiziğe hem psikolojiye dayalı, ikisinin de çok ağır tezahür ettiği durumlarda her an bir karışıklık, her an başkası için kaos olabilecek, bazen basit olarak nitelendirilebilecek birçok hadise yaşanabildiğini dile getiren Terim, şöyle devam etti: "Bence bunların içinde boğulup kalmamak lazım. Bir örnek vereyim, aklıma geldi, kamuya mal olduğu için söylüyorum; Melo ile Riera'nın, iki yabancının kavgası, bayağı bir 7 dikiş, hastane gibi oldu. Her türlü tedbiri almanıza rağmen önleyemiyorsunuz. O gün, iki gün içindeki yazılanlara, söylenenlere baksaydık belki de şampiyonluğu kaybederdik. Arkadaşlarımla görüştüm, eve gittim, sabaha kadar da uyumadım. Direkt antrenmana geldim ve hadiseyi saklamanın bir manası olmadan basın mensuplarına kendim açıkladım. 'Bu maçta kadro dışılar, yönetimimizle sonra gereken cezayı veririz' dedik. O maçı kendileri için ceza olarak kabul edip kendilerini kendi hatalarının içinde mahcup edip bu tarafa önemli bir performans olarak döndürmeyi, kurumun ve çalışanların yönüyle de hareket ederek çözülebilecek en iyi şekilde çözmüşüz. Çünkü ikisi de sonradan takımı bozmadan, bir başarı elde edildiyse ki edildi, onda önemli rol aldılar. Onun için kaç kişiyle çalışırlarsa çalışsınlar, liderler sonunda yalnızdır. Sonuçta kim karar verecek? Burada tuhaf bir şey vardır. Başarısız olduk mu, 'Ben başarısızım.' Başarılı olduk mu, 'Bu kadar başarısını görmedim.' Başarılı olduk mu en yukarıdan başlarlar saymaya. Böyle de tuhaf bir iş yapıyorum. Başarısızlıkta 'Bu hoca da bilmiyor', 'Bu girer mi, bu çıkar mı.' Zaten yukarıda, şeref tribününde kulis başlar. Son zamanlarda servis yapmaya döndü. Adına 'servis' diyoruz kendi kendine. Böyle de bir durum vardır. Biz de deriz ki 'Başarılı olalım da kimin elini kaldırırsanız kaldırın' ama sonuç itibarıyla her türlü kararı kendi işimde ben vereceğim." - "Yorumculuk, teknik adamlıktan daha kolay" Terim, 1990 yılından bu yana Türk futbolunda çok önemli değişiklikler yaşandığını ve bunların süreceğini anlattı. Kendisinin 20 yıl önce, "Bir Türk genci her şeyi yapabilecek kapasitededir, her şeyi yapabilecek kapasitesi vardır" dediğini aktaran Terim, bunu bir söylem olarak dile getirmediğini bildirdi. Bunu, inandığı için söylediğine işaret eden Terim, "Hepimiz bir yerlerdeyiz. O yüzden liderler, bulunduğu yerden şükrederek memnun olmalıdır ama bir yandan da bulunduğu yerden daha ileriye gitmek için yeni arayışlar içinde olmalıdır. Her yaptığınız yeniliğin bir üstü vardır" ifadesini kullandı. Yaramaz bir çocuk gibi olduğunu ve bazılarının kendisine bu ifadeyi kullandığını söyleyen Terim, her zaman, Allah'a, kendisine verdikleri ve vermedikleri için iki defa şükrettiğini kaydetti. Para kazanmak için pek çok alan bulunduğunu ve bugün gazetelerde yazmanın, televizyonlarda program yapmanın daha kolay olduğunu dile getiren Terim, "Eşofman giyip sahaya çıkıp stres çekmenize, dertlenmenize gerek yok. Aldığım paranın daha fazlasını alabileceğimi tahmin edebiliyorsunuz ama ben her gün işimin dışında başka bir iş denemedim, hiçbir zaman" diye konuştu. Bir katılımcının, "Kazançlarınızı nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusunu yanıtlayan Terim, futbolla ilgilenenlerin yapacağı en iyi yatırımın gayrimenkul olduğunu ve kendisinin de bunu yaptığını belirtti. Fatih Terim, "Liderler emekli olur mu? Emekli olmayı düşünüyor musunuz? sorusunu ise "Bazı insanların hayata çalışmak için geldiğine inanıyorum. Bizim ailede de sanırım ben, çalışmak için dünyaya gelmişim. Allah, güç verdiği, nefes aldığım sürece bilgilerimi, birikimlerimi, tecrübelerimi Türk futboluna, Türkiye'ye sunmak zorundayım. O yüzden geri kalamam. Ücret almak önemli değil, bunları aktarmak çok önemli" yanıtını verdi.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz