YURTHABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

Uluğ: Sıvılaşmış zemin üzerindeki evler muhallebi üzerindeki kürdan gibidir

Dokuz Eylül Üniversitesi Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü Deniz Bilimleri Anabilim Dalı Başkanı, Jeoloji Mühendisi...

Uluğ: Sıvılaşmış zemin üzerindeki evler muhallebi üzerindeki kürdan gibidir

Dokuz Eylül Üniversitesi Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü Deniz Bilimleri Anabilim Dalı Başkanı, Jeoloji Mühendisi Prof. Dr. Atilla Uluğ, her an karşılaşılabilecek deprem gerçeğini bir kez daha hatırlatarak, tarihinde birçok yıkıcı depremler yaşamış İzmir’de sıvılaşmış zemin üzerinde yapılan binaları muhallebinin üzerindeki kürdana benzetti.
Herkes İçin Acil Sağlık Derneği (HİASD) tarafından düzenlenen 'İzmir’de Deprem Olacak mı' konulu konferansa katılan Prof. Dr. Atilla Uluğ, İzmir ve deprem gerçeği üzerine çarpıcı tespitlerde bulundu. Anadolu yarımadasında Güneydoğu’dan Arabistan levhası, Güneybatı’dan Afrika kıtasının sıkıştırması sonucunda depremlerin meydana geldiğini anlatan Prof. Dr. Uluğ, şöyle devam etti:
“Ülkemizin nüfusunun yüzde 95’i deprem kuşağındadır. Ülkemizde 1939 Erzincan depremi sonrası bugüne kadar 75 bin 600 kişi deprem nedeniyle hayatını kaybetmiştir ve ortalama her yıl bin 3 vatandaşımız bu nedenle ölmektedir. İzmir’de veya Türkiye’nin deprem kuşağında yer alan bir başka noktasında deprem olmaya devam edecektir. Anadolu’nun doğusu yükselmektedir. Buna mukabil batı bölümü ise alçalarak deniz seviyesinin altına girme eğilimindedir. İzmir bölgesinin depremselliği incelendiğinde ise Sakız, Midilli, Karaburun, Foça, Bergama fay zonu ve Küçük Menderes, Gediz fayının büyük ölçekli deprem üretme kabiliyeti bulunmaktadır.”

İZMİR’DEKİ DEPREMLER
İzmir ve çevresi perspektifiyle bakıldığında ortalama 300-350 yılda bir büyük bir depremin kaçınılmaz olduğunu belirten Prof. Uluğ, “Tarih boyunca M.S. 1900’lü yıllara kadar eski yöntemlerle kaydedilen 11 adet dokuz ve on büyüklüğünde depremler oldu. Modern ölçme aletleri ile günümüz değerlendirmeleriyle 1900 sonrasından günümüze kadar ise 1919 Ayvalık (7.0), 1925 Söke (7.0), 1928 İzmir Torbalı (7.0), 1939 Dikili (7.1), 1949 Karaburun (7.0), 1969 Karaburun (5.6), 1974 İzmir Merkez (5,2), 1977 İzmir Merkez (5.3), 1979 Foça (5,9), 2003 Urla & Seferihisar (5,6), 2003 Urla & Seferihisar (5,7), 2005, 2003 Urla & Seferihisar (5,7 ve 5,9) depremleri meydana geldi.” diye konuştu.
HİASD’nin acil tip alanında bilimsel çalışmalar yapan ve bu alanda görevli kurum ve kuruluşlarla işbirliğine önem veren bir dernek olduğunu vurgulayan Genel Başkanı Uz. Dr. Ülkümen Rodoplu da salondaki katılımcılara, “Şimdi sarsıntı başlarsa ne yaparsınız?” diye sordu ve ardından salonda bulunan herkesin yüzünü ve başını koruyarak oturdukları yerde cenin pozisyonunu almalarını istedi.
Rodoplu, “Türkiyemiz için en önemli sayılan doğal afet, depremlerdir. Tarih boyunca bu güzel topraklar çok sayıda yıkıcı deprem yaşamıştır: Erzincan, Gediz, Varto, Dinar, Adana, Marmara, Seferihisar, Simav, Van. Depremlerin olmaya devam edeceğini biliyoruz. Zamanını bilmesek de olacağını biliyoruz. Bizlere düşen görev hazır olmaktır. Sanki yarın olacakmış gibi hazırlanmaktır. Yaşadığımız alanları sağlam inşa ederken bir yandan da kişisel hazırlıklarımızı yerine getirerek bu doğa olayı ile kolayca baş edebiliriz.” diye konuştu.

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz

En Çok Aranan Haberler