Londra (AA)- Merkezi Londra'da bulunan Uluslararası Af Örgütünün (UAÖ) 2005 yılı raporunda geçen bir yıl boyunca insanlığın güvenliği için sergilenen arayışlara dikkat çekildi.
Raporu hazırlayanlar, bütün ülkelerin hükümetlerinin, çatışmalar, terörist saldırılar, HIV/AIDS salgını, yaygın fakirlik ve doğal afetler gibi güçlüklerle mücadele etmek zorunda kaldıklarına dikkat çekerken, "Bu güçlüklerle mücadelede insan hakları ilkelerinin temel alınması gerektiğine" işaret edildi.
"Ancak bu çoğunlukla böyle olmadı" tespitine de yer verilen raporda, hükümetlerin bazen tek başlarına, bazen de ortak olarak ekonomik ya da siyasi gerekçelerle insan haklarından fedakarlık gerektiren politikalar benimsedikleri belirtildi. İnsanlığın güvenliği için hukukun üstünlüğüne saygı gösterilmesinin altının çizildiğini de hatırlatan rapor yazarları, terörle mücadele sırasında temel insan hakları ilkelerinin çiğnenmesinin güvenliği sağlamaya yetmeyeceğinin de vurgulandığını kaydetti. Raporda, aynı şekilde ekonomik, sosyal ve kültürel haklara saygı gösterilmemesi ve bu unsurların korunmamasının ciddi bir adaletsizlik ve insanlığın gelişmesinin önündeki ciddi bir engel olduğunun kabul edildiği de bildirildi.
İnsanlığın güvenliğinin, bireyler ve toplumların sadece savaşlar, soykırımlar ve terörist saldırılardan korunması değil, aynı zamanda açlık, hastalıklar ve doğal afetlerden korunmalarını da gerekli kıldığına işaret edilen raporda, 2005 yılı boyunca ayrıca ırkçılık, ayrımcılık ve sosyal dışlanmışlık karşıtı kampanyaların yapıldığı hatırlatıldı.
Raporda ayrıca, 2005 yılında pek çok insan hakları ihlalinin ulusal sınırları aştığına dikkat çekilirken, bu ihlallerin, işkenceden sorgulama amacıyla yapılan uçak seyahatlerine kadar çeşitlilik gösterdiğine işaret edildi. BM'nin reform ihtiyacına da dikkat çekilen raporda, bu reformlar arasında, BM Güvenlik Konseyinin bazı uzlaşmaz ülkelere sorumluluklarını kabul ettirmedeki başarısızlığının ortadan kaldırılması, BM içindeki yolsuzlukların önlenmesi gibi önemli unsurlar bulunduğu hatırlatıldı.
11 Eylül saldırılarının ardından insan hakları savunucularının yaşadığı güçlüklerin sürdüğüne de dikkat çekilen raporda, "Hükümetler bu yıl da insan haklarının, insanlığın güvenliği için bir ön şart olmadığı, aksine önünde engel olduğu yolundaki mugalatalarını sürdürdü" denildi.
Bazı hükümetlerin terörle mücadele yöntemlerinin insan haklarının çiğnenmesine yol açtığı da belirtilen raporda, "Hatta bazı hükümetler asla haklı görülemeyecek ve suç sayılan baskıcı metotları bile haklı göstermeye kalktılar" denildi. Bu konuda özellikle ABD yönetimi suçlandı.
Raporda, bütün dünyanın dikkatinin, Irak, Sudan ve İsrail ile işgal altındaki topraklar üzerinde yoğunlaştığı, bu arada Afganistan, Çeçenistan-Rusya Federasyonu, Nepal, Kuzey Uganda ve dünyanın diğer bazı yerlerindeki çatışmaların ise görmezden gelindiği belirtildi.