Dicle Üniversitesi (DÜ) Mimarlık Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Zülküf Güneli, antik dönemlerden beri bir çok medeniyete beşiklik eden Diyarbakır Suriçi dokusunun onu çevreleyen surlarla bir bütün olarak ele alınması gerektiğini söyledi.
Güneli, DÜ Kongre Merkezi'nde düzenlenen "Uluslararası Diyarbakır Surları Sempozyumu"nda yaptığı konuşmada, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün, Diyarbakır Surları'nın korunması ve onarımını himayesine aldıktan sonra ilk somut icraat olarak bir araya geldiklerini belirtti.
Dünya Kültür Mirası sınıfına alınmayı hak edecek özelliklere sahip olan Diyarbakır Surları'nın önemini ortaya çıkaracak bu tür girişimlerin, surların yüklendiği gizem ve mesajlarının aktarılmasına da olanak sağlayacağını belirten Güneli, şunları söyledi:
"Antik dönemlerden beri bir çok medeniyete beşiklik etmiş olan Diyarbakır Suriçi dokusu, onu çevreleyen surlarla bir bütün olarak ele alınması gerekiyor. Çünkü 5 bin yıl geçmişe sahip olan ve çeşitli aşamalardan geçerek günümüze gelen Suriçi, eski kent dokusunu çevreleyen muhteşem surlarla birlikte, her dönemde dış etkenlerden korunarak bugüne kadar gelebilmiştir. Surlar, her türlü doğa şartlarına ve insan eliyle tahribatın acımasız etkisi altında kalmasına rağmen, yaklaşık yüzde 70 oranında ayakta kalmıştır."
-Fetih tarihi-
ÇEKÜL Yüksek Danışma Kurulu Üyesi tarihçi-yazar Necdet Sakaoğlu da Vakidi adlı Arap tarihçisine ait bin 200 sayfalık bir yazma eserden Diyarbakır'ın fethini çıkardığını belirtti.
Vakidi'nin 747 ile 823 yılları arasında yaşadığını ve Kitab'ül Futuh adlı eserinde 20 sayfayı Diyarbakır'ın fethine ayırdığı bilgisini veren Sakaoğlu, Diyarbakır'ın fethinin 639 olarak bilinmesine rağmen kitapta farklı geçtiğine değinerek şunları söyledi:
"Kitapta Diyarbakır'ın fethi 649 olarak geçiyor. Belki Diyarbakır fetih tarihini düzeltmemiz gerekiyor. Kent hicretten 27 yıl sonra kuşatılmış ve 5 aylık bir kuşatma sonunda alınmış. Halit Bin Velid'in 80 mücahitle bir su deliğinden şehre girip içeride bir panik yaratmak suretiyle kapılardan birini açmak ve dışardaki İyaz Bin Ganem'in süvari ordusunu içeri alarak kentin fethini sağlamıştır."
Anadolu Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Canan Parla da, Diyarbakır Surları'nın gerçekten bir şeyler söylediğini, bu nedenle anlamak ve dinlemek gerektiğini dile getirdi.
Anlayabilmek için bugünkü verilerin ve kitabelerin yeterli olmadığını ifade eden Parla, ilk şehrin milattan önce 2 bin yıllarına tarihlendiğini kaydetti. Aslında, bölgedeki yerleşim tarihinin milattan önce 7 binli yıllara kadar gittiğini, milattan önce 2 binli yıllarda İçkale'de Hurri kentinin olduğunun kabul gördüğünü anlatan Parla, "Daha sonra Diyarbakır hakkındaki bilgileri Romalılarla öğreniyoruz. Milattan önce 69'da Romalılar Diyarbakır'a hakim olunca, kente gelmeye başlıyorlar" dedi.
Fransa'dan Paul Üniversitesi'nden Martine Assenat de antik dönemde Diyarbakır'ı anlattı.
İstanbul Teknik Üniversitesi Prof. Dr. Metin Ahunbay da Diyarbakır Surları'nın erken dönemine değindi. Erken dönemin 4. yüzyıldan 6. yüzyıla kadar geçen zamanı kapsadığını ifade eden Ahunbay, antik dönemde Diyarbakır'ın 'Amida' olarak anıldığını söyledi.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz